DÜN akşam telefonum çaldı…

Arayan aynen şöyle dedi:

‘’Mustafa Bey, bugün anamı defnettim. Kapıçam Mezarlığına cenazemizi getirdik. Yağan yağmur altında cenaze namazı kılıp defin yaptık. Nerde bu Büyükşehir? Bu insanların kış günü şu pandemi sürecinde bu mezarlıkta cenaze namazı kılmak için bırakın bir camiiyi, musalla taşı ve üstü kapalı bir yer bile yapılmamış. Bir de çıkıp ortalığa Kapıçam mezarlığına defin işlemi başladı diye yaygara yapıyorlar. Büyükşehir Belediyesi cenaze işleri Müdürlüğü veya Daire Başkanlığı koltuklarında otursun. Hayrettin Bey’de makam katındaki koltuğunda otursun. Bu insanların çektiği çile onların umurlarında değil. Abdest alacak çeşmeler bile yok. Açıkta cenaze namazına duranlar belki de abdestsiz namaza duruyorlar. Ne olur bu konuyu dile getirin. Sizden başka derdimizi anlatacak kimse yok. Siz yazıp veya haber yaparsanız yetkililer oturdukları koltuklardan öyle kalkıyorlar…’’

İnanılmaz cümlelerdi…

İnanın ne konuşacağımı bilemedim…

Kelimeler boğazıma düğümlendi…

Başınız sağ olsun dedim…

Talebini, köşe yazımda dile getireceğimi söyledim…

Teşekkür ederek telefonu kapattı…

*

Yahu Hayrettin Bey; Bu güne kadar verdiğiniz sözleri tutmadınız… Tutamadınız...

Tekke’ye hatırı sayılır bu sene içinde konut yapacağız dediniz, YALAN ÇIKTI…

Özel İdareyi Bayram sonu yıkıyoruz dediniz, BOŞ ÇIKTI…

Önsen Köprüsü üzerinden yılbaşında araçlarla geçeceğiz dediniz, FOS ÇOKTI…

Terminal (Otogar) binası 2 sene oldu hala bitirilemedi. 27 Kasım günü gidip gülücüklerle pozlar verdiniz, ‘’bir ay içerisinde açacağız’’ dediniz, sözünüzü yerine getirmenize sadece 7 GÜN KALDI…

Kanlıdere-Sarayaltı yol çalışmasını Nisan 2021 de verdiğiniz demeçte, ‘’yılsonuna kadar kamulaştırma işlemlerini bitireceğiz ve önümüzdeki yılda hem yolu hem köprüyü bitireceğiz’’ dediniz, daha yol üzerindeki YIKIM İŞLEMLERİNE BİLE BAŞLAYAMADINIZ…

*

Hangi birini sayayım ki?

*

Şimdi bak anasını kaybeden bir cenaze sahibi, Kapıçam Mezarlığında cenaze namazını yağmur altında kılıp defnettiklerini söylüyor…

Abdest alacak çeşmelerin olmadığını dile getiriyor…

Namaza duranların belki de abdestsiz, namaza durduklarını söylüyor…

*

Bu şehrin insanlarının yaşadığı şehre, daha bir kendine ait proje ile hizmet edemediğin ortada… Her şeyi yıkıp yarım bırakıyorsun...

*

Bari bu halkın cenazelerini defnederken, yağmur altında cenaze namazı kılmamaları için üstü kapalı bir yer yap…

Abdest alacak çeşmeler yap…

Bunları da yapamıyorsan…

O koltukta niye oturuyorsun ki?

*

Telefonda anasını kaybeden vatandaşın son cümlesini, sana buradan iletmek istiyorum…

Dedi ki:

‘’Hey Hayrettin Güngör, sende bir yakınını kaybettiğinde yağmur altında cenaze namazı kılasın. Abdest alacak su bulamayasın…’’

*

Demem odur ki:

İnsanların bir yakınını toprağa verirken, çektiği ızdırabı ve çileyi isyan etme derecesinde dile getiren, can parçası anasını toprağa veren bu vatandaşın bedduasını duy ve Kapıçam mezarlığına derhal Pazartesi gününden itibaren gerekli çalışmayı başlat…

Başlatmazsan, daha çok bu kış günü beddua alırsın…

Demedi deme...