KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu adadaki yeniden birleşme müzakerelerinin çökmesinden sonra geçen hafta ilk kez ABD’deydi. Önce New York’ta ardından da Washington’da temaslarda bulundu. Görüşmelerinin sonunda Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü’ndeki (IRI) yuvarlak masa toplantısında Amerikalı şirketlerin ve düşünce kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Müzakerelerin başarısız olmasının ardından Kıbrıslı Türklerin nasıl yola devam edeceği merak edilen toplantıya Ertuğruloğlu’nun açık sözlülüğü damga vurdu.

Ertuğruloğlu, Türkiye’ye bağlı özerk bir cumhuriyet seçeneğini değerlendirdiklerinden Doğu Akdeniz’deki Türk savaş gemisinin petrol arama faaliyetlerine devam etmeleri durumunda Kıbrıslı Rumlara ait gemileri vurabileceğine kadar pek çok şey anlattı.

İşte o toplantıda Ertuğruloğlu’ndan satır başları:

YA TANIMA YA ÖZERKLİK

MÜZAKERELER: “BM’ye şunu söyledik; bundan sonra yeniden bir müzakere olacaksa bu ancak ‘devletten devlete’ bir zeminde olur. Hedefi de ancak konfederasyon olabilir, federasyon değil. Bizim için federasyon seçeneği ölmüştür... Uluslararası topluma rağmen yeni yöntemler önermek ya da kendimizi empoze etmek bizim tercihimiz değil. Bizimle konuşmak istiyorlarsa bunu uluslararası toplumla diyalog halinde yapmak isteriz. Ancak bizimle konuşmak istemezlerse de fazla zamanımız yok. Yeni yol haritamızı Kıbrıslı Rumların seçimlerinden çok önce belirlemiş olmayı istiyoruz.”

SEÇENEKLER: “Artık uluslararası tanınma için çalışmaya başlamanın zamanı geldi. Bugüne kadar bundan imtina ettik. Ancak artık KKTC’ye uluslararası tanıma için uğraşabiliriz. Önümüzdeki ikinci bir seçenek ise özerk bir cumhuriyet. Fransa-Monaco ya da İngiltere-Cebelitarık modeli gibi bir yapı. Yani dışişleri ve savunma alanlarındaki yetkilerimizi Türkiye’ye devredip gerisini kendi içimizde yönettiğimiz bir cumhuriyet. Henüz hangi yolu seçeceğimize karar vermedik. Ankara ile birlikte oturup karar vereceğiz.”

GEREKİRSE VURURUZ

RUMLARIN PETROL ARAMA FAALİYETLERİ: “Yabancı şirketlerin anlaması gereken bu işi Kıbrıslı Rumlarla yapamayacak olmaları. Bizim davetimiz üzerine biliyorsunuz bir Türk gemisi arama yapmaya geldi. Yıllardır ambargolarla uluslararası soygun yaptılar, ama bu kez izin vermeyeceğiz. Yanlarına kâr kalmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.

(VURMAKTAN MI BAHSEDİYORSUNUZ): Gerekirse evet. Tabii ki bunu tercih etmeyiz. Ancak işler ısınırsa başka ne yapacağız? Bizim Kıbrıslı Rumların oldu bittisine göz yummamız mı bekleniyor? Eğer tansiyon yükselirse bunun sorumlusu Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. Biz güya o cumhuriyeti birlikte kurduk. Hani nerede Kıbrıslı Türkler? Kimse bize rezervlerin nerede olduğunu ve üzerinde ne hakkımız olduğunu sordu mu?”

Hürriyet