Diyanet işleri başkanının yaptığı açıklamaya tepki yağdı, eşcinselliği savunmanın çağdaşlık olduğunu düşünen yobazlardan. Ama o da utanmış veya tepkiden korkmuş olmalı ki, geri adım attı ve bu benim değil Kuran’ın emri dedi. Doğrudur Kuran başta olmak üzere bütün kutsal kitaplar onu yasaklar. Ama ‘Buna ben de karşıyım, ben de kuranla aynı fikri sonuna kadar savunuyorum’ diyemedi, oysa onun da savunanlarında unuttuğu şey eşcinselliği savunmak ne kadar demokratik bir hak ise karşı çıkmak da, o kadar demokratik bir haktır, bunda utanılacak ve geri adım atacak bir durum yoktur. Bakmayın siz başkanın bunda geri adım atmasına oysa diyanet çok rahat devlet destekli bankadan alınan faiz haram değil diyebilmişti ve bunda da geri adım atmamıştı. O da ayrı bir ironi. Neyse bugünkü konumuz eşcinsellik. Eskiden tabu kabul edilen bir konu idi, atık toplum değişti. Ama hala birileri konuşmaya utanırken bir diğeri ulu orta İb.. yim diye bağırabiliyor. Bu da ilginç, aynı toplumun iki yüzü… Ancak diğer taraftan herkesin gizliden merakını cezbeden bir konu, kimse ilgilenmemiş gibi davransa da bu tip haber ve yazılar aslında çok ilgi çeken ve en çok okunan olur.

Dinle az çok alakadar olan herkes bilir ki, bu dinen yasaktır. Ve bu işi yapanları her ilahi din lanetlenmiştir. Bu Hıristiyanlıkta da Musevilikte de İslam’da da böyledir. Son dönemde Vatikan’ın bunu kabul etmesi dinin de kabul ettiği anlamına gelmez. Oradaki din adamları da toplum baskısından bunalmış olacak ki onlar baya esneklik gösterdi. Ama inanmayanlar için durum nedir? Ya da inanıp da eşcinsel olanlar için nedir? İnanmayanlar için dinen söylenecek bir şey olamaz, ama inananlar için sonuçta her emri farzı yerine getirmeyen ve birçok yasağı delen kişiler var. Bence bunlar da bu yasağı delenler gurubuna giriyordur. Günah ölçüsünü bilemeyiz, haddimize de değil.

Kesinlikle şunu belirtmek isterim ki, eşcinsellik kimilerinin dediği gibi bir hastalık değil, bir tercih meselesidir. Onu günah kılan şey de tercih olmasıdır. Zira hastalık olması onu özür gurubuna sokar ve belki de günah olmaktan çıkarırdı.

Ama şunu da hatırlatmak isterim ki, bazı insanlarda hormonal bozukluklar olabilmektedir. Bu bozukluk nedeniyle erkek kendisini kadın, kadınlar ise erkek olarak hissedebilmektedir. Bu insanları sapık ya da eşcinsel olarak değil de, hasta ve tedavi edilmesi gereken kişiler olarak ele almalı ve tedavi edilmelidir. Hatta gerekirse cinsiyetlerinin değiştirilmesi sağlanmalı ve bu devlet eliyle yapılmalıdır. Zira devletin hastaya yardımı vazifesidir. Ama yardım edilmezse bu kadın görünümlü erkekler veya erkek görünümlü kadınlar normal işte çalıştırılmadıkları için tek kazanç kapısı olarak seks işçiliği yapmak zorunda kalacaklardır ve öyle de oluyor. Bunun da vebali onlara değil bizlere... Diyanetin bu konuda da açıklama yapmasını bekliyorum. Bizler de onların bu durumundan mesulüz, bilhassa yöneticiler demesini. Yukardan bakmakla olmuyor, ellerini taşın altına koymaları gerekiyor.

Zinanın bilhassa da eşcinsel ilişkinin bir nebze de olsa engellenmesi için önce ona meydan veren sebepler kaldırılmalıdır. Özellikle bu trans denilen veya diğer hormonal bozukluğu olan insanların normalleştirilmesi ile başlanmalıdır. Bu kişilerin kendi cinsiyetlerine kavuşmaları sağlanır, gerçek kimliklerine kavuşmuş olan bu insanlar normal işlerde de çalışabilir sıkıntı olmaz fuhuş yapmaz.

Hormonal bozukluk dışında meydana gelen eşcinsellik, gay, lez. vd. ise bir tercihtir. Bu konu tartışılır. Eşcinselliği bir özgürlük olarak görenler olabilir. Hatta çoğu böyle düşünebilir. Savunduğum tezi yineliyorum ‘Bir şeyi çoğunluğun savunuyor olması o şeyi doğru kılmaz’. Bunu siyasal iktidara karşı kullandığımda doğru diyenler şimdi yanlış diyecektir. Ayrıca kendini çağdaş ve ilerici zannedenlerin bunu bir özgürlük ve hak olarak görmesi onu hak yapmaz.

İnsan özgürdür ve özgür olması gerektiğini sonuna kadar savunuyorum. Bunu en çok savunanlardanım, ama insanın özgür olması onun her istediğini yapacağı anlamına gelmez. Zira sınırsız özürlük diye bir şey yoktur, sınırsız özgürlük düşüncede vardır. İnsan değerleri olan ve kendine değer yargıları oluşturan bir canlıdır. İnsanı diğer canlılardan ayıran bir özelliği de bu değer yargıları veya ahlaki kurallardır.

İnsan sadece bir biyolojik canlı değil ki, onun sadece biyolojik ihtiyaçlarını dikkate alalım. O aynı zamanda psikolojisi olan ve ruh sahibi bir canlıdır. Bu canlının hayatının mutlu devam edebilmesi onun psikolojisi ile alakalıdır. Zira biz akıllı bir yaratığız, yani evrimcilerin tabiriyle biz homosapieniz.

Anlamadığım şey her şeyde doğalı ve doğallığı savunan bazı insanların cinsellik konusunda doğal olmayanı savunmasıdır. Eşcinsellik doğaya ve doğallığa aykırıdır. Doğal olan dişi ve erkektir. Her konuda doğallığı savunan bu insanların kendi zevklerine gelince çark edip bu bir özgürlük demeleri çifte standarttan başka bir şey değildir. Eşcinselliğin yasaklanması için illa da insanoğlunun Karetta karettalar, pandalar veya daha birçok hayvan gibi neslinin tehlike altında olması mı gerekiyor?

Saniyen insan sınırsız özgürdür istediğini yapabilir demek ne kadar doğru. Zira sınırsız özgürlük yoktur. İnsan her istediğini yapma özgürlüğüne sahip değildir. Yaptığımız bazı şeylerin başkasına zarar vermiyor olması veya onunda gönüllü olması onu yapacağımız anlamına gelir mi? Yüzlerce malı olan bir adamdan mal çalmak ona fazla zarar vermez belki de hiç vermez karı kurtarır diye ondan mal çalmak hak mıdır?

Eşek gibi çalışıp kazandığın bir lira, çaldığın on liradan daha değerli olabilir mi?

Yarın bir gün ensest ilişkilerin de serbest olmasını isteyenler çoğalınca o da hak olacak mı? bu bir hak mıdır herkes razı olursa?

Veya insanın her istediğini yapması onun özgürlüğü müdür? Rızaya dayalı yapılan işlerde suç olmuyor mu? İnsan özgür iradesiyle her istediğini yapma hakkına sahip midir?

Biri isteyerek kendisine işkence edilmesini istese onu da yapacak mıyız? Kolunu bacağını satsa kabul edecek miyiz? İsteyen insan onları yemek istese onlara ne diyeceğiz?

Hazır anası babası ölmüşken etini satıp para kazansa ki, kimseye zararı olmaz, ölüsü de para etse dirisinden fayda olmadı ölüsü faydalı olsun dese ona özgürsün diyebilecek miyiz?

Alan razı satan razı ise organ satışları neden yasak? İsteyen istediği organı satmalı değil mi? Bu özgürlüğü onlardan neden alıyoruz?

İsteyen çocuğunu da satabilme hakkına sahip olmalıdır. Anne karnında öldürme hakkına sahip olduğun çocuğu nenden dünyaya gelince öldüremiyorsun veya satamıyorsun? Bu hakkın değil mi?

Uyuşturucu satanlara neden engel oluyoruz, insanlar istediği kadar ve istediği gibi alıp satamıyor?

İnsanın kendisine zarar vermesi neden engelleniyor? Özgür bırakın isteyen istediğini yapsın. Neden? Çünkü insanın kendisine ve insanlığa insan nesline verme hakkı ve özgürlüğü yoktur da ondan.

Sağlam insanların intihar edenlere neden karışıyoruz, bırakalım istediği gibi ölsün hatta yardım edelim ölmesi için gereken zemini hazırlayalım. Bırakalım insanlar istediği gibi silahlansın silahını havaya yere ateş etsin kalabalıkta silahla gezebilsin, eğer birine zarar verirse engelleyelim ve ceza verelim. Yoksa serbest olsun.

Çocuklarımızı özgür bırakalım istedikleri zaman okula istedikleri zaman oyun oynamaya gitsin. Neden onların özgürlüğünü kısıtlıyoruz. Çocuklarımız çok mu akılsız, belki de çocuklarımızdan çok daha akılsız kişileri yetişkin kabul edip her istediğini yapma imkânı veriyoruz da çocuklarımıza neden vermiyoruz. Oysa çocuklarımız birçok yetişkinden daha sağlıklı düşünebiliyor.

Demem o ki, sınırsız özgürlük olamaz ve olmamalıdır. Eşcinsellik de hak değildir ve olamaz. Ama yapanları taşlayacak veya öldürecek halimiz de yoktur. Onların yanlış tercihidir. Nasıl ki içki, sigara, uyuşturucu yanlış tercih ise o da aynı şekilde, derecesi değil, yanlış tercihtir. Bunun hak olduğunu, doğru olduğunu iddia edemeyiz.

Kurallar özellikle de ahlak kuralları olmalı ve sınırı olmayan insanoğluna sınır konmalıdır. Yaşanabilir bir dünya sınırlı olan bir dünyadır. Herkesin ve her şeyin sınırı olmalıdır. Ahlaksız bir dünya yaşanamaz bir dünyadır. Bunu yaşayarak tecrübe etmemize gerek yoktur, biz akıllı yaratıklarız, yaşamadan da bilebiliriz. Saygılar…