Programın açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güven;” Dili, dini, tarihi, coğrafyası, duygu ve düşünce dünyası, kaderi ve daha pek çok şeyi "aynı milletin iki ayrı devletidir, Türkiye ve Azerbaycan. Bu öyle bir kardeşliktir ki, ortak paydada acılar var, sevinçler var, kederler var. Osmanlı İmparatorluğu'nun, tarihinin en kötü günlerini yaşadığı bir sırada, tüm imkânsızlıklara rağmen, 1918 yılında Nuri Paşa komutasındaki 8 bin kişilik Türk ordusuyla Azerbaycan'a yollanan Türk askerlerinin fedakârlığı vardır. 1921'de Kurtuluş Savaşı'nın en kritik günlerinde, kendilerinden borç para talep eden Mustafa Kemal Paşa'ya ‘Paşam, bizim Türk milletinde kardeş kardeşe borç vermez, Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz. Her zaman elinizden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz’ Dediği aklılardan hiç çıkmamıştır.  2011'de Van'da meydana gelen deprem sonrasında yardım çağrısını bile beklemeden derhal bölgeye intikal ederek depremzede kardeşlerinin yardımına koşan Azeri kurtarma ekiplerinin kardeşliği vardır. Tarih boyunca pek çok kez sınanmış ve her sınavla daha da büyüyerek, güçlenerek bugünlere ulaşmış olan bu kardeşlik bağımız, bu soy bağımız, din bağımız sonsuza dek sürecektir. Ne yazık ki bugün içim acıyarak söylüyorum! Azerbaycan topraklarının % 20'si Ermenistan'ın işgali altında olup, 1 milyondan fazla Azeri kardeşimiz topraklarından sürülmüş, mülteci olarak çok zor koşullarda hayat mücadelesi vermek zorunda bırakılmıştır. Türkiye, Azerbaycan'ın 20 yıldan uzun bir süredir devam etmekte olan bu büyük kederini samimi olarak paylaşmakta, azaltmak yönünde yoğun gayret sarf etmektedir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da hepimiz adına bir taahhüt olarak ifade ettiği gibi "Azerbaycan için Karabağ konusu ne denli bir kanayan yaraysa, bilinmelidir ki bizim için de o denli kanayan bir yaradır. Bundan farklı bir düşünce bizde asla varid olamaz. Bu konunun da sonuna kadar takipçisiyiz, bundan sonra da takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bizleri kırmayarak davetimize icabet eden, ortak tarihi sıkıntılarımızı değerlendirmek ve konuşmak üzere ilçemize teşrif eden sayın milletvekilimize ve Azerbaycanlı misafirlerimize hoş geldiniz der, muhabbetlerimi sunarım” şeklinde konuştu.

 

Daha sonra Kürsüye gelen Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva; ”Azerbaycan diyarından, Köroğlu’nun Nigar’ından size selam getirdim. Azerbaycanlı kardeşlerinizden sizin öz vatanınızdan ve sizin öz insanınızdan binlerce selam getirdim” diyerek sözlerine başladı.

 

Gençlerimiz atalarımızın bir emanetidir;

Azerbaycan Milletvekili sözlerine şöyle devam etti; ”Özellikle Özgür Türk Cumhuriyetleri gençleri olarak birbirlerini çok iyi tanıyıp sevmeli ve üzüntüleri bir, sevinçleri bir olan bir millet olmalıyız. Bu gençlerimiz atalarımızın bir emanetidir. Balkanlarda ve Anadolu'da Bizans'ın hüküm sürdüğü dönem ile Osmanlı döneminde azınlıklara verilen hakların karşılaştırılması gerekiyordu. Daha önce Bizans İmparatorluğu bünyesinde olan Ermeniler'e verilmeyen azınlık haklarının Osmanlılar döneminde verilmiştir. Bölgedeki birlik ve beraberliği arttıracağız. Coğrafyamız üzerinde büyük oyunlar var. O kadar büyük oyunlar ki; Ortadoğu'ya baktığınız zaman büyük oyunların ne olduğunu görebilirsiniz. Bugünlerde Müslüman coğrafyasının yükü bizim insanımız üzerindedir. Çünkü ya bu Müslüman dünyasını bitirecekler ya da biz bu oyunları bozacağız. Bu oyunları bozmanın yolu da birlik ve dayanışmadır. Bakın ne türlü belalar üretiyorlar. O belalar bizim içimize de getirilmek istenecek. Birlik, beraberlik içerisinde buna izin vermeyeceğiz. Ona göre de bu konularda daha çok çalışacağız. Bu sözde Ermeni soykırımı iddialarına daha çok mücadele edeceğiz. Böyle bir soykırım tarihte olmamıştır. Bilmeniz gerekir. OM Alta sürgünü denilen olay bir sürgün değildi, o bir mahkemeydi. O zaman soykırım sözü yoktu zaten, bugün soykırım diyorlar. 1915'te soykırım sözü yoktu. Soykırım sözü 1948'te Polonyalı bir Yahudi’nin getirdiği bir sözdür. Katliam diye yargılamak istediler o zaman Osmanlı’yı ”diye konuştu.

 

Yapılan konferanstan memnun kalan vatandaşlar gözyaşlarını tutamazken konferans sonunda Paşayeva’yı sevgi seline tuttular. Hatıra fotoğraflarının çekilmesinin ardından Eshab-ı Kehf’e ziyaret için hükümet konağından ayrıldılar.