Kahramanmaraşlı yazar Ali İlbey, bugünkü yazısında Cumhuriyet Gazetesi'ni ağır eleştiriye tabi tuttuğu bir yazı kaleme aldı.

 

Yazıları habervaktim.com ve Kahramanmaraş'taki bazı internet sitelerinde de yayımlanan Ali İlbey, "Eceli gelen gazete İslam'ın mukaddeslerine sataşırmış" başlığını kullanırken; " Hâsılı, yukarıda cemâziyelevvelini ve cürümlerini anlattığım Cumhuriyet Gazetesi hiçbir zaman millet yanlısı olmamıştır. Onun alâmet-i farikası aldatmak ve İslâmların mukaddeslerine düşmanlıktır" ifadesini yazdı.

 

İŞTE O YAZI:

 

Eceli gelen gazete İslâm’ın mukaddeslerine sataşırmış

 

Bizim kültürümüzde bir deyim vardır: Eceli gelen it câmi duvarına siyermiş. Herkesin üzerine titrediği, mukaddes saydığı değerleri kötüleyen, başkalarını tahrik edici fiillerde bulunan kişi, bunun kötü sonuçlarını göze almalıdır. Fransız zihniyetli lâ-dinî Cumhuriyet gazetesine kıssadan hisse…

 

CUMHURİYET, DOMUZ BAŞLI BAŞÖRTÜLÜ KARİKATÜRLER YAYINLAYAN DARBECİ GENERALLERİN GAZETESİDİR

 

Cumhurla hiçbir zihniyet birliği olmayan, lâ-dinî ve materyalist olmak gibi türlü şenaat saçan özelliklere sahip Fransız karakterli Cumhuriyet Gazetesi her devrin güç odaklarına yaslanmayı şiar edinmiştir. Diyar-ı küfrün en müptezel beldesi Paris'in müşrik dergisi Charlie Hebdo’nun Hz. Peygamberimiz s.a.v’a hakaret ihtiva eden karikatürlerini yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi’nin yaptığı provokasyonların haddi hesabı yoktur.

 

Şu söz laik-liberal cephenin tesirli bir internet gazetesine aittir; gerisini düşünün: “Cumhuriyet, domuz başlı başörtülü karikatürler yayınlayan Paşa ve Ordu Gazetesidir...” (wowTurkey. com. 18 Temmuz 2009).

 

CUMHURİYET, NAZIM HİKMET’İN “YÜZÜNE TÜKÜRÜLMESİNİ” İSTİYOR

 

Müslüman Türk ve İslâm düşmanlığında ortak tarafları olmasına rağmen 1951’de Nazım Hikmet’in fotoğrafının Cumhuriyet’in birinci sayfasına konulduğunu ve altına da şu haberin yazıldığını meraklısı bilir:

 

“Resmi teksir edip dağıt ki, millet doya doya yüzüne tükürsün.” Devir, Sovyet düşmanlığının başladığı ve Amerikancılık politikasının hızlandığı devirdir. (Kemalist Cumhuriyet, Kaynak Yayınları, 1994)

 

Zihniyet olarak lâ-dinî ve Kemalist olan, şartlara göre ânında aldatabilen Cumhuriyet Gazetesi 1930’da kısa bir süre Serbest Fırka’yı destekleyici yayın yapar, fakat M. Kemal’in işaretiyle aslına döner. 1933-1944 arası koyu Hitlercidir. 1950’lerin soğuk savaş döneminde Amerikan politikası gereğince komünizme karşı kampanya başlatır.

 

KEMALİST/ ATATÜRKÇÜ GAZETE BELÂSINI ARIYOR

 

Dikkat etmelidir ki, kötülük ve dinsizlik mikrobu yayan Kemalist /Atatürkçü şarlatan Cumhuriyet Gazetesi’nin geçmişi kirlidir. Kanlı 27 Mayıs1960 darbesinde “Kahraman Türk Ordusu” manşetini atarak “Millî Demokratik Devrimci ve İlerici Dönem” fikrini 12 Mart 1971’e kadar işler. 1965’lerde TİP’i övücü haberleri öne çıkararak 71 Muhtırası’nda “Devrim ve Ordu” manşetiyle vesayetçi-militarist ordu rejimini öne çıkarır.12 Eylül 1980 Darbesine kadar sosyalist solun temsilcisi bir gazete olarak arz-ı endam eder. Akabinde 12 Eylül darbesi ve anayasasına sahip çıkan ilk gazete olduğu hâlâ hafızalardadır.

 

Darbe çığırtkanlığı ve “irtica” avcılığıyla “ün” yapan adı geçen gazete, 28 Şubat ve 27 Nisan darbe girişimlerinin de baş destekleyici olarak Ergenekon çetesine de sahip çıkarak Fransız zihniyetli olmanın yanında Kemalist ulusalcı kimliğini sürdürmektedir.

 

27 MAYIS’TAN ERGENEKONA ASKERÎ CUNTALARI ÖVEN CUMHURİYET

 

12 Mart 1971’in savcısı Baki Tuğ’un Cumhuriyet için dediklerini birkaç cümleyle aktarıyorum:    

 

“Cumhuriyet,12 Eylül’den önce askerler üzerinde etkili bir gazetedir. Askerî savcı ve hâkimlerin atanmasında rolü olmuştur. 12 Martçı cuntacılar sosyalist, İlhan Selçuk’un da olduğu 9 Martçılar komünist bir iktidar özlemi içindeydiler. Sadece İlhan Selçuk değil, bütün Cumhuriyet Gazetesinin o dönem yayınları incelendiğinde komünist darbe istekleri açıkça görülecektir. 9 Martçıların cuntaya ev sahipliği yaptığı ve ev toplantıları düzenlediği ortaya çıkmıştır” (28 Aralık 2005 tarihli gazeteler)

 

Ergenekon İddianamelerinde baş aktör olarak en çok Cumhuriyet Gazetesi yer alır. İddianameye göre, Org. Şener Eruygur’un sağ kolu olan Tuğgeneral Levent Ersöz, Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay’la makamında görüşür. Balbay, “100 milyar liraya ihtiyaç var. Yoksa gazetenin yüksek tiraja ulaşmasının zor olacağını” söyler.

 

Bunun üzerine Ersöz, “Org. Şener Eruygur’la geliştirdikleri plân gereğince gazetenin Eğitim Birliklerinde, Askeri Okullarda, Bölge, Karargah ve Kuvvet Komutanlıklarında ucuz fiyata satılmasının sağlanabileceğini” ifade eder. Ersöz, “aradaki farkın Jandarma Genel Komutanlığı tarafından karşılanabileceğini” ileri sürer (28 Eylül 2008 tarihli Dünya Gazetesi).

 

“CUMHURİYET’İ KIŞLADA, GATA’DA 250.000’DEN SATARIZ...”

 

İddianameye göre, Ersöz’ün “ben gazeteyi herkese satarsam bu gazete mükemmel olacak” demesi üzerine Balbay şu teklifi sunar: “Biz üniversitelerde 250.000.’den gazete satıyoruz. Kışlada, Gatada 250.000’den satarız” (1 Nisan 2009 tarihli gazeteler).

 

Ersöz, Cumhuriyet Gazetesi’nin askerî birliklerde satılmasını, diğer gazetelere ise ambargo uygulaması yapılmasını istiyor: “Bunu yaparken birlik komutanlarına şunu soracağız: ‘Siz Cumhuriyet’e kapıyı açarken diğerlerini de hissettirmeden hafif hafif kısın.”

 

Ersöz, “Yarından itibaren Birlik Komutanlarına talimat veririm” diyor. İddianamede bunlar okunurken, CHP’li Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın, Cumhuriyet Gazetesine verdiği desteklerle ilgili “Cumhuriyet yazarı Balbay’ın kendisine 1, 1,5 milyar liraya ihtiyaç olduğunu söylediği” beyanatları gündeme bomba gibi düşer (1Nisan 2009 tarihli gazeteler).

 

Ergenekon Dâvası’nda ifadesi alınan Sesar’ın Başkanı İsmail Yıldız’da ele geçen belgelere göre Cumhuriyet Gazetesi “En Kemalist Gazete” olarak adlandırılıyordu. “Cumhuriyet, tüm gizli servislerin at oynattığı bir gazete hâline geldi. Cumhuriyet çökme mertebesine gelirken, Gürbüz Çapancılar desteği ile ayakta kalmaya çalıştı. Gazete, Ermeni Sarkisyan üzerinden gelen para ile Gürbüz Çapan ekibinin kontrolüne geçmişti” deniliyordu (6 Şubat 2009 tarihli gazeteler).

 

Bu iddianamede “Ulusal-Medya 2001 İstanbul Sunuş” kod başlıklı bir belge daha çıkmıştı. Bu çarpıcı belgede gazetenin mâzisine dair şu ifadeler yer alıyordu: “Cumhuriyet’in Alman Nazi İstihbaratınca finanse edildiği, Yunus Nadi’nin, Nazi Almanya’sında genç Kemalist Türkiye Cumhuriyetinin en güvenilir adamlarından olduğu...” Ayrıca, “gazetenin amacının kurulduğundan beri kamuoyu oluşturmak olduğu” ileri sürülüyordu (Aralık 2008 tarihli Dünya Bülteni: Cihan Kaynak) 

 

AHMET NECDET SEZER, CUMHURİYET GAZETESİ ABONE ÇALIŞMALARINDA

 

2008 Haziran sonunda Cumhuriyet’in Ankara Temsilciliğinin yeni binasına taşınma kokteylinde işçi ve emekçi kitlelerden kimseler yoktu. Yarı askerî Atatürkçü rejimin ikamesinden yana olanlardan sol-laikçi Ahmet Necdet Sezer, Metal-İş Sendikası Başkanı Ergenekoncu Mustafa Özbek, Yekta Güngör Özden, Sabih Kanadoğlu, Deniz Baykal ve sözde Alevî vatandaşlarımızı temsil eden birkaç dernek başkanı vardı.

 

Neredeydi halkçı, emekçi sosyalist solcu Cumhuriyet Gazetesi? Yine aldatmıştı?  Halktan uzak oligarşik güçlere ve seçkinlerin gazetesiydi. Kokteylde, Türkiye’nin talihsiz bir zamanlarının bir parçasıolarak hatırlanacak olan Cumhurbaşkanı Sezer, “gazetenin tirajını az bulduğunu, daha fazla satılması gerektiğini” söylüyordu. Ertesi gün “Ahmet Necdet Sezer, Cumhuriyet Gazetesine abone çalışmalarına başladı” haberlerini okumuştuk (24 ve 25 Haziran 2008 gazeteleri).

 

“ASKERLE İŞ TUTMAK HİÇ AKLINDAN ÇIKMADI...”

 

Cumhuriyet Gazetesi, 7 Mayıs 2010’da 86. Kuruluş Yıldönümü balosunda çizgisini aşağıda tırnak işareti içinde verdiğimiz sloganlarla tanıtır: “Cumhuriyet Darbelere ve darbecilere karşıdır”

 

Böyle bir müptezel bir yalana aklı ve hafızası olan inanır mı? Darbeleri desteklediğine dair sırf Cumhuriyet Gazetesi’nde binlerce yazı mevcut. 71 Muhtırası’nda Madanoğlu ve Doğan Avcıoğlu cuntasıyla işbirliği yapan darbesever İlhan Selçuk’un yarım asırlık yazılarının darası alınsa geri kalanı sol askerî hükümet modelleri üstünedir. Selçuk bütün varlığıyla Cumhuriyet Gazetesi’yle bütünleşmiş bir isim değil midir? Hasan Cemal, gençliğindeki cuntacı-devrimci yoldaşını “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” kitabında şöyle târif ediyor:

 

“İlhan Selçuk, fikirlerine Atatürkçülük sosunu bulayarak üstü örtülü Nadir Bey’in gözünde farklı görünmeye başladı. Atatürkçülük, Kemalizm paravanlarını kullanmaktan hiç vazgeçmedi. Çünkü yönü her zaman kışlaya dönüktü. Askerlerle iş tutmak aklından hiç çıkmadı.”

 

Hâsılı, yukarıda cemâziyelevvelini ve cürümlerini anlattığım Cumhuriyet Gazetesi hiçbir zaman millet yanlısı olmamıştır. Onun alâmet-i farikası aldatmak ve İslâmların mukaddeslerine düşmanlıktır.