Merkezefendi ilçesinde yaşayan ve ailesiyle birlikte pazarda süt ürünleri satarak, geçimini sağlayan Ahmet Avcı, 2015 yılında, yemek yerken, ağzındaki lokmaları düşürmeye başladı. İlk başta bunu önemsemeyen Avcı'nın hastalığı, gün geçtikçe ilerledi. Yemek yerken, ağzına aldığı lokmaları yutamayan Avcı, dilini ve dudağını da ısırmaya başladı.

Rahatsızlığı nedeniyle sosyal hayattan kopan ve eve kapanan Avcı, aile bireylerince Denizli'deki Pamukkale Üniversitesi, Manisa'daki Celal Bayar Üniversitesi, İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Hastanesi ile Ankara'daki Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü.

Sara hastalığı tedavisinden kaslara botoks uygulanmasına kadar yapılan farklı tedaviler sonuç vermedi. Dilini ısırmamak için elini sürekli ağzının içinde tutan, güçlükle konuşabilen ve aile bireyleri tarafından mamalarla beslenen Ahmet Avcı'nın yemek yeme ihtiyacı ise bu süreçte çileye döndü.

Eli sürekli ağzında durduğu için konuşmakta güçlük çeken Avcı, "Tedavi olmak istiyorum. Tedavim için her şeyi yaparım. Yeter ki şu elim, ağzımdan çıksın. İyileşmek istiyorum. Başka bir şey istemem" dedi.

'DOKTORLAR TEŞHİS KOYAMIYOR'

Gittikleri doktorların, kardeşine teşhis koyamadığını kaydeden Hüseyin Avcı ise "Kardeşim, yapılan testlerde gayet sağlıklı görünüyor. Doktorlar, hiçbir teşhis koyamıyor. Kardeşim sürekli dilini ve dudaklarını ısırıyor; yutkunamıyor ve yemek yiyemiyor. Biz onu mamalarla besliyoruz. Sadece kardeşimi iyileştirecek bir doktor çıksın karşımıza. Ben pazarcılık yapıyorum. Kazandığım parayı kardeşim için harcıyorum. Biz yardım istiyoruz. Ben parayı vermeye razıyım yeter ki bir şifa bulunsun" diye konuştu.