Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır. Sözü gereği bizde döndük dolaştık ve memleketimize Helete’mize döndük. Ramazan bütün güzelliğiyle burada da devam ediyor. İzlediğim gördüğüm ve yaşadığım kadarıyla çok güzel... Bugün biraz da buradaki havadan bahsetmek istiyorum.


Hemen hemen herkes uyanık, sahura kadar. Her tarafta insan cıvıltısı… Kimi insanlar sokaklarda geziyor, kimi evlerde gelen misafirleriyle özlem gideriyor, kimi bağ evinde, kimi ise kahvede oyun oynuyor. Sahurda davul da davulcu da bulunmaz Helete ’de. Sıcak günlerde herkes sahura kadar ayaktadır. Soğuk kış günlerinde ahaliyi uyandırmak için camilerden sala okunur.


Saat ikiye yaklaştığı zaman herkesi bir telaş alır, tüm gençler fırınlara yönelir. Herkesin ekmeğini almak için sıraya girdiği bir fırını vardır. Bizim fırın ise yıllardır ekmek aldığımız ve kasabanın (artık bir mahalleyiz) ilk fırınlarından olan Rahmetli ESE EMMİ’nin fırını, merkezi yerde olduğu için çok rağbet gören ve müşterisi en çok olan fırındır. Yıllardır devam eder, fırında pide kuyruğu ve sahur muhabbeti. Halk için ayrı bir yeri vardır, fırında sahur sırası beklemenin ve o havayı teneffüs etmenin… 


Gurbettekilerin birbirini en çok gördüğü ve hasret giderdiği, hasbihal ettiği yerdir, Ese emminin fırını. Oraya gelen ve yaşı otuzun üstünde olan herkes çocukluğunda fırında mutlaka kürek sapı yemiştir. Onun hatırasını konuşurlar, şimdiki sahibi (Ese emminin oğlu) Kerim ustaya laf atarak.


Sahurdan sonra herkes yatağına çekilir, bazıları sabah namazına camiye gider, namazını cemaatle kılmak ve sabah mukabelesine katılmak için. Sahura kadar gezenler ve uyanık olanlar öğleye hatta ikindiye kadar uyuyanlardır. Hani orucunu uykuya tutturanlar diye takıldığımız kişiler. 


Ahali bu mübarek ayda namazlarını camide cemaatle kılmaya ayrı bir özen gösterir. Zaten camiler oldukça temiz ve serin olur Helete ‘de. Halk her zaman sahip çıkar camilere ve hiçbir zaman esirgemez yardımını.  Klimasını açar, camide namazını serin kılar, kuranını okur ve gelen faturayı da hiç gocunmadan öder.


Öğle namazından sonra erkekler camiyi hemen boşaltmalıdır. Çünkü kadınların mukabele zamanı öğle namazı sonrasıdır. İkindi namazı ise erkeklerin mukabele zamanıdır, zira kadınlar ikindi sonrası iftar yemeği hazırlamakla meşgul olacaklardır. Mukabele saatleri ayarlanırken bu ayrıntı unutulmamış…


Yazın sıcak aylarında gençler serinlemek için Göksu çayına hücum eder. Göksu yıllardır gençlerin hem eğlence yeri, hem de yüzme kursu olmuştur. Bu nedenle Helete ‘de yüzme bilmeyene pek rastlayamazsınız.


İftar zamanı ayrı bir koşuşturma yaşanır, fırınlardan yemekler ve pideler alınır. Davet edilenler, davet edildiği eve doğru yol alır. Tatlı bir telaş başlar. İnsanlar artık acıkmış ve bilhassa susamıştır. Aksu’nun buz gibi suyundan bardaklarca içmek için can atarlar. Çünkü buz gibi ve çok güzel olan Aksu suyu öyle bir bardak içmekle kesmez insanları. 


Herkes komşu ve akrabalarını davet etmeye özen gösteriyor, gurbetçisi çok olduğu için gurbetçiler her akrabaya davet ediliyor. Yalnız kalanlar ve bekâr olanlar mutlaka her akşam bir komşu ya da akrabaya davetlidir. Yalnız yemesine kimsenin gönlü olmaz bu mübarek ayda. 


Bazı mahallelerde toplu iftarlar düzenlenir, caddeler masalarla donatılır ve tüm mahalleli hep beraber orada açar iftarını. Birlik ve beraberlik ayına uygun olarak birlik ve beraberlik içinde…


Evet, Helete’ de ramazan böyle geçiyor, yaşadığım bu güzel atmosferi sizlerle paylaşmak istedim. Hani hep derler ya! Nerede o eski Ramazanlar… Hep şikâyetçi olacağımıza, o eski günleri arayacağımıza, bizlerde o eski günleri yaşayabiliriz.


Özlenen Ramazanları yaşamanız dileğiyle… Hayırlı Ramazanlar…