Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.

 

14 Mart 1827’de, II.Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağı'nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 MART, "Tıp Bayramı" olarak kutlanmaktadır. 1976 yılından bu güne kadar da sadece gün olarak değil Hafta olarak kutlanmaktadır.

 

Bu vesile ile Hekimlerimizin ve Sağlık Camiasının 14 Mart Tıp Bayramını ve haftasını kutluyor, insanlığa hizmet noktasında özveri ile görev yapan tüm sağlık camiasındaki dost ve akrabalarıma şükranlarımı sunuyorum.

 

Özveri ile Hipokrat yeminlerine sadık kalarak insan sağlığı için çalışan hekimlerimize minnettar olmak lazım. Zaman zaman karşılaştığımı, Sağlık çalışanlarına karşı yapılan şiddet olayların asla kabul edilemez olduğunu, bu tip saldırılar karşısı verilen cezaların yetersiz kaldığı ve hükümetin bu konuda acilen önlem alması gerektiğini belirtirim. Sağlık hizmetleri insanlığa verilen en kutsal hizmettir. Hekimlerin ve sağlık personellerinin büyük vefakârlıklarla katlandığı bu görev gün geçtikçe şiddet olaylarından, çalışma şartlarından, ücret ve mesailerden, eğitimde yaşanan zorluklardan ve buna benzer birçok sebeplerden dolayı daha da ağırlaşmaktadır.

 

Tıp fakültelerinde eğitim verecek hoca nerdeyse kalmamıştır. Tam gün yasası kapsamında birçok değerli hocalarımız özel hastanelere giderek üniversitelerin eğitim seviyesinin düşmesine neden olmuştur. Çevremde akraba ve dostlarımdan birçok hekim ve sağlık çalışanı olmasından dolayı onların dertlerine yakından tanık olmakta ve üzülmekteyim. Her insan hastalanacak ve bir gün mutlaka bir sağlık çalışanına ihtiyaç duyacaktır, inşallah ehil sağlıkçılarla karşılaşırız.  

 

Bu güne kadar çok sevdiğimiz ve saydığımız, sağlık konularında desteğini bizden hiç esirgemeyen eniştem Uzm.Dr.Mehmet Erbilir’e özellikle teşekkür ediyor, Tıp Bayramını kutluyor, ayrıca kızı, Uzm.Dr.Tuba Erbilir ve Tıp Fakültesi 3.sınıf öğrencisi olan oğlu Emre Erbilir’ i Tıp Camiasına kazandırdığı için tebrik ediyor, yeğenlerimin de ayrı ayrı Tıp Bayramlarını kutluyorum.

 

1983-1984 senesi K.Maraş Lisesi 3-TAB-A sınıfının Başkanı olarak, 12 arkadaşımın Tıp Fakültesi kazanarak Doktor olması dolayısıyla arkadaşlarımın da Tıp Bayramını Kutluyorum.

 

Yıllar önce 80 li yıllarda hekimlerde rotasyon denen kısa süreli farklı yerlerde zorunlu hekimlik hizmeti verme durumları vardı. Ablam o zamanlar yeni evli iken, eşi Dr.Mehmet Erbilir’ in Manisa ya rotasyona gönderdi. O zamanlar telefonda yok, haftada bir veya iki kez ancak komşunun telefonu ile görüşebiliyorlar. Babam Dostozan bu hallerine üzülerek bir şiir yazıyor. Şiiri okuduğunuzda o zamandan bu zamana pek fazla değişen bir şey olmadığını göreceksiniz. Sözü fazla uzatmadan tüm zor şartlara rağmen büyük sorumluluk ve fedakarlıkla sağlık hizmeti veren hekimlerin ve tüm sağlık camiasının Tıp Bayramını kutluyor önümüzdeki yıllarda hepsine sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılı ve hak ettikleri güzel düzen içerinde yaşamalarını temenni ediyorum. Bu vesile ile rahmetli babam Dostozan Mehmet Hanifi Sarıyıldız’ın yıllar önce eniştem Dr.Mehmet Erbilir’ e yazdığı şiiri tüm hekimlerimize ve sağlık camiasına armağan ediyorum.

 

ROTASYON

 

Bu nasıl doktorluk anlayamadım?

Çok sayın bakanım, şikâyetim var.

Bakınca kendimi tanıyamadım,

Ben yokum aynada iskeletim var.

 

Hastanemiz vardır ilacımız yok.

Olan karaborsa olmayan stok.

Benim derdim hastalardan daha çok.

Cep uyuzu denen bir illetim var.

 

Rotasyona girdim altı ayım doldu,

Halim çok perişan aklım, kayboldu.

Gönül bahçemizin çiçeği soldu,

Nefesim tükendi metanetim var.

 

Hanımı yolladım baba evine,

Ben çabuk dönem ki o da sevine,

On hastaya baktım birin yerine,

Ellerim tılsımlı maharetim var.

 

Para mühim değil aç yaşanmıyor,

İnan, bu masrafa borç dayanmıyor,

Hepsi dursa ev kirası durmuyor,

Yok ile birazcık garabetim var.

 

Hastalar geliyor doktor beğ diye,

Duası, paradır sağol, hediye,

Sermayeyi yüklüyoruz kediye,

Namusum, şerefim ve izzetim var.

 

Sıra sıra olur hasta kuyruğu,

Doktor yeminim var tanrı buyruğu,

Andırır baştabip, bir korkuluğu,

Anlamaz benimde mazeretim var.

 

Telaşla geçerim masa başına,

Bakarım hastanın göz ve kaşına,

Reçete yazarım sorup yaşına,

İlmim ve irfanım, belagatim var.

 

Ne önemi vardır paranın, pulun.

Hipokrat yemini yeter doktorun.

Karın doyurmak mı, sadece sorun?

Feragat denilen bir servetim var.

 

Bakan beyim dert yazmakla bitmiyor,

Sade izzet, şeref, namus yetmiyor,

Bu hayat gemisi böyle gitmiyor,

Sihirli değneğim ve iksirim var.

 

Bakan’ın Dostozan söyler yerime,

Biz, alıştık yaşa ve aferine,

Biraz saygı gerek alın terine,

Çeyrek asrı geçen, bir mektebim var.

 

DOSTOZAN/1982

 

(Damadım Dr.Mehmet Erbilir, Rotasyonla Manisaya gönderilmiş eşi, kızım yalnız kalmıştı. Bu duruma istinaden yazılmış bir şiirdi.)

 

Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.