Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Geçtiğimiz hafta kabinemizde küçük bir değişiklik yapmıştık.

(Görevini devreden bakanlar) Bu arkadaşlarımızla ilgili sosyal medyada yürütülen linç kampanyalarını kınıyorum.

Bugün Kabine toplantımızın öncesinde KKTC'nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ı misafir ettik. Görüşmemizde Cenevre'de gerçekleştirilecek 5+1 BM toplantısını ele aldık. Tatar, egemen eşitliğe dayalı 2 vizyonu gündeme getirecek. Biz de Türkiye olarak bu vizyona destek vereceğiz.  Kıbrıs'ı çözümsüzlüğe mahkum etmek isteyen, Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimizi ambargolarla yıldırmaya çalışan zihniyete müsamaha göstermeyeceğiz. Toplantının sonucu olursa ne olursa olsun Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.

Irak ve Suriye sınırlarımızı terör örgütlerinin tacizinden kurtardığımız gibi sınırlarımız ötesinde de terör oluşumuna izin vermeyeceğiz. 2015’Ten bu yana yeni bir konsepte geçtik. Teröristi ininde bulup yok ediyoruz. Devam eden son operasyonlar da bunun bir yansıması. Operasyonlara katılan her bir askerimizin alnından öpüyorum.

BIDEN'IN 'SOYKIRIM' AÇIKLAMASINA TEPKİ

ABD Başkanı Biden, bir asırdan daha uzun süre önce yaşanmış acı olaylarla ilgili mesnetsiz, haksız, hakikatlere aykırı ifadeler kullanmıştır. Hiçbir tarihi ve hukuki ifadesi olmayan bu söylemleri milletimizi ve bizi üzmüştür. Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı grupların baskısıyla yer verildiğini düşünüyoruz. Ancak bu durum iki ülke arasındaki tutumu ortadan kaldırmıyor. Şayet böyle bir yola girilecekse, bu yarıştan alnı ak tek millet ve devletin biz olduğunu da hatırlatmak isteriz. ABD ve Avrupa başta olmak üzere bize soykırım ifadesi yönetenlerin millet içine çıkamayacak duruma gelecektir. Osmanlı balkanlardan ve Kafkaslara uzanan nüfusunun yarıya yakını 10 milyon ölüm yarısı sürgün acısı yaşamıştır. Üstelik biz bunu söylemiyoruz. Batılı tarihçiler söylüyor. Sadece dedelerin torunlarına, yürekleri burkularak anlattığı acı hatıraları vardır. Çünkü bu insanlar Türk'tür, Müslümandır. Millet olarak bugüne kadar, kendi acılarımızı istismar haline getirerek hareket etmedik. Biz acıları kalbimize gömük ileriye bakma bakış açımızı bazıları yanlış anlıyor. Hiç sınırlarımız dışına çıkmaya bile gerek yok, Adana'dan Antep Maraş'a, İstanbul'dan Çanakkale'ye kadar her şehrimiz kendi kayıplarının peşine düşse bile yeter. Biz hala en başta söylediğimiz yerdeyiz. Tarihteki olayların araştırılması, bu işin erbabına yani tarihçilere bırakılmalıdır, siyasetçilere değil. Yıllardır dile getirilen Ermeni olaylarıyla ilgili ortak bir komisyon kurulması çağrımıza bir cevap alamadık. Biz kendimize bu kadar güvenirken, karşı tarafın iddia sahibi olarak gerçek peşinde koşmak yerine meseleyi siyasi peşinde koşması tek başına göstermeye yeter.

24 NİSAN'DA NE OLMUŞTU? CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ANLATTI

Meseleyi özetle anlatmak istiyorum. Anadolu, ecdadımızın yönetiminde farklı kökenden ve inançtan insanların yaşadığı coğrafya olmuştur. Tarihimize 93 Harbi diye geçen hadiseye kadar bu barış iklimi sürmüştür. Osmanlının son döneminde batılılar tarafından silahlandırılarak bize karşı ayaklandırılmıştır. Balkan toprakları bu şekilde başlatılan asimetrik savaşlarla ülkeden kopartılmıştır.

Aynı durum Doğu'da Ermeniler üzerinden oynanmıştır. Bu çeteler topraklarımıza saldıran Ruslarla işbirliği yapmıştır. 24 Nisan'da ne olmuştur? Aslında insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır. Sadece Osmanlı devletinin savaş halinde olduğu aleyhine faaliyet yürüten örgütleri kapatıp yöneticilerini tutukladığı gündür. Yaşanan herhangi bir can kaybı da söz konusu değildir. Ülkemizdeki Ermeni toplumu bu tarihi acılarını anma günü olarak kabul etmiştir. Biz de bu tarihte ne olduğunu bilerek, Ermenilerin acılarına saygı duyarak son yıllarda mesaj gönderiyoruz. Yapılan işlem muhtemel bir tehlike değil bir fiil yürüyen bir isyana artan katliama karşı alınmış bir tedbirdir. Ermeni çeteleri, sadece masum ve savunmasız insanları katletmişleridir. Sadece Muş'ta 20 bin vatandaşımız katliama maruz kalmıştır. Ermeni çeteler, Trabzon civarındaki vatandaşları da topluca öldürmekten çekinmemişlerdir. Ortada karşılıklı savaştan kaynaklı kayıp olsa bir yere kadar kabul edebilir. Ama tekrar ediyorum. Ermeni çeteciler yaptıkları katliamı ve yüzbinlerce insanı göçe zorlamalarını övünerek anlatmışlardır. Osmanlı devleti çıkardığı sevk kanunuyla Ermeni nüfusu başka bölgeye gönderme kararı almıştır. Üstelik bu karar tüm Ermeni nüfusu değil çetelerin olduğu bölgeleri kapsamıştır.

Şu anda ben belgeyle konuşuyorum, sayın Biden gibi konuşmuyorum. 1 milyonun üzerinde şu an arşivlerimizde belge var. Acaba Amerika'nın arşivlerinde ne kadar belge var, varsa açabiliyor mu? Avrupa'da var mı, açabiliyor mu?Hodri meydan diyoruz. Ama bugüne kadar bizim bu çağrılarımıza cevap veremediler.

Osmanlı, Ermeni nüfusu başka yere göndermemiş, topraklarında yer değiştirtmiştir. 1 hafta süre verilmiş, mazereti olanlar muaf tutulmuştur. Sevk işlemleri sırasında gereken idari tedbirler alınmış. Bu dönemde kimsesiz kalmış Ermeni çocuklara sahip çıkılarak kendileri için yetimhaneler kurulmuştur Sayın Biden. Pek çok yerde Ermenilerin katlettiği Türklere ait toplu mezarlar vardır ama hiçbir yerde Ermenilere ait toplu mezara rastlayamazsınız. Savaş döneminde ülkemiz topraklarında çoğu İstanbul batı şehirlerinde olmak üzere 300 bin Ermeni yaşamayı sürdürmüştür.  Bir ara 650 bine yaklaşmıştır. Herhalde insanlar soykırıma uğratıldıkları yere gönüllü olarak geri dönmezler. Şu an İstanbul'da 100 bin Ermeni yaşamaktadır.

"TÜRK MİLLETİNE SOYKIRIM YAFTASINI YAPIŞTIRAMAZSINIZ"

Sayın Biden, Minsk üçlüsü diye bir 3'lü oluşturulmuştu. Burada kim vardı Amerika, Rusya, Fransa. 30 yıl bu işgalden kurtarmadınız oradaki insanları ve Azeri kardeşlerimiz ne yazık ki 1 milyona aşkın oralarda hicret etmek durumunda kaldılar ve bütün bu yerler maalesef yakıldı, yıkıldı. Eğer soykırım diyorsanız şöyle kendinizi aynaya bakıp bir değerlendirmeniz lazım. Bütün gerçek ortada: Karabağ. Kızılderilileri zaten söylememe gerek yok onlar her şeyiyle ortada. Size kalkıp da Türk milletine soykırım yaftasını yapıştıramazsınız. Buralarda on binlerce sivil insan katledilirken Azerbaycanlı kardeşlerimiz evlerini terk etme mecburiyetinde bırakılmıştır.

Ermeni yalanlarını destekleyen çevreler kendi tarihlerindeki utancı örtmenin peşindeler.

Ermeni iddialarıyla ilgili ortada herhangi bir somut delil olmadığı gibi uluslararası mahkeme kararı da mevcut değildir.

Biz kendimizden emin olduğumuz için bu konularda her türlü konuşmaya, tartışmaya, değerlendirmeye açığız.

ASALA terör örgütünün diplomatlarımıza yani elinde silah olmayan sivil kamu görevlilerine karşı gerçekleştirdiği saldırıları da unutmadık, unutmayacağız.

ABD'nin attığı bu yanlış adımdan dönmesini ümit ediyoruz. Tarih ilmi bir kenara bırakılarak ülke başkanlarının, parlamentolarının bu konularda ahkam kesmesi işleri içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yaramaz.

Ermeni toplumuyla hiçbir sorunumuz, sıkıntımız yoktur. Ermenistan Devleti ile de iyi komşuluk esasına dayalı bir ilişki tesis etmek istiyoruz. Maalesef bu adımlarımıza samimi karşılık bulamadık. ABD Başkanının 24 Nisan açıklaması hem bu süreci hem de kendileriyle olan ilişkileri zora sokmanın ötesinde bir anlama sahip değildir. Onlar aksini iddia ediyor diye hakikat ışığı parlamaktan vazgeçecek değildir. Son gelişmelerin üzerine tuz biber olan 24 Nisan açıklamasıyla artık Türk-Amerikan ilişkileri bu seviyesinin de çok gerisine düşmüştür.

Biden ile Haziran ayında kararlaştırdığımız görüşmede tüm bu konuları yüz yüze değerlendirerek yeni dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum. 

Asıl üzüntümüz içimizdeki bazı kesimlerinde tarihi hakikatlere sırtını dönerek soykırım yalananına sarılmış olmalarıdır. Dıştan ve içten saldırı altındayız. 

KORONAVİRÜS SALGINI

Koronavirüs salgını dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Bu salgın krizini ülkemiz için en hayırlı şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Artan vaka vefat sayıları bizi ramazan ayıyla birlikte tedbirleri sıkılaştırmaya mecbur bırakmıştı. Tedbirlerin neticelerini yavaş yavaş almaya başladık. Bugün Kabine toplantımızın salgınla ilgili son gelişmeler bölümünde enine boyuna değerlendirmesini yaptık. 

Ramazan bayramı ardından hayatımızı kolaylaştıracak adımları atabilmemiz için rakamların bugünün çok daha altına düşmesi şarttır. Avrupa'nın açılma sürecine girdiği bir dönemde, bizim geride kalmamak için vaka sayılarımızı süratle 5 binin altına indirmeliyiz

Hedeflediğimiz rahatlamayı sağlayabilmek için önümüzdeki günlerde hep birlikte fedakarlık yapmamız önem arz ediyor.

Özel hastanelerde yoğun bakım ve aşı hizmetlerinden dolayı ücret talep edildiğine dair şikayetler alıyoruz. Hukuken bu hizmet için vatandaşlarımızdan hiçbir ücret talep edilemez. Salgın başladığından beri filyasyon ekipleriyle yoğun mesai sarf eden muhtarlarımızın aşılarına başlanacağının müjdesini vermek istiyorum.

TAM KAPANMA KARARI

29 Nisan 2021 Perşembe akşamı saat 19.00'dan başlayıp, 17 Mayıs 2021 Pazartesi sabah 05.00'e kadar sürecek şekilde tam kapanmaya geçiyoruz. İçişleri Bakanlığı genelgesinde belirtilen istisna tutulan kuruluşlar hariç, tüm iş yerleri faaliyetlerine ara verecektir.

Anaokulu kreş 8. ve 12. sınıflar dahil tüm kurumlarda yüz yüze eğitime ara verilecek tüm sınavlar ertelenecektir.