Bakanlık tarafından yapılan açıklama şöyle: 

Bakanlığımız, çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ile bu kapsamda uygulanan koruma tedbirlerinin ve delil mahiyetindeki görüntülerin yazılı, görsel ve sosyal medyada sıklıkla yer almaya başlaması nedeniyle, konunun önemi ve hassasiyetine binaen Abdulhamit Gül imzalı bir genelge yayımlamıştır.

Cinsel suçların mahiyeti itibarı ile mağdurlar üzerinde fiziksel ve duygusal yıkıcı etkilere sahip olduğuna değinilen genelgede, bu suçlarla ilgili adli işlemlerin titizlikle yerine getirilmesi gereğine vurgu yapılmıştır.
Genelgede, yürütülecek iş ve işlemlerde çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gereğinin altı çizilerek, hassasiyet gösterilmesi gereken hususlar 7 maddede özetlenmiştir.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül imzalı genelge uyarınca:

1- Cinsel dokunulmazlığa karşı bir suç işlendiğinin öğrenilmesi halinde, Cumhuriyet savcısınca derhal soruşturmaya başlanması ve bu konuda mutlaka Cumhuriyet başsavcısına bilgi verilmesi,
2- Cumhuriyet savcısınca; maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için araştırmaya başlanması, tüm delillerin hızlı bir şekilde toplanması, adli kolluk birimlerine gerekli emir ve talimatların gecikmeksizin iletilmesi ile kolluk tarafından yerine getirilecek işlemlerin takip ve denetiminin yapılması,
3- Cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmelerinin önüne geçilebilmesi için ifadelerin uzmanlar eşliğinde, zorunlu haller dışında tek seferde ve mümkün olduğu ölçüde Çocuk İzlem Merkezleri kullanılarak bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınması,
4- Cinsel dokunulmazlığı ihlal edilen suç mağdurlarının ifade alma işlemlerinde gerektiği ve mümkün olduğu ölçüde Adli Görüşme Odalarının kullanılması,
5- Cinsel suç soruşturmalarında, delillerin toplanması sırasında yaşanabilecek eksiklik veya gecikme nedeniyle koruma tedbirleri hakkında birbirinden farklı değerlendirme ve uygulamalara gidilmesinin, mağdur ve yakınları kadar toplumun da adalete olan inancını olumsuz etkileyebileceği hususunun göz önünde bulundurulması, 
6- Bu soruşturmalarda, mağdur ve çocuğun mahremiyetinin korunması, soruşturma konusu eylemin onların geleceği üzerinde olumsuz etkiler bırakmasının önüne geçilebilmesi ve masumiyet karinesinin korunabilmesi açısından soruşturmanın gizliliği ilkesine riayet edilmesi,
7- Soruşturma dosyasına ilişkin delil veya görüntüleri usulüne aykırı olarak paylaşan ya da buna sebebiyet verenler hakkında kanuni gereğine tevessül edilmesi, konularında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi istenmiştir.


Genelgede, niteliği itibarı ile söz konusu suçların, koruma tedbirlerinin gecikmeksizin ve etkin bir şekilde uygulanmasını gerekli kıldığına vurgu yapılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160 ve 161 inci maddeleriyle soruşturma yapmakla münhasıran Cumhuriyet savcısı görevlendirilmiş olduğu hatırlatılarak cinsel istismar suçlarında, çocukların tekrar tekrar dinlenilmesinin ikincil örselenmeye neden olduğuna değinilen genelgede şöyle denilmektedir: 
“32 ilde 35 hastane/kurum bünyesinde Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) kurularak adli işlemlerin bu merkezlerde uzmanlar aracılığıyla yerine getirilmesi sağlanmıştır. Bu kapsamda, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından da mümkün olduğu ölçüde cinsel suç mağduru çocuk ifadelerinin bu merkezlerde alınması belirtilen sakıncaları ortadan kaldıracaktır.”

Ayrıca Çocuk İzlem Merkezlerinin (ÇİM) bulunmaması halinde, mağdurun ifadesi alınırken uzman bulundurulması ve işlemin görüntülü ve sesli kayıt altına alınması gereği belirtilmiştir.

Adli görüşme odalarının ihdasına ilişkin olarak da genelgede “24.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren Adli Görüşme Odaları Yönetmeliği ile 49 il ve 56 adliyede, 59 adli görüşme odası kurularak, fail ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu veya ifadesinin özel ortamda alınması gerektiği değerlendirilen, başta cinsel suç ve aile içi şiddet suçu mağdurları olmak üzere, mağdur, tanık ve suça sürüklenen çocukların ifade ve beyanlarının uzman aracılığıyla alınmasına imkân sağlanmıştır.” ibarelerine yer verilmektedir.
Genelgede, suç mağdurları ve kamu görevlilerinin yaklaşımına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği “Mağdura Yaklaşım Kılavuzu”nun hazırlandığı hatırlatılmasında da bulunulmaktadır.