Yalan söyleyen tarih utansın diye kitaplar yazıp sayfalarca yalan söyleyenlere göre mazlum alim(!) dünün Hilafetçisi bugünün siyasal İslamcıları gibi özünde Cumhuriyet, Atatürk ve Türk düşmanı biridir.

İddia edildiği gibi Şapka İktisâsı Hakkında Kanuna aykırılıktan değil, Millî Mücadeleye fikren ve fiilen karşı hareketlerinden dolayı yargılanmıştır.

Şapka karşıtı makalelerinin toplandığı kitabında, “halkı isyana teşvik” etmiştir. Kaleme aldığı "Teali İslam Cemiyeti “ imzalı bildirilerinde, kadınlarımızın ırzına geçen Yunan'lıları Hilafet ordusu saymıştır. Vatan için varını yoğunu ortaya koyup düşmanı denize döken Kuvay-ı Milliye'ye eşkıya diyen bu molla sonuçta Ceza Kanunu'nun 55. maddesi gereğince “anayasayı tağyir” suçundan Ankara İstiklal Mahkemesince “vatana ihanetten” idama mahkûm ve infaz edilmiştir.

Bu gerçeğe resmi tarih diye dudak bükenlerin inkâr edemediği şu sözü bile ihanetini izah ve ispata yeterlidir. "İslâm kilidinin anahtarını, İngiltere’nin güvenilir eline teslim etmekte, İslâm âlemi için hiçbir tehlike yoktur.” Muhalefeti mandacılıkla suçlayanların dedesi ve muteber din adamı sayıp, idamına zulüm, kendisine de mazlum dedikleri İskilipli işte budur. Ölüm yıldönümlerinde kabri başında anma vesilesiyle toplanan Vali ve benzeri kamu görevlilerinin zihniyeti apaçık ortadadır. Elbette ki bu devir değişecek ve Yunan'ı Hilafet ordusu , İngiliz'i İslam kilidi sahibi sayanların hesabı da görülecektir.

***
Nebati

Babasının tarlasında çiftçilik, dükkanında manifaturacılık ve galericilik yapmakla yetişmiş Hazine ve Maliye Bakanı ekonomiden zerrece anlamasa da tiyatroculuğu iyi. Ekonomi anlatan gözleri, kıpır kıpır yüreği ile komedyen gibi. Her hafta bir ekonomik ürün yapıyor, kuramlar icat ediyor, halka bazen havuç bazen sopa gösteriyor. Her şeyi biliyor, enflasyonu bilemiyor olmalı ki geçen hafta Londra'da, anlamayacakları kültürel sebeplerle arttığını söylüyor. Ecnebi tabi hepsi kültürümüzü bilmediği için anlayamıyor.

Nerede olduğu hala açıklanamayan meşhur 128 milyar dolarlık rezerv, fakirden alınıp zengine verilen kur korumalı mevduatla da yerine konulamadı. İçi boş Merkez Bankasına kimse güvenip borç vermiyor. Döviz yoksa altın olur düşüncesiyle yeni bir icatta bulundu. Yastık altındaki altınları sisteme entegre, ekonomiye kazandırma gibi dahiyane(!) bir ürünle ekranlara çıktı. Anlattı ama kendisi de inanmamış olacak ki salondakilere size güveniyorum dedi. Kur korumalı sistem için daha önce yardımcısı da dua edin de bu program başarılı olsun demişti.

Ortada bir program falan olmayınca ekonomik kurallarla izah da edilemiyor. Dua edin, bize verin, size güveniyorum gibi gayri ciddi sözler tersine güvensizliği ve halktaki tedirginliği artırıyor. Şu altın işi mesela; Yastık altında ne kadar var? Hiçbir faydası olmadığına göre size niye versin kadınlar? Geri ödemenin nasıl bir garantisi var?  Yirmi yıllık iktidar, ekonomide şahlandıktan hemen sonra buraya ne ara geldik? Soruları cevapsız kaldıkça, programlar halkta karşılıksız kalır.

***
Hemşehri

AK Parti Grup Başkanvekili hemşehrim Mahir Ünal; ''Elektrik zammını devlet yapmıyor'' dedi. Devleti hükumet idare eder. Tüm kurumların kılcallarına kadar partileşen devlet artık bizatihi AK Parti'dir. Özel okulların fiyatına karar veren devlet -aslında tek adam- halkı canından bezdiren elektrik zamlarını yapmamış!

Peki öyleyse kim yapmış? Devletin yani hükumetin yani AK Parti'nin kurumu olan Enerji Düzenleme ve Denetleme Kurumu 13 Şubat 2022 Pazar günü Mahir Bey'i yalanlamış. Resmi açıklamasının ilgili kısmı aynen şöyle;

''Tüketicilerimize elektriği dağıtım şirketleri değil, görevli tedarik şirketleri (gtş) satar. Bu şirketlerin tarifeleri EPDK tarafından belirlenir. Bu tarifeler dışında şirketler kendi inisiyatifleri ile faturalarda oynama ya da zam yapamazlar'' Yani zammı biz yaptık.

İskilipli konusunda yalan söyleyenleri devletin mahkemesi olduğu gibi Mahir Bey hemşerimin yalanını da devlet kurumu apaçık ortaya çıkarmış. Meclisimizin maskotu Yeliz namlı vekil zamları yetmiş yıldır iktidar olmamış CHP yaptı demişti oysa. Hemşerim bir günde yalanlamanın ne gereği vardı böyle? Sen de deseydin öyle. Gerçi bizim oralarda Yeliz yetişmez pek de ama çabucak boşa düşmezdin hiç değilse!  

Anayasa Mahkemesinin AK Parti öncesinde verdiği kararlara göre elektrik; topluma sunulması zorunlu bir kamu hizmetidir, ticari mal değildir. Özelleştirilmesinin hukuken sakatlığı bir yana zamları da kademeli tarifeleri de anayasaya aykırılık içermektedir. Kamunun yatırımlarıyla öteden beri üretilen elektriğin dağıtım şirketlerine ucuza verilmesi, onların halka kazık denecek yüksek fiyattan sağlamaları Anayasa'nın 2. Maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesine, kademeli tarife de 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır.

Aykırılıkların Anayasa Mahkemesine götürülmesine tüketicinin doğrudan bir yetkisi yoktur. Ama yerel mahkemelerde açılacak davalarda ileri sürülerek itiraz yoluna da ancak mahkemeler gidebilir. Dün toplanan ve Güçlendirilmiş parlamenter sistemde uzlaşan Millet İttifakının, seçimden sonra yapılacak anayasa değişikliğinde bunu not ve ilave etmesi gerekir. Bizim anayasamızda ne yazık ki kamu görevlilerinin açıkça anayasaya aykırı iş ve işlemlerinin müeyyidesi yoktur. Yaptırımı olmayınca aykırılıklar rutin hale geliyor ve kimse de karşı çıkıp direnemiyor.