Yeni bir seçim dönemi yaklaşıyor; yine horoz dövüşü devam edecektir. Bizlerde geçmişi unutup dalacağız kavganın içine. Seçim, takım tutmak gibi bir şeydir artık bizler için.

 

Dünya ve ülke şartlarına bakarsak geleceğimiz için karamsar olmamak mümkün değildir. Değil lider ülke, yarının Türkiye sinin sınırları bile bulanık görünmektedir.  Devlete bel bağlayıp üretmeden kolay zengin olanların sadakalarıyla yapılan köleleştirme oyunu toplumun büyük bir kesimini yoksulluk kavşağı içerisine sokmuştur. Çoğunluğumuz sadece günü kurtarma çabası içerisinde bulunmaktadır. Gelişen dünya şartlarında dış güçlerce köşeye sıkıştırılmak istenen ülkemizde; Hak, hukuk, adalet rafa kaldırılmıştır.  Akla, mantığa, vicdana uymayan keyfi uygulamalar devam etmektedir. Geçmişte üniversite ve kışla nizamiyelerindeki türbanlıya yapılan zulmü bile aratır durumda olan anlamsız ötekileştirmeler ülkeyi kutuplara ayırmıştır. Kutuplaşma, ötekileştirme yönetim tarafından adeta desteklenmektedir. Pireye kızılıp yorgan yakılmaktadır. En azından vatandaşın beyninde bu algılar oluşmuştur. Niçin kutuplaşıyoruz niçin böyle bir algı oluşturuluyor, birilerini iktidara taşımak için her seçime girerken kutuplaşmak zorunda mıyız?

 

Adayların kişilikleri sorgulanmadan körü körüne partiye oy verilmesi, koltuk sevdalısı herkese ümit veriyor elbette. Yine seçim yaklaştı, yine adaylar meydanlara inecektir.  Ne kadar çok hizmet sevdalısı! Çıkıyor meydana.

 

 Her seçim döneminde düşünürüm: Makam, Nimet midir? Külfet midir? Diye. İnsan kendini bilmelidir her şeyden önce. Talip olunan görevin hakkını verebilir miyim? Diye kendini sorgulamalıdır öncelikle. Yönetime talip olmak veballi iştir bilene.  Ey aday adayları kendi kapasitenize bakmadan inmeyin meydanlara. Şimdiye kadar bu memlekete ne verebildim diye sorgulayanlar çıksın meydana. 

 Yine karamsarım; insanlar -Ne verebilirim. Den ziyade -Ne alabilirim. Hesabı olanlara bırakacaktır meydanları. Arkadaş! Adayları sen belirlemiyorsun; belirlenenlere oy veriyorsun. Listedekiler seni temsil edebilecek mi ona bakıyor muyuz? Sen düşünülmüyorsun dayatma adaylarda.

 

Artık düşünmeye ve sorgulamaya başlamalıyız; bugüne kadar seçtiklerimizden hangileri Maraş a ne çivi çakmıştır. Kaç kişi -Şu aday seçilirse hizmet eder. Düşüncesiyle oy vermektedir Allah aşkına.

 

Parti kapılarının ve gazete bürolarının aşındırılmaya başlandığı şu günlerde, lütfen yüz vermeyelim o Ankara zihniyetlilere. Hepimizin ulaşabileceği, hizmet edebileceğine inandığımız adayları seçelim lütfen. Duam odur ki: Vekillik, nimet görenleri değil külfet olduğunu bilenlere nasip olsun.