Bugün 2 Kasım…

 

Dünkü seçim, hepimize ‘HAYIR’ olsun…

 

Oysa alışmıştık.

 

5 aydır ‘HAYIR’ sözcüğüne…

 

***

 

Yazılarımın bazılarında yaptığım gibi bir hikâye anlatmak istiyorum:

 

Bir zamanlar Afrika’daki bir ülkede, hüküm süren bir kral varmış. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü, bir dostunu hiç yanından ayırmaz, nereye gitse onu da beraberinde götürürmüş. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu varmış. İster kendi başına gelsin, ister başkasının, ister iyi olsun, ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylermiş:

 

-Bunda da bir HAYIR var!

 

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıkmışlar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyormuş. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yapmış ve kral ateş ederken tüfek geriye doğru patlamış ve kralın başparmağı kopmuş. Durumu gören arkadaşı, her zamanki sözünü söylemiş:

 

-Bunda da bir HAYIR var!

 

Kral acı ve öfkeyle bağırmış:

 

-Bunda hayır filan yok!

 

Görmüyor musun, parmağım koptu? Ve sen hayırdan bahsediyorsun diyerek saraya döndüklerinde arkadaşını zindana attırmış.

 

Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyormuş. Yamyamlar onları ele geçirmişler ve köylerine götürmüşler. Köyün meydanına odun yığmışlar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere Kral ve adamlarını bağlamışlar. Tam odunları tutuşturmaya çalışırlarken, kralın başparmağının olmadığını fark etmişler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyor, böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlarmış. Bu korkuyla, kralı çözerek salıvermişler. Diğer adamları ise pişirip yemişler.

 

Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman olmuş. Hemen zindana koşmuş ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlatmış.

 

-Haklıymışsın! Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi demiş.

 

-Hayır, özür dileme kralım diye karşılık vermiş arkadaşı.

 

Bunda da bir HAYIR var!

 

 -Ne diyorsun Allah aşkına? Diye hayretle bağırmış kral.

 

Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde ‘hayır’ olabilir?

 

-Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum...

 

-Seni tutsak eden o kabile, beni de tutsak ederdi değil mi? Deyince…

 

Kral, haklısın galiba her şey de bir ‘hayır’ olduğunu, öğrendim demiş…

 

***

 

Yazımın baş tarafına dönecek olursam.

 

Bugün 2 Kasım…

 

7 Haziran seçimlerinden sonra 5 ay bu ülkede siyaseten her şeye ‘Hayır’ denildi?

 

Bunda da bir ‘Hayır’ var denilerek ülkenin kaosa girmemesi adına (Anayasa gereği) seçime gidildi.

 

1 Kasım seçimlerinde ne oldu?

 

Bu sefer seçmen ‘hayır’ diyenlere ‘Hayır’ dedi.

 

Demek ki, gerçekten ‘Hayır’ da ‘Hayır’ varmış…

 

Bence artık ‘hayır’ sözcüğünden çok, bu hezimetten sonra o ‘Hayır’ diyenler ‘istifa’ sözcüğü konuşmalı.

 

Kim mi konuşmalı?

 

Konuşacak olanlar belli?

 

Ankara konuşmalı, Kahramanmaraş konuşmalı…

 

Konuşmazlar mı diyorsunuz?

 

Onlar istediği kadar konuşmasınlar.

 

1 Kasım’da bu Halk, sandıkta onlara var güçleriyle konuştular…

 

İSTİFA, İSTİFA, İSTİFA…