RİDDE

 

Ridde ve irtidat kavramları aynı kökten geliyor. Daha önce inandım demiş ve fakat sonra dönmüş insanlar için kullanılıyor. Daha doğrusu dönene mürted diyoruz da bu fiile irtidat, bu mesele de ridde oluyor.

 

Ridde meselesi Peygamber efendimizin(SAV) son döneminde ortaya çıkmış ve onu çok üzmüştü. Kendi topraklarında bile nebiliği tartışılıyordu, ya gerçek âleme irtihalinden sonra fitne büyürse?...

 

Allah kulu ve elçisini sen sadece apaçık bir uyarıcısın diye teskin etti malum.

 

Ridde olaylarının en çarpıcı olanı çok iyi bir hatip olan kendine aşırı güvenen Müseylime olayı…

 

Hz. Muhammed ile görüşmüş Medine’de ziyaret etmişti. Kabilesindeki itibarını artırmıştı.

 

Hz Peygamber’den sonra hâkimiyetin kendisine verilmesini talep etti. Kendisine göre makul bir teklifti bu.

 

Fakat olacak iş mi?

 

O da Yemame’ye dönünce peygamber olduğunu iddia etti. Hatta efendimize bir mektup göndererek dünyanın yarısının Kureyş’e yarısının da kendisine ait olabileceğini ima etti. Peygamberin ona verdiği isim kezzab yani çok yalancı idi.

 

Tüleyha var bir de… O da peygamberlik iddiasında bulunabilmiş. Ya sonra katli vacip iken nedendir bilinmez fetih ordularına katılmış. Müslümanlığa tekrar rücu etmiş yani.

 

Ama Esved? Yemen’deki Esved, o ıslah olmamış. Peygamber öldürülmesini emretmiş. Zira fitne kitalden kötüdür.

 

Nasıl mı ölmüş? Karısı Azad eliyle. Suikast yani…

 

Milyonlarca Müslüman kanı dökülüyor. Kimsenin aklına gelmiyor mu?

 

Önce Peygamber, Esved’i İslam’a davet için Abdullah el-Beceli’yi görevlendirdi. Olumsuz cevap alınca bölgenin ileri gelenlerine mektuplar gönderip gereğini hatırlattı.  Firuz ed-Deylemi ilee Esved’in bazı yandaşları emri yerine getirmek üzere devreye girdiler. Firuz’un amcasının kızı Esved’le zoraki evlendirilmişti. Azad. Azad’ın yardımıyla Esved’i evinde öldürüp ortadan kaldırdılar.

 

Fakat bu ridde olaylarının en mühimi peygamberlik iddiası değil yalnız.

 

Zekt.

 

Zekâta riayet etmemek daha vahim.. Tam ridde.

 

Affı yok.

 

Din değiştirmek gibi bir şey bu…

 

Peygamberlik iddiasındaki Tüleyha öldürülmüyor da zekâtı bir türlü hazmedemeyen ve bu nedenle dinden çıktığına kanaat getirilen öldürülüyor.

 

Biraz tartışmalı da olsa Halid b Velid’in Malik b Nüveyre’yi zekâtı kabul etmemesi yüzünden öldürmesi manidar.

 

 Bugün Müslümanların pek önemsemediği bir şey olsa da ekonomi politik bir inanç sisteminin vazgeçilmez kaidesidir. Heyakil onun üstünde yükselir. İnsana asıl bakış açısı ekonomi politik tercihte gizlidir. İnsan ya kapitalist olur ya Müslüman. İkisi arası bir şey olmaz. Zekatı kabul etmeden Müslüman olunabilir mi?

 

Ridde önemli. Var mı, yok mu?

 

Dinden çıktığımız halde farkında mıyız, değil miyiz?

 

Ya Hakk!

 

Ya Hu!