Bilgisayar ortamında geliştirilen ilacın, vücuda alınıp böbreklerden atılma aşamasından, dozaj oranı ve yan etkilerine kadar uzanan biyolojik veri hesaplamaları hem ekonomiden tasarruf sağlıyor hem de laboratuvarlarda harcanan mesaiyi azaltıyor. 

 

Bilgisayarların isabetli ilacın bulunma aşamasındaki en önemli vasfı ise hayvanların kobay olarak kullanılmasının önüne geçmeyi amaçlıyor. Kadir Has Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Biyoinformatik Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Yelekçi hastalıkların korkulu rüyası olan ilaçların uzun ve meşakkatli bir süreçten geçtikten sonra hazırlanabildiğini ancak biyolojik verilerin bilgisayarlara aktarılmasıyla sürecin hız kazandığını söyledi.

 

Prof. Dr. Yelekçi ilaçların hücre yüzeylerinde tutunma biçimleri ve hesaplanmalarına ilişkin verdiği bilgileri anahtar ve kilit üzerinden örneklendirerek şöyle anlattı: “Yani bir kilit var ve bu kilide uyan 10 bin anahtar var. Ama bir tanesi anahtar açıyor. Hiçbir şey bilmesek bu 10 bin anahtarı tek tek denememiz lazım. Bu bize hem zaman hem de maddi kayıp. Ama kilidin iç motifini ve 10 binlerce anahtarı bilgisayar ortamına aktarırsak bir dakikada biz oraya uyacak anahtarı simülasyon ile bulabiliriz. Aynı analizi ilaç geliştirmede kullanıyoruz. Yani ilaçları biz ağzımızdan aldığımız zaman bunların bağlanacağı bir takım hedefler var. Bu hedefler enzim olabilir 7 bin üzerinde enzim var ve 30 bin civarında da bu ilaçların bağlanacağı hücre yüzeyleri var. Bazı hücrelerin iyon kanalları var. Bu biyolojik veriler bilgisayar ortamına aktarılabiliyor. O hedeflere karşı da oraya uyacak bir ilaç tasarlıyoruz ve bilgisayar ortamında bunları çiziyoruz ve oraya bağlanıp bağlanmadıklarını da yine bilgisayar ortamında kabiliyetlerini hesap ediyoruz” dedi.

 

YAN ETKİ VE DOZAJ DA HESAPLANABİLİYOR

 

Prof. Dr. Yelekçi bilgisayarda geliştirilen ilacın biyolojik aktivitesine ilişkin yan etki ve dozaj hesaplamasının da yine uygun donanım ve yazılım içeren programlar yardımıyla gerçekleştiğini aktardı. Prof. Dr. Yelekçi, ilacın vücuda alınması, kandaki enzimlerle olan ilişkisi, böbreklerden atılması, ilacın yan gruplarına bakarak onun toksin olup olmadığını tespit eden hücre hattı denemelerle ihtimalleri çoğaltıp hataları azaltmak istediklerinin öncelikli hedefleri olduğunu belirtti.

 

Bilgisayar ortamında ilaç geliştirmenin sadece insan sağlığına faydasının olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Kemal Yelekçi, kullanılan yöntemin tam teşekkül kazanmasıyla klinik faz denemelerini de isabetli kılacağını aktaran Prof. Dr. Yelekçi şunları söyledi: “ Örneğin ilaç geliştirmede 10 bin ihtimal var desek bir tane doğru cevap var. Siz bu doğru cevabı 100 içinde sınırlandırırsanız yapacağınız hayvan deneyi de azalır. Ama 5 bin hayvan deneyi gerekiyorsa 5 bin fareyi keseceksiniz demektir. Amacımız hem fiyattan hem zamandan hem de bu tür hücre hattındaki deneyler klinik faz denemelerinde yapılan deneyleri daha isabetli yaparak sayılarını azaltmak istiyoruz. Böylece hızlı ulaşmak masrafları azaltmak ve hayvan deneylerini mümkün olabildiğince azaltmak ve isabetli ilacı bulmak.”

 

Otomobil, uçak ve savunma sanayisinden sonra yerli üretim hedefinin ilaç sanayisinde de esas alındığını kaydeden Prof. Dr. Kemal Yelekçi, ilaçta da dışa bağımlılığı azaltmak için hem ekonomik hem zamandan tasarruf sağlayacak çalışmaların Türkiye açısından ümit verici olduğunu açıkladı. İlaç endüstrisine ayrılan bütçenin neredeyse tamamının araştırma kapsamında harcandığını belirten Prof. Dr. Kemal Yelekçi HIV virüsüne karşılık dünyanın ilk ve tek bilgisayar ortamında hazırlanarak, epilepsi nöropatiye karşı iyi gelen ilacın satışından elde edilen gelirin 4,5 milyar dolar olduğunu kaydederek şunları söyledi: “ Böyle bir şeyi biz yapıyor olsaydık müthiş olurdu. Zor bir iş ama ümitsiz değiliz ve heyecanla çalışıyoruz. İlaç geliştirme çok masraflı ve zahmetli bir iş. 10 -15 bin organik molekülden sadece bir tanesi ilaca dönüşebiliyor. Bunun da masrafı 1,5 milyar doların üzerinde olmaktadır. Ruhsatlandırılmış, Türkiye’de üretilmiş bir ilacımız yok. Ama müthiş hazırlıklarla çalışmalar var. Paranın yüzde 80’ininden fazlası niye olmadığına harcanıyor. Biz bu oranı düşürmek ve boşa harcanan parayı isabetli cevaplara harcansın istiyoruz.”