Sedat Peker, önceden yayınlayacağını duyurduğu 9. videoyu da sosyal medyadan paylaştı.

Peker'in 9. videosunu 'Yaşadıkça ve yaşlandıkça değil, direndikçe büyürüz' başlığı ile duyurdu.

NEDEN 40 YAŞ ALTINA SESLENİYORUM?"

Peker, sözlerine şöyle başladı: "Bana hep neden 40 yaş altındakilere sesleniyorsun diye soruyorlar. Biz Televole zehrini içmiş insanlarız. İnsanlar oraya çıkmak için para veriyorlardır. Ben de o zehri alanlardanım. Bizden artık bir şey olmaz. Can Ataklı mesela, 'Sedat Peker'in niye kaçtığını yazıyoruz' demiş. Koskoca adamsın Can abi. O yaptığın haber nedir abi, böyle haber olmaz. O nedenle 40 yaş üstünden bir şey olmaz."

"BANA HAK ETMEDİĞİM ŞEYLER YÜKLEDİLER"

"Sizinle bir sözlü akdimiz var. Artık bu sözlü akdimizi ete kemiğe büründürmenin zamanı geldi. Bu işten büyük karı olan sizsiniz. Benim de küçük bir karım var. Kişisel gelişimde aslan avlamak diye bir şey vardır. Hayatında büyük bir başarı yakaladığında, geçmişte yaptığın ufak tefek hatalar unutulur. Cezaevi falan onlar komik şeyler... Ben onlarla ilgilenmiyorum. İnsanların algısından bahsediyorum. Bana hak etmediğim şeyler yüklediler. Bu hikayeyi başarıyla neticelendirirsek, aslan avımı tamamlamış olacağım" diyen Peker, şunları kaydetti:

"Kişisel gelişim böyle tarif ediyor. Örneğin okula gidiyorsun, öğretmen 'Senden hiçbir şey olmaz' diyor sonra büyüyorsun ve başarı yakalıyorsun. Bu kez öğretmen "O kadar başarılı bir öğrenciydi ki...' diyor. Annen baban bile böyle anlatmaya başlar. Bu işten benim karım bu. 'Bizim karımız ne?' diyeceksiniz. Anlatacağım da hepsini anlatacağım. Size çalınan paraları anlatacağım. Belediyedeki rüşvet sistemi; alt dernekler var.

"ANLATINCA KAFAYI YİYECEKSİNİZ..."

Anlatınca kafayı yiyeceksiniz. Devlet ihalelerinde de taşeron sistemi. Ben bu ve bunun gibi hikayeleri size anlatacağım. Bir süre sonra iktidar size geçecek. Bütün yasal, gayri yasal her şeyi anlatacağım. Siz geldiğinizde artık masrafınızda yok bu sistem. Ya diyeceksiniz ki, 'Ya bu kadar adam niye engellenmiyor?', Engellemiyorlar ki kardeşim. Belediyeleri size anlatacağım. Engellemiyorlar. Diğer olayları, belediyeleri ve taşeron sistemini anlatacağım.

BELEDİYEDE 'BAĞIŞ' SİSTEMİ...

Şimdi bir belediyeye gittiğinde, belediye başkanı senden para almıyor, huylanıyor, 'Ya bir kelek yaparsa' diyor. 'Bizim bir derneğimiz var. Git oraya bağış yap, 1 milyon-3 milyon-5 milyon' diyor. Sen gidip oraya parayı yatırıyorsun. Hayır işi için güya. Sen ne yapmak istiyorsan, kaçak kat mı çıkacaksın, hani ne yapmak istiyorsan onu yapıyorsun. Hani Süleyman'ın akrabası var ya Ankara'da onun yaptığı iş gibi. Bu onun belediye aksamı. Onun yaptığı dev iş. O bakanları falan herkesi yönlendiriyor.

"SİSTEM POLİS TAKİBİNE TAKILMIYOR"

Şimdi sen parayı oraya yatırdın, belediye başkanına veya adamlarına para gitmedi diyeceksin. O ne yapıyor? Diyelim ki; gerçek maliyeti 100 bin liralık bir iş var. Birine diyor ki, arkadaşına mesela '1 milyonluk fatura kes' diyor. Ona bir 1 milyona iş veriyor. Zaten istediği kişiye verme yetkisi var. Sonra o 1 milyon liralık işi alıyor. Ama 100 bin liraya yapıyor. 100 bin lira da vergi mergi çıkarsa, geri kalan 800 bin lirayı cebe indiriyor. Şaka yapmıyorum. Sistem bunun üzerine hiçbir polis takibine de uğramıyorlar.

"ALT TAŞERONUN DA ALT TAŞERONU VAR"

Taşeron sistemi nasıl onu da anlatayım. Bunlar bir ufak hamleyle değiştirilir. Şimdi diyoruz 5'li çete, 10'lu çete. Şimdi onlara ihaleyi veriyorlar. Kaç lira 1 milyar dolar. Bunların siz zannediyor musunuz, bunların işçileri var, osu var busu var. Yok. Bunların alt taşeron sistemi var. 1 milyarı kendisi alıyor. 400'ü alt taşerona veriyor. 600 milyon kılçıksız bu tarafta kalıyor. Alt taşeronun da alt taşeronu var. Rezalet... Tüm sistem bu şekilde çalışıyor. En son onların da bir altı var; onlar kamyon, işçi sahipleri onlar işin emeğini çekiyor. İşin gerçek karşılığını alıyor.

'Taşeron sistemi kaldırdım' diyeceksin, adam telefonla bile ihaleye girecek. Bütün evraklarını hazırlayacak, artık teknoloji çağı zaten. Madem bu 2 milyona yapılacak neden devletten 1 milyar çıkıyor? Bu para nereye gidiyor? Bu para sistemde kalınca asgari ücret 10 bin lira olacak. Her yer para olacak. Devletin kasasından çok dışarıya çıkıyor.

"SİZLERİ MAHCUP ETMEYECEĞİM..."

Peki, siz ne yapacaksınız? Namuslu gazeteciler var ya, bir şey konuşuyorsam boşa konuşmam. Buna inanın. Beni size, sizi de başkasına mahcup etmem. 'Dediklerimin bir tanesi yanlış çıksın, elime keseceğim' diyorum. O korku iklimini aşmak için, hoş aştılar ya, gazetecilere cesaret vereceksiniz. Namuslu gazeteciler için tabii, diğerlerini salla. Siz onlara cesaret vereceksiniz. Muhalefet içinde de atarlı yürekli milletvekilleri var. Onlara da coşkuyu verin. Bütün her şey ortaya çıkacak."

"Ne dedik, bütün her şey ortaya çıkmadı. Engin Sigorta, hani Süleyman diyordu ya, 'Ben poliçe sesini çok seviyorum'. Şirketin 57 kat büyümüş, dünyanın neresinde böyle bir şey var. O poliçenin sesine ben de uyurum, herkes uyur" diyen Peker, bir kez daha İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef aldı:

"Erdal baba araba getirdiğinde 20 sene önce, sigortalattığında Erdal baba diyordun. Şimdi Erdal baba lazım değil ki... Bütün holdingler sende. Yahu seni bugün Allah'a yemin olsun iğnenin deliğinden geçireceğim. Bugün senin son günün. Yüce Divan'a gideceksin, yargılanacaksın. Seni bitireceğim. Madem ben suç örgütü lideriyim, yurt dışına çıkmadan önce odanda misafir ettiğin, dur oraya geleceğiz, Süleyman bekle beni..."

"YENİ BİR YERE GELDİK, KARDEŞLERİM..."

Peker, son videosunda yer değiştirdiğini de açıkladı: "Hani böyle çoluk, çocuk bir yere gidiyorsun, nerede olduğunu öğreniyorlar. Ben de teknolojiyi yeni yeni öğreniyorum. Görüntüyü internete yüklüyorsun, meğer eşleştirme yapıyormuş. Bu yüzden artık arka fonlarda böyle zevksiz şeyler yerleştireceğim. Kusura bakmayın, yoruldum kardeşlerim gecenin 1'i çoluk çocuk yeni bir yere yerleştik. Epey bir yol geldik.

"ZALİMLEŞTİN Mİ? BUNLARI YAŞAYACAKSIN..."

Peker, şöyle devam etti: "Bugün benim yaşadıklarımı onlar da yaşayacak, bugüne kadar ne dediysem çıktı. Ben tecrübeliyim, kendimi korurum ailemi de. Sistematiğim, aklım var. Onlar sudan çıkmış balık gibi olacak. 20 senedir iktidarlar ya, yemin ediyorum buralarda değil. Dünyanın her yerinde nasıl FETÖ'cüler yaşadılar bunlar da yaşayacak. Zalimleştin mi? Bunları yaşayacaksın.

Diyorlar ki çakma yorumcular, 'Dünya buna yardım ediyor; CIA, MOSSAD, MI6...' ulan bunlar bana yardım etse demezler mi; arka fonu değiştir. Bilgisayarda program var, yerini öğrenirler. Bir tane çocuk var, internetten yazmış. Bana, abi yerini böyle buluyorlar diyor. Ne oldu bizim MOSSAD? Gerçi yolculuğu yaptık, uzaklaştık. Ulan sizi iğnenin deliğinden geçireceğim. Dünyayı yakacağız dedik.

"KIZ ÇOCUKLARIMDA BABA OLDUĞUMU HİSSETTİM"

Şimdi bir şey anlatacağım; bu adam delirmiş diyeceksiniz. Ben sinirlenince kontrolünü yitiren bir adamım. Ufak erkek oğlum Boğaçhan 10 yaşındaydı, şimdi 12 yaşında. Kardeşlerini ağlatmış. Sinirlendim o an elimde çatal vardı, onu fırlattım. Annesi Muğlalı kibar bir insan, bizim gibi vahşi değiller. Çatal tabii saplandı. Annesinin aklı yerinden gitti. Boğaçhan 'Ben senin oğlun değil miyim?' dedi. İlk kelimem 'Bir daha onları ağlatırsan, seni öldürürüm' dedim. Erkek çocuklarında baba olduğumu hissetmedim, kız çocuklarımda baba olduğumu hissettim.

"VATAN SEVGİMDEN ASLA TAVİZ VERMEM"

O sebeple kendi öz oğlumun kör olması riskine rağmen o çatalı fırlattım. Düşündüm ona onu yapan, kızlarıma silah çekenlere neler yapacak? Bugün bir iyilik veya kötülük yaptığımda vatan sevgime olan safiyane inancımdan yaptım. Benim bu dünyada başka bir şeyim yok. Bütün paramı dağıttım. Vatan sevgimden asla taviz vermem. Ama bana ajan dediniz. Beni bu dünyada sinirlendirecek iki şey vardı; ikisini de dediniz. Allah kaderini yazıyor."

"BİZİM MİT'LE NE İŞİMİZ VAR?"

SADAT ile ilgili iddialarını tekrarlayan Peker, şunları kaydetti: "Onların da kafası karışık, her şey planladığım gibi işliyor. Dakika, dakika her şeyi planladım. Bütün riskleri planladım. Allah belanızı verdi. Artık beni öldürmeden kurtuluşunuz yok. Bir de diyorlar 'Türkiye'den MİT gelecek' niye MİT'teki kardeşlerimizi katıyorsunuz? Kendinize güveniyorsanız, siz gelin. Siz hepiniz, ben tek hadi gelin. Bizim MİT'le ne işimiz var? Ben devletin aleyhinde ne söyledim? Devletin içinde yer almayan bir kuruluş SADAT, şu anda orada yapılan ticaret ve silahlar...

Devletin başına gelecek şey, sınır güvenliğini sağlayamadığı için, üstüne düşmediği için 300-500 bin euro para cezası. Zaten devlet her gün ceza ödüyor. Öbür olayda da 'Devlet bu işi organize etti. Kaseti var çocuğu kandırmışlar. Bu işin içine sokmuşlar' dedim. Uyuşturucu ağının devletle ne işi var? Kahpesiniz ulan siz."