Bir tarih daha göz göre göre yok olup gidiyor. Tarihine, geleneklerine ve inançlarına bağlı olarak bilinen Türk toplumu, ne yazık ki bu düşünceyi boşa çıkartıyor.

 

Tarihine ve geçmişine sahip çıkmayan toplumların batması haktır diyen şair şimdi göz önünde, göz göre göre yok olup giden tarihi mirası görünce acaba ne yazardı?

 

Andırın-Kadirli yol kavşağında, okulun hemen üzerinde ve yüksek yerdeki kule gözümüze ilişti. Her ne kadar yöre halkı bunları kale olarak tanımlasa da, bilinen gerçek o ki, bazı tarihçilere göre Bizanslılardan, çoğu tarihçilere göre de Selçuklu ve Osmanlılardan kalan gözetleme ve iletişimi kuleleriydi.

 

Kimlik gazetesi sahibi ve yazar Mehmet Fiskeci ile birlikte binbir zahmetle çıktık, içine girdik. Gördüğümüz manzara insanın içini burkacak cinstendi. Bayrak direği vardı ama çekilmiş bayrak yoktu. Uzaktan bakınca görünen buydu ama kule’nin içine girince, bayrağı her an devrilecek bir direkte sarılı bulduk. Layık olduğu yere, göndere çekmek istedik, başaramadık.

 

YEREL YÖNETİM RESTORE ETMELİ

 

Bize anlatıldığına göre, Andırın yolu üzerinde bu gözetleme ve iletişim kulelerinden birkaç tane vardı. Ancak bizim gördüğümüz kule, taşları yerinden oynamış, delikleri büyümüş, neredeyse yıkılacak gibiydi, yani tehlike arz ediyordu. Ha yıkıldı, ha yıkılacak gibi.

 

Bayrak daha önce dalgalanıyordu. Şimdi direğe sarılı bırakmışlar. Oysa onunu yeri gönderde-zirvede olmalıydı, gelip geçenler görmeliydi.

 

Önce kuleye çıkmak için bir yol açılmalıydı. Sonra da ya Andırın Belediyesi, ya Büyükşehir ya da tarihi eserler vakfınca onarılmalı, günümüze kazandırılmalıydı.

 

Neden yıkımına göz yumuldu, neden ihmal edildi, bilen soran yok?