Şehrimizin emperyalist güçlerin işgalinden kurtuluşunun, 95.yıl dönümünü coşku ile kutladık. Ancak çocuklar bu bayramda okullarda hapis kaldı.

 

 

Milli mücadelenin ruhunu teneffüs etmesi gereken öğrencilerimiz büyük bir milli şöleni kaçırdılar. Ya da onların milli ve dini hissiyatını birileri göz ardı etti. Sebep her ne ise bilmiyoruz. İlk defa tanık olduğumuz bu garip durumun bir açıklaması olabilir.

 

Aklımıza türlü senaryolar gelmektedir. Hepsini kafamdan kovuyorum. Şeytana lanet okuyorum. Üç ihlas bir fatih okuyup, peygamber efendimize salavat çekiyorum. Rahmani düşünmeye çalışıyorum.

 

Halkımız, ana-babalar,yöneticiler,askerler,polisler,sivil toplum kuruluşları… her kim varsa kurtuluş coşkusunu yaşarken, öğretmen ve öğrencilerin sınıflara hapsedilmesi, adeta dışlanması, nasıl izah edilir, anlamakta zorlanıyorum.

 

Bu duruma toplumun hiçbir kesiminden tepki gelmemesi de ilginç.Bazen kendimi bu şehrin delisi hissediyorum.Delimiyim, velimiyim bilmiyorum.Büyüklerimi dinlerim,saygı gösteririm,itaat ederim.Ancak yine de neye niçin itaat ettiği mi de sorgulamak isterim. Aklım şüphede kalmasın. İnancım yaralanmasın diye.

 

Eğitimin en önemli amaçlarından birisi de “kültürümüzü yeni nesle aktarmaktır.” Milli ve dini bayramlar bunun için önemli birer fırsattır. Buna fırsat eğitimi de denir.

 

İnsanın aklı gözündedir ve eğitimde en etkili yöntem görsel olanıdır. Şehirlerimizin kurtuluş günleri öğrenciler için tam bir görsel şölendir. Günlerdir bin bir emekle hazırlanan, her birisi onlarca milli ve manevi mesaj veren bu etkinliklerin öğrencilerden esirgenmesi, ne anlam ifade eder, bunu aklım kavramakta zorlanmaktadır.

 

Göz görür gönül ister. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Büyüklerimiz bayram yaparken çocuklarımız sınıflara hapsedildi. Milli Eğitim bakanımız buna ne der, bilinmez. Ama Kahramanmaraş tarihinde bir ilk yaşandı. Kurtuluş bayramında okullar tatil edilmedi. Öğrenciler sınıfa hapsedildi.

 

Onlar pencerelerden bayramı görmeye çalıştı. Bir kısmı okulu kırdı. Bayrama koştu. Diğerleri de okulda melül mahzun kaldı. Öğrenciler o gün bayram psikolojisindeydi. Sınıflarda şeklen ders işlense de onların ruhu, aklı, bedeni bayram yerindeki milli coşkudaydı.Dua ve niyazları gelecek yıla kaldı öğrencilerin.

 

Bundan sonra milli bayramlarda tatil olmayacak mı? Bayram günleri çalışmak ise bayramın bayram olduğunu şüpheye düşürür. Çocuklarımızın bayramlardan dışlanması anne-baba olarak bizi üzmüştür.