Şehrimiz büyükşehir oldu, yolları da büyük yapılmaya çalışılıyor. Ancak yanlış yapılmışı yıkıp yerine yenisini yapmak daha zor.

 

Şehirci yolların asfalt kalitesi, arabası olan herkesin malumu. Şehir trafiği akşam olur olmaz tıkanmaya başlıyor. Trafik akışı ve yolların kalitesi gelişmişlik göstergesidir. Kayseri Pınarbaşı’ndan beri gelişmemiş yollarda geldiğimizi hemen fark ediyoruz, aracımızın yalpalamasından. Hissettiğimiz, titreşim ve gürültüden. Şehrin, Antep Maraş arası, Adana yolu bağlantısı ve  hayalet köprü ,Aksu çevresi yollar…Her bir çukura düşüp çıktıkça kalp atışlarımız değişiyor. Dişimizi sıkıp, dilimizi şişiriyoruz. Pencereyi açıp, derin bir nefes çekip, sabır ve metanet diliyoruz yüce yaratıcımızdan.

 

Eski adı Fatih Kasabası, yeni adı ki yine eski adı verilmiş, Dönüklü mahallesine doğru seyahat ediyoruz. Aksu Köprüsünden sonra ilk beş km bitiyor ki aracın ön takımları arkaya doğru zorlanmaya başlıyor. Aracımız yalaklardan kaçmak için yoldan çıkıp tarlalara gitmek istiyor. Altınova, Dadalı mahalleri içinden geçerek Dönüklü’ye giriyoruz. Mahalle içi baştan sona bozuk, şose yol. Çukurlar çocuk mezarı gibi. Çamur, toz, çukur, sarsıntı midemizi ağzımıza getiriyor.

 

Yaklaşık on yıl oldu, bu yolları bir şekle sokma çalışmaları. Beş yılda beş km yol yapıldı. Beş km yama yapıldı. Yapıldı, yıkıldı, bozuldu. Oldu da bitti maşallah olamadı. Ülkemiz üçüncü seçimini ikmal edecek. Her seçimde, bu yol, bu defa biter umudumuz doğdu. N e yazık ki bitmedi gitti. Yol açılıyor ama yol yapılmıyor. Yol açmak başka bir şey, yol yapmak başka bir şey. Yola devam etmek istiyoruz yol yok. Yolsuzluk ne kötü bir şeymiş, yolda anlıyoruz. Farlarınız açık, yolunuz açık olsun. Yollar yol değil. Zikir çek yollarda. Titre ve kendine gel. Rabbim secdeden korusun.

 

Asker Erzurum’dan mektup yazmış anasına: “On bir ay on beş gün geçti. Yaz gelecek diyorlar…” Gelir inşallah… Yollarımız da biter inşallah. Ha bugün ha yarın… Belki yarından da yakın. Hakkın sana vaat ettiği günler yakın!