Kedi,köpek,eşek hikayeleri ile fabl türünde edebi eser veren Beydaba, Kelile ve Dimne adlı eserinde; doğruluğu ve dürüstlüğü; “Kelile”  kavramı ile, yanlışı, yalanıve hileyi ise “Dimne” kavramı  ile ifade eder.

 

 M.Ö. 1 yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından, kaleme alınan bu hikayeler, dolaylı anlatımın yani “kızım sana söylüyorum,gelinim sen anla” kabilinden mesajları içermektedir.

 

 Edebi otoritelerce, Ezop ve La Fontaine fabllarının yazılmasına, Kelile ve Dimne`nin ilham kaynağı olduğu söylenir.

 

“Sözüm odun gibi olsun ama ipek gibi bir hakikati anlatsın” diyen “asımın neslinin” babası Akif, bir gün sultan Ahmet Meydanı’ndaki  bir lokantada kuru fasulye ve pilav yerken, teşkilatı mahsusadan iki kişi gelir.

“Efendim, hükümeti bu kadar eleştirmeseniz iyi olur,” derler. O da, kaşığı pilavın ortasına diker. “Bana bakın! Benim kimseye düzdüreceğim yok. Beklentim yok. Gerçeği söylemekten başka gayem de yok. Ben, nimetten saymadığınız bu kuru fasulyeyi ve pilavı yerim, yine yazarım” der.

 

Abdulhamithan politikalarını şiddetle eleştiren Akif, Anadolu hareketini ve Mustafa Kemali destekler.Sonrası mağlum.Canını Mısıra kaçarak kurtarır.Gerçeği söyleyenler her zaman zamanın otoriteleri tarafından tehdit olarak algılanmış.Şayet rüşvetle susturamazlarsa…

 

Necip Fazıl,1983’ de öldüğü gün hapis borcu ile öldü.Ama onun manevi mirası bugün bir iktidar ortaya çıkardı.Kimisi davası uğruna mezara girer, kimisi de onun mirasına konar.Dünya, ölenlerin mirası zerinde devinir durur.

 

***

 

Fuzuli ile Baki bir gün gezerken, bir köpek görürler. Ruhi Fuzuli’ye “şu köpeğe bak fuzuli fuzuli geziyor” der. Fuzuli, altta kalmaz. “O zaman vur kafasına çıksın mahrem yerinden ruhi” der.

 

***

 

Nasrettin Hoca, ortalıkta gezen bir köpeğe taş atar. Onu gören bir sosyal sorumluluk sahibi, hayvan hakları savunucusu bir adam: “Hocam köpeğin ne suçu var, niye vuruyorsun” der. Hoca: “o köpek, geçen gün bana saldırdı, yerde taş yoktu…”der. Adam:“Hocam o köpek değildi sana saldıran. Başkasıydı”der. Hoca: Olsun ne fark eder. Köpek köpektir. Bu da onun arkadaşı” der.

 

***

 

Kendisine kelp diyen Tahir Efendi’ye Nefi:  “Tahir efendi bana kelp(köpek) demiş/İltifatı bu sözde zahirdir(açıktır)/ Maliki mezhebim benim zira/

İtikadımca kelptahirdir” demiş.

 

****

 

Köpekli köyde değneksiz gezilmez. İte dalanmamak için çalıyı dolanalım. Bana değmeyen köpek, bin kere havlasın diyelim, çare değil. Köpek varsa, sopayı, taşı hazır bulundurmak gerekir.

 

***

 

Bağa giren iti taşlamak, havlayanı haşlamak, sahipsiz marazlı köpekleri itlaf etmek bir ihtiyaçtır, hoşumuza gitmese de… Bazen “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık…” Taşlamak mecburiyetinde kalıyoruz.

 

İti taşlamak güzel de; “iti öldürene sürütürler” bu da hoş değil.Eşeği sürenler gazına katlanır…

 

Köpek zincirini kırmışsa başka çare yok ki….

 

Fuzulu,Nefi,Nabi,Necati,ŞairEşref,NamıkKemal,TevfikFikret,NeyzenTevfik,Namdar RahmiKaratay,MehmetAkif,Necip Fazıl…

 

Şairlerin işi biraz da taşlamak…it taşlamak…

 

 İtler ancak kurtları görünce kuyruğu kıstırır.

 

 “Şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri kara toprak olmuş çocuk gibidir…”

 

 Şairler konuşmasın da itler mi havlasın?