ÖMER Faruk Şirikçi denen “ZAT”, dün manşet gazetesinin internet sitesinde bir köşe yazısı yazmış.
Bütün pisliğini kusmuş…
Yazıya terbiyesiz bir üslupla girmiş:
“- Hacca giderken elimize bir oyuncak vermiş, hala oynuyormuşuz…”
Kimleri yazının içine katmamış ki;
- Sayın Vali’mi…
- Sayın Büyükşehir Başkanı’nı…
- Her kimse meşhur siyasetçiyi…
- Meşhur işadamını…
- Üstü kapalı AK Parti’yi?
- Ve hatta bu zat, İslam Ümmet’ini…
- Tetikçi olarak’ da şu an Müdür olan bir arkadaşımızı ve beni…
*
Yazısında aynen şunları yazmış:
Sayın Valim ve Büyükşehir Belediye Başkanıma üstü kapalı tehdit eder gibi, “Şimdi bile çekinmeden konuşabileceğim o gizli kamera kayıtları bir gün sonra hacca giden bu kardeşiniz için kullanıldı”
“- Sanki devlet sırlarını satmışım gibi tetikçilere malzeme olmuşuz.”
“- Bu tetikçiden evvel de bir başkası bana musallat olmuştu. Ben de yazdığı yazıları savcılığa vermiştim. Mahkeme safhasında artık karar verileceği bir sırada meşhur bir siyasi devreye girdi…”
“- Adam meğer devlet memuru yapılacakmış, mahkemeden ceza alırsa engel olur diye biz ikna edilmişiz…”
“- Siyasilerimizden biri de beni bir meşhur adama havale etmiş. İşadamı kimliği taşıyan o zat beni yazıhanesine davet etti, gittim. Hocam dedi, sizi rahatsız eden bu adamla görüştüm (tetikçiyle görüşmüş), biliyorsunuz bu işler parayla oluyor. Biz bu adama biraz para vermeliyiz…”
*
Bak hoca mısın? Eski imam mısın? Yoksa Abdulhamidhan Camisini ele geçiren “ZAT” mısın?
Her neysen:
- Sen Devletin Valisine ve Büyükşehir Başkanına o gizli video’daki konuşmaların gibi “şimdi bile çekinmeden konuşabilirim” diyerek hakaret edemezsin?
- Sen siyasilerimizi zan altında bırakamazsın?
- AK Parti’ye aba altından sopa gösteremezsin?
- Hele hele kara çalar, çamur at izi kalsın gibi, Siyasilerden biri hocayı meşhur bir işadamına havale ediyor ya! O işadamı, iftiracı hocayı yazıhanesine davet ediyor ve tetikçiye (ben oluyorum) para verelim diyor ya!
- Eğer o siyasetci ve meşhur işadamının isimlerini yazmazsan, kamuoyuna açıklamazsan seni “ŞEREFSİZ VE MÜFTERİ” ilan edeceğim.
- Yalan konuşuyorsun yalan?
- Bir Hoca’ya yalan konuşmak yakışmaz. Gerçi sen artık Hoca’da sayılmazsın?
*
Bre Küstah…
- Seni araştırdıkça sicilin daha da bozuluyor.
- Şu yazdığın köşe yazınla artık hocalıktan değil insanlıktan çıkacaksın.
*
Sen önce gel şu yazdıklarımın bir cevabını Kamuoyuna ver:
Senin ne olduğun, nelere tenezzül ettiğini bu halk bilmeli…
*
- Yıl 2011…
- Dönemin Belediye Başkanı zat, şimdiki FETÖ şüphelisi olan kişi, Belediyede Halk Ekmek Müdürüne bir liste verir.
- FETÖ’ ye ait yurt ve okul isimleri olan 10 kadar adrese sabahları ekmek ve simit verin der.
- Enteresandır bu listenin içinde o dönem imamı olduğun Albulhamidhan camisi de vardır.
- Müdür bir gün önceden görevlendirme yapar ve bu adreslere ekmek ve simit servis ettirir.
- Abdülhamid camisi de ekmek almaz ancak, 600 adet simit alır.
- Akşama doğru Müdür yaklaşık 1000 TL tutarındaki ekmek ve simit paralarının tahsilatı için eleman gönderdiğinde FETÖ yurtları müdürleri ve sen, devlete ait ekmek ve simit paralarını vermek istemezsiniz!
- Başkan bize bunları ücretsiz gönderdi dersiniz!
- Sizi gidi tüyü bitmemiş yetim hakkı yemeye çalışan “ZAT” lar sizi…
- Gel gör ki, müdür alacaktan vazgeçmez ve parayı sizden zoraki tahsil eder.
- Telefonla müdürü tehdit ederek "Görürsün sen" teraneleri atarsın.
- Sonra o dönemin başkanı devreye girer.
- Ancak müdür meclis kararı olmadan kimseye bir adet ekmek ve simit veremem der.
- Bir daha da ekmek ve simit servisi yaptırmaz.
- Bunun üzerine hepiniz bir araya gelip beraber müdüre kumpas kurarsınız?
- Malum FETÖ klasiği...
- Kuruluşundan itibaren hep zarar etmiş Halk Ekmek fabrikasını kâr’ a geçiren adamı sahte ve yanlış raporlar ile savcılığa verip FETÖ’cü hakim ve savcıları aracı yaparak cezaevine attırıp 4 ay hapis yatırırsınız?
- Yahu sizde vicdan, merhamet duygusu da kalmamış?
- Allah korkusu da!
- İçişleri Bakanlığı müfettiş gönderir ve adam hakkında bir suç unsuru bulunmadığına karar verir.
*
Diyorum ki:
- Bu milletin parası ile yapılmış bu kutsal mekânın (Abdülhamid camisi) FETÖ kurumları listesinin içinde ne işi var?
- Millete ait Halk ekmek fabrikasından aldığın 600 simidi kime ikram ettin? Veya kime sattın? Çünkü Sabah namazında camide “Mevlüt” de okunmaz?
- Her şey bitti halk ekmek fabrikasından çıkan simitlere de mi göz diktin?
- Seni gidi düzenbaz hoca seni…
- Hani sen kimseyi tehdit etmezdin?
- Bak google’de, “Ömer Faruk Şirikçi tehdit…” yazdığında ne çıkıyor?
- Hadi google’ye girip denesene…
- Uncular Camii imamı Hamza Demir sana hakkını bu dünyada da öbür dünyada da haram ediyor…
- Uncular camisinde çevirdiğin dolapları bu halk çok iyi biliyor…
- Abdulhamidhan Camisine kapağı attın, orayı da zimmetine geçiriverdin?
- Abdulhamidhan Camisi Diyanet İşleri Başkanlığına bağlandığı gün bu şehir senden kurtulmanın kutlamasını yapacaktır…
- Son olarak yazında “İslam Ümmeti’ne” seslenmiştin ya…
Yazmışın ki;
- “Sanki herkes cep telefonuna kaydedeceği birkaç poz için gitmiş Kabe'ye…” diyorsun…
- Ya sen necisin? Ya sen kimsin? Sana mı kaldı “İslam Ümmeti” hakkında konuşmak?
Hani “boklu da sidikliye gülüyor” derler ya!
- Yahu senin sosyal hesabında Kabe’den çekildiğin onlarca resim poz var…
- Bunu nasıl izah edeceksin?
- Hatta otobüs içinde video görüntün bile var…
- Sen şimdi ne için gittin Kâbe’ye?
- Sahi ne için gittin?
- Kahramanmaraş’ı sosyal medyadan takip etmek için mi?
- Yoksa senin hakkında çıkan videonun üzerinden zaman geçsin diye mi?
Bundan sonra senin adın hoca moca değil…
İftiracı, Yalancı, Palavracı, Tehditci, Düzenbaz, Zübük, Bukalemun, daha sayayım mı?