DÜN telefonum çaldı…

Arayan AK Parti’ye gönül vermiş ve bu davaya yıllardır hizmet etmiş biri…

İtiraf eder gibi söz söyledi…

Dedi ki:

''Büyükşehir Belediyesinde bu kadrolaşma nereye kadar sürecek?''

Bana mı soruyorsun? Dedim…

''Senden başka derdimizi anlatacak bu şehirde kimse yok ki?''

Deyince…

Mahir Bey var, Ahmet Bey var, Celalettin Bey var, yeni İl Başkanı Fırat Bey var, yani var oğlu var dedim…

Yok abi…

''Derdimizi korkudan kimseye anlatamıyoruz''

Diye devam etti…

*

Şöyle bir düşününce…

Ve AK Parti içerisinde yıllarını vermiş birinin böyle dert yandığını görünce...

Tuz’un koktuğunu anladım…

*

Buyur söyle bakalım nedir derdin?

Diye sordum…

Bir dokun bin ah işit derler ya!

Başladı anlatmaya:

''Maraş’ı tanıyan herkes bir bir görevden alınıyor, yerlerine Göksun’lu veya dışardan kişiler getiriliyor…''

İsim ver dedim:

''Mustafa Abi isim vermeme gerek yok ki, sen benden daha iyi biliyorsun, kimleri görevden alıp bir nevi kızağa çekme veya geri planda, ben deyim 30, sen de 50 kişi, belediye içerisinde ne olacağı meçhul bekliyorlar.''

Mesela…

''Kaski Genel Müdürlüğü kaçak kontrol şube müdürünü görevinden alıp yerine Selim S.’yi müdür olarak getiriliyor…

Kaski özel kalem müdürlüğüne Kadir G. getiriliyor…

Sosyal İşler Müdürlüğüne Alper A. getiriliyor.

Bunların üçü de Göksun’lu…

Ve bu görevlendirme son iki ayda yapılan görevlendirme…''

*

Telefonda pür dikkat dinleyen ben…

Normal be kardeşim deyiverdim…

*

Konuşmasına devam etti:

''Mustafa Abi, ne olur bu parti nereye gidiyor, davamız yara alıyor, her görevden alınanların yakınları bizleri arayarak veryansın ediyorlar, bunların sesini ancak sen duyurursun'' deyince…

Olur, olur sizler bu şehrin evlatları ve bir abi konumunda olarak susun…

Sesinizi parti içerisinde gür bir şekilde çıkarmayın…

Görevden alınanların haklarını aramayın…

Sonra da ''abi bu davranışlar davamıza zarar veriyor'' diye mağduriyet yaşayan insanların sesini duyur deyin…

*

Hep ben mi kötü olacağım…

Birazda sizler kötü olun diyeceğim de…

Yılların verdiği gönül birlikteliği için hadi yine ben kötü olayım…

Ve sesinizi duyurayım…

*

Abdurrahman Dilipak’ın ''Bakın bu ‘kadro’ dedikleri sapıklara güvenmeyin'' yazısında, Şevket Eygi şöyle yazmıştı 15 yıl önce diyor:

''Son otuz kırk sene içinde Müslümanlar ateşle imtihan olunuyorlar. Haram para ve kazanç ateştir yakar. İhalelere fesat karıştırmak ateştir yakar… Rüşvet ve torpil ateştir yakar… Kadrolaşma adına ehliyet ve liyakati bir kenara bırakmak ateştir yakar!..''

*

Bizim Hayrettin bu aralar ne kadar eleştiri yapsak da, pek ses duymak istemiyor…

Öyle ateşi, mateşi, yanıp, yanacağını taktığı yok…

Bildiğim bildik, dediğim dedik, çaldığım düdük misali her eleştiri yapan ben dâhil diğer yazar ve medya organlarına, belediye içerisinde olduğu tahmin edilen ve savcılığa suç duyurusunda bulunulan sahte hesap ve sahte sayfa açtırarak kendisine saldıranlara oralardan cevap verilmesinin talimatını verdiği iddia ediliyor…

Böyle bir ekibin kurulduğu kamuoyunda bu aralar çokça konuşuluyor…

Savcılığımızın ve Emniyetimizin ilgili birimlerinin titiz çalışması neticesinde er geç bu sahte sayfalar ve hesaplar ortaya çıkarılacak…

*

Görevden alınan onlarca çalışan adına, seslerini duyurun diyen siyasetin içerisinde yer alan, sizlere gelince:

Benim öyle gür bir sesim yok ama...

Yine de…

Abiniz kurban olsun size…

Deyip…

Gür sesimle haykırayım:

Hayrettin Başkan; O KOLTUK SİZE DE KALMAZ…