Peygamber Efendimiz, bedenen olduğu kadar ahlak ve şahsiyeti itibariyle de insanların en mükemmelidir.

 

Bu hususta yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor; “Şüphesiz ki sen, büyük bir ahlak üzeresin.” (el-Kalem-4)

 

Bizzat Hz. Peygamber (s.a.v); “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Buyurmuştur. (Muvatta).

 

Biliyoruz ki peygamber (s.a.v) Efendimiz çocukluğundan beri Cenab-ı Hakk’ı kontrol ve murakabesi altında idi. Bu sebeple o; “Beni Rabbim terbiye etti ve güzel terbiye etti” buyurmuştur. (Camiu’s – Sağir) hayatı boyunca insanlığa ve İslamlığa aykırı hiçbir söz, davranış ve iş ondan sadır olmamıştır.

 

Peygamberliğinden önce de doğru sözlülüğü, dürüstlüğü, ahde vefası, yardımseverliği ve her türlü güzel ahlakı ile takdirler kazanan ve “el-Emin= güvenilir kişi” unvanına layık görülen Hz. Muhammed (s.a.v), peygamberliğinden sonra da Rabbinin Kur’an’la mü’minlere ve bütün insanlara emrettiği tüm ahlakı değerlere sımsıkı sarılmış ve bunları büyük bir titizlikle harfiyen yerine getirmiştir. Bu yüzden mü’minlerin annesi Hz. Aişe (r.a.) ye Ashab-ı Kiram’dan birisi Hz. Peygamber (s.a.v)in ahlakını sorduğu zaman, Hz. Aişe; “O’nun ahlakı Kur’an idi” diye cevap vermişti. (Müslim)

 

Peygamber (s.a.v) Efendimiz Allah (c.c) ın Rasulü ve Müslümanların reisi olmasına rağmen,son derece mütevazi ve samimi idi. Daima sade bir hayatı tercih ederdi. Giyinişi, ev düzeni, yiyecekleri, tüm eşyası sade idi. Zengin fakir, küçük-büyük herkesle ilgilenir; hakka uygun olmak kaydıyla kendisine yapılan hiçbir müracaatı boş çevirmez, meşru istekleri mutlaka yerine getirirdi.

 

Sadece cömert ve iyilik severdi. Hiç kimseye kötülük yapmaz, kimsenin kötülüğünü istemez, kimse hakkında kötü söz söylemez, kimsenin gönlünü kırmaz şahsiyetini rencide etmez, kimseyi hor ve hakir görmezdi. Şayet kızar ve öfkelenirse; bu, şahsı açısından olmayıp Allah içindi. Sevdiği, beğendiği şeyleri de Allah rızası için severdi.

 

Cesaret ve şecaat sabır, azim ve ümit, müsamaha ve iltifat, şefkat ve merhamet, O’nun belirgin ahlaki özellikleriydi. Peygamberlerin temel vasıflarından birisi olarak parlak bir zekaya, keskin bir kavrama gücüne eşsiz bir muhakeme kudretine, süratli bir intikal kabiliyetine sahipti. En tehlikeli ve kritik anlarda bile çaresizliğe düşmez, yapılabilecek en uygun davranışı uygular ve Allah’a tevekkül ederdi.

“…O’ (peygamber) nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine lok elemli bir azab isabet etmesinden sakınsınlar. (Nur Suresi, ayet: 63)

 

Ol Muhammed gibi kadr-i cemil

Alemlere gelmemiştir bunu bil

 

Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır

Bu gelen tevhid-i irfan kandır

 

Bu gelen aşkına devreyler felek

Yüzüne müştâkdürûr insû melek

 

Her ne hâcet dilese makbûldür.

Cümle maksûde onun mahsûldür

 

Onun için yaratıldı nuh felek

İns ü cinn ü hâr i cennet hem melek

Mustafa’ya hem civâr et yâ Kerim,

 

Cennetü’l-firdevs içinde yâ Rahim.

 

GÜZEL BİR NUMÛNE:

 

Hz. MUHAMMED (S.A.V)

 

Vasfını bu resme testib ettiler

Ol mübarek nûru tergîb ettiler.

 

Allah’ı dilinden ve şuurundan düşürmeyenler için Rasulullah’da elbette güzel bir örneklik vardır. (Ahzab-21)

 

Örnek gösteren Allah, örnek olan o’nun elçisi, son peygamberi, sevgisinin rehberi örnek alan gerçek mü’minler.

 

İnsan önce hedefini belirlemeli, sonra bu hedefe varmak için tedbirlere başvurmalıdır. Tedbirler içinde en işe yarayanı birikmiş tecrübelerden yararlanmaktır. En iyi yol, bilinen yoldur. Daha önce denenmiş ve hedefe ulaştırdığı sabit olmuş tedbirler ve yöntemlerdir. Bir hedef seçenler bu hedefi daha önce yakalamış kimseleri örnek alırlar.

 

İki dünya da mutlu olmak isteyenler de bu yolu kat eden birini bilir ve bunlarsa, onun gibi yaşar ve yürürlerse elbette maksudlarına ereceklerdir. Böyle bir kimse Hz. Muhammed (s.a.v) dir. O’nun yolunun ve kemalinin test edilmeğe ihtiyacı yoktur. Test aracı onun yaptıkları ve öğretip gösterdikleridir. O peygamber, güzel kişilik ve ahlak sahibidir.

O’da bütün insanlığın yaratıldığı asıl ve özden yaratılmıştır. Bütün insanlar için ortak olan nitelikleri vardır.

 

O’nun örnekliğinden yararlanarak hedefe ulaşabilmek için, örnekliğinin bilgi kaynağı olan Kur’an ve sünneti defalarca okuyarak bilgi edinmeli ve bunları hayatımıza uygulamalıyız. Böylece onu örnek gösteren Allah’ın rızasını da kazanmış oluruz.

 

Hatemu’l – Enbiyadır,

Hak’tan bize ziyâdır.

 

Hakka çağıran Rehber,

En mükemmel tam bir er,

 

Verdi bize değeri

Enbiyanın serveri

 

Ol şeraatkârımız.

Dünya Ahret yârımız,

 

Şâirin dediği gibi;

 

Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır, ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır. Yanmışsam, külümden yapılan bir hisar vardır. Yenilgi, yenilgi büyüyen bir zafer vardır.

 

Suların sırrına ermek için, sende anahtar vardır. Göğsünde sürgünü geri çağıran bir damar vardır. Senden umut kesmem, kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.

 

Sevgili, en sevgili, ey sevgili.

 

Ol Muhammed hürmetîçün ey Hüdâ.

Eyleme bizi Muhammed’den cüdâ.

 

Bize ânın izzetiyle izzet et.

Fazlın ile cümlemize rahmet et.