Osmaniye Büyük Otel’de düzenlenen ve Osmaniye Sağlık-Sen Şubesi’nin ev sahipliği yaptığı toplantıya Adana, Antalya, Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Hatay, Mersin ve Gaziantep Üniversitesi Şube Başkanları da katıldı. Sağlık-Sen Osmaniye Şube Başkanı Muhittin Çenet’in açılış konuşmasının ardından şube başkanları çalışmalarını anlattı. Çözüm odaklı ve sorumlu sendikacılık anlayışı içinde demokrasi için mücadele verdiklerini ifade eden Memiş, şunları söyledi:

 

“Demokrasi bize biraz bol geliyor. Bu ülkede demokrasiyi işletmek istediğiniz zaman, birileri hemen gelip kafanıza sopayla vuruyor. Aynen ülkemizde yaşadığımız gibi, bunu bize yıllarca yaşattılar. Bu ülkede milletin iradesi her seferinde sandığa yansıdıkça, birileri bu iradeye ipotek koydular. Taa ne zamana kadar? 28 Şubat süreci yaşandıktan sonra bu millet iradesine sahip çıkana kadar. Bizim derdimiz sadece çalışanların özlük hakları değildir, ideolojik sendikacılık hiç değildir ama bu ülkede bu milletin üzerinde oyun oynayanlarla mücadele etmek bizim sendikacılık anlayışımızdır. Milletin iradesine sahip çıkmak bizim sendikacılık anlayışımızdır. Bu milletin geleceğine sahip çıkmak bizim sendika davamızdır. Bu ülkenin yeni bir dünya hayaline koşması bizim sendikal sevdamızdır. Biz bu sloganlarla yola çıktık. Allah’a hamdolsun, 11 Ağustos sabahında Türkiye’de, yeni bir Türkiye söylemi ile uyandık. Bu sürece gelene kadar geçirilen döneme şöyle bir bakacak olursak ki, her zaman bunu ifade ediyorum. Göğsümü gere gere bunu anlatıyorum. Anlatmak zorunda olduğum için anlatıyorum. Evet, bizler bu ülkede sendikacılığı sadece ücrete sıkıştırmadık, ideolojiye hiç sıkıştırmadık ve bu ülkede darbecilere karşı, çeteler karşı, birlikte mücadele ettik. Bu ülkede referandum sürecinde ‘Evet’ diyerek, darbeci zihniyetin anayasasının değiştirilmesinin altına imza attık”

 

Çözüm sürecine de değinen Metin Memiş, şunları söyledi:

 

“Evet, bu ülkede 40 yıldır bir ateş var. 40 yıldır terör nedeniyle bu ülkeyi bölmek istiyorlar. Şimdi siyasi irade bir irade ortaya koydu ve ‘Biz çözüm süreci ile bu terörü bitirmek istiyoruz’ dedi. Biz de Memur-Sen olarak dedik ki; Evet bizler çözüm sürecinde elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyacağız. Bu sürecin amacı neydi? Analar ağlamasın, gözyaşı akmasın, şehit cenazesi gelmesin, teröre aktarılan kaynaklar milli gelire ve oradan da ekonomiye yansıtılsın sloganı ile çözüm sürecini destekleyeceğiz dedik. Bir kırmızı çizgi koyduk. Tek vatan, tek bayrak, tek devlet olgusu ortaya koyduk. Şehitlerimizin kemikleri sızlatılmasın, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin de canları acıtılmasın, ama artık bu terör olayı bitsin, artık bu ülkede kardeşlik ve barış olsun istedik. Allah’a hamdolsun Memur-Sen’in yukarıda uygulamış olduğu politikayı, aynı cümlelerle sizler sahada uyguladınız ve bunun karşılığında yaklaşık 2,5 yıldan fazla bir süre şehit cenazesi gelmedi. Peki çözüm süreci ne getirdi? İşte şehit cenazesi gelmemesi olayı, Batıdaki insanlarımızın, anaların, çocuklarını askere gönderirken endişe duymadığı dönem yaşadık, Bu bölgeye gelen kamu çalışanlarının güvenle geldiklerine şahit olduk. Her şeyden ötesi de çözüm süreci ile beraber geçtiğimiz hafta Diyarbakır’daydık ve orada da aynı şeyi haykırdık. Bildiğiniz gibi daha önce bir takım kadınları Cumartesi Anneleri diye gezdirirler ve onlara ‘Katil devlet, çocuğumuzu elimizden aldınız, çocuğumuzu ver’ diye söylemlerde bulundururlardı. Allah’a hamd olsun bu süreçte Diyarbakır Belediyesi önünde aylardan beri anneler var ve o anneler diyorlar ki; ‘Katil PKK, çocuğumuz bırak. Bizim çocuğumuz terörist olmasın, bizim çocuğumuz öğrenci olsun, eli silah değil kalem tutsun’ diyorlar. İşte çözüm sürecinin bu ülkeye kazandırdığı en büyük güzelliklerden biri budur.”

 

Güçlü ve yeni Türkiye’yi engellemek isteyenlerin olduğuna da değinen Memiş, “Güçlü bir Türkiye olma yolunda bir mücadele var. Elbette ki bu hem küresel güçlerin, hem de onların içimizdeki işbirlikçilerinin işine gelmiyor. Yeni Türkiye ne anlama geliyor? Yeni Türkiye; artık darbelerin olamayacağı, artık vesayetin son bulduğu, artık milletin iradesinin tamamen sandığa yansıtıldığı bir dönem anlamına geliyor ki; Türkiye’nin bu günlere gelmesinde emeği geçen tüm Memur-Sen’li gönüldaşlarımıza, kıl kadar emeği olan tüm gönül dostlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

 

Sağlık-Sen olarak sağlık çalışanlarının yıpranma konusunu gündeme taşıdıklarını da ifade eden Memiş, “Demek ki bizim gündemimiz yıpranma payı olacak. Üç yıldır bunu taşımadığımız yer kalmadı. Toplu sözleşme masalarına, kurul toplantıları, bakanlık ile yaptığımız görüşmeler, her tarafa taşıdık ve her yerde iade ettik” dedi.

 

Sağlık-Sen’in ilkleri yaşatan sendika olduğunu belirten Memiş, “İlk defa bir meslek grubuna yönelik kanun maddesi yapıldı. Neydi bu? Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların tutukluluk süresi içerisinde yargılanması gibi bir kanun düzenlemesi çıktı. İşte sizlerin sayesinde bu çıktı. İkincisi ise; mağdur edilen araştırmacıların haklarının iadesi konusu. İlk defa sağlıkta yapıldı ve diğerlerine de örnek oldu. En son yapılan bir ilk de; ilk defa bir meslek grubuna yönelik lisans tamamlamaya ilişkin kanuni düzenleme çıktı. Bütün meslek gruplarının bu konuda talebi var. Ancak ilk defa sadece sağlık çalışanlarının lisans tamamlamasına bir kanuni düzenleme yapıldı. Bütün bunlar sizlerin sahada göğsünüzü gere gere gurur ile anlatacağınız şeylerdir” diye konuştu.