İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize gözü ve gönlü bize yönelmiş kardeşlerime en derin muhabbetlerimi gönderiyorum. Filistinliler davalarına sahip çıktıkça kimse Filistin'i yok edemeyecektir. Hiçbir zulüm, hiçbir baskı Filistinlilerin gönlündeki hürriyet ateşini söndürmeye yetmeyecektir.

"FIRSATA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ"

Bugün İSEDAK toplantısının bölgemizin adeta kaderinin belirlendiği 1. Cihan Harbi'nin 100. senesinde icra ediyoruz. Bütün savaşlara son vereceği düşünülen ancak daha kanlı bir savaşın üzerinden 100 sene geçti. Özellikle içinde yer aldığımız coğrafya savaşın yıkıcı etkilerini en fazla yaşayan yerlerden biri. Büyük Savaş'ın 100. yıl dönümünü özellikle bir fırsata dönüştürmemiz gerekiyor. Müslümanlar olarak hiçbir komplekse kapılmadan yapmamız gerekiyor.  Her ne kadar 100 sene önce bitmiş olsa da bu savaşın coğrafyamızda bıraktığı enkaz henüz tam anlamıyla kaldırılamamıştır.

"SÖZDE MÜSLÜMANLAR..."

Müslümanlar olarak hala 1. Dünya Savaşı'nın yol açtığı sıkıntılarla yüzleşiyoruz.  Emperyalist heveslerle savaşı Ortadoğu'ya taşıyanlar huzur içinde yaşarken, biz bunun bedelini ödüyoruz. Onlar farklı dayanışmalarla birlikteliklerini perçinlerken biz hala parçalanıp, bölünüyoruz. Filistin'den Suriye'ye Yemen'e kadar yaşanan olayların arkasında büyük savaşın ardından yapılan dizayn vardır. Bugün milyonlar aç, açık yaşıyorsa, bunun sorumlusunu farklı yerlerde aramaya gerek yok. Sorumlusu biziz, yani Müslümanlar, sözde Müslümanlar.

"YENİ DUVARLAR ÖRMEMELİYİZ"

1948'i, 2018'in Filistin'i. 1948'in İsrail'i, 2018'in Filistin'i. Tam tersi. Buralara nasıl geldik? Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Batılı ülkeler kendilerini kemiren hastalıklı durumları Ortadoğu'ya sevk etmişlerdir. Müslümanlar olarak yapmamız gereken nedir? Maziden, tarihten ilham alarak, aydınlık geleceği gerçekleştirmeliyiz. Gönüllerimize yeni hudutlar, yeni duvarlar örmemeliyiz. Bizi birbirimize kırdıranların oyunlarına gelmemeliyiz. 1. Dünya Savaşı sonrası bize zerk edilen hastalıkların başında ırkçılık ve mezhepçilik geliyor. Kişinin meşrebini dininin önüne koyması hatta mezhebini dinleştirmesinin İslam'da asla yeri yoktur. Bizim inancımıza göre aynı kıbleye yönelen, aynı ilaha, aynı peygambere, aynı mukaddes kitaba inanan herkes bizim din kardeşimizdir.

"BM, BİR ÜLKENİN İKİ DUDAĞI ARASINDA"

Artık yeni bir dünya var. Birleşmiş Milletler'in ne kadar üyesi varsa hepsine daimi üye olma hakkı tanınmalıdır. BM, bir ülkenin 2 dudağı arasında. Kutuplardaki balinaların sayılarını düşündükleri kadar, Somalili çocukları düşünmediklerini gördüm. İşte Akdeniz'de, Ege'de göç esnasında ölenler ile ilgili bir dertleri var mı? Paranın, elmasın dışında değer verdikleri pek az şey olduğunu biliyoruz. BM'deki tüm ülkelere daimi üye hakkı tanınmalıdır. 5 asli üye, 15 geçici üye. 15 geçici üyenin bir hakkı var mı? Elini kaldır, indir. Hatta her şey bir ülkenin dudağının arasında. Uluslararası kuruluşların acziyetlerini görerek kendimiz bir çözüm üretmeliyiz. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. Suriye'deki krizi başkaları değil, biz hal yoluna koyacağız. Vatandaşlarımızın Kudüs'ü ziyaretlerini teşvik ederek, işgalcilerin Kudüs'ün ateşini söndürmesine önce biz engel olacağız. İslam'ın kadim şehirlerinin yok edilmesine önce biz itiraz edeceğiz. Proje örgütlerle geleceğimizin karartılmasına biz hayır diyeceğiz. Savaşın ve zulmün yerlerinden ettiği Suriyelilere önce biz sahip çıkacağız