Bugün Cuma namazı öncesinde camilerde okunacak olan hutbenin konusu “Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek” olarak belirlendi.

 

Kahramanmaraş Onikişubat İlçe Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Ali Utangan’ın kaleme aldığı haftanın hutbesinde, “Unutmayalım ki müminler; korku ile ümit arasında yaşayan, salih ameller işleyen, güzel ahlaklı olan, merhametli ve şefkatli insanlardır” denilecek.

 

İŞTE HAFTANIN HUTBESİ

 

Muhterem Müslümanlar!

 

Okumuş olduğum ayet-i kerimede Yüce Allah Şöyle buyuruyor:

 

“Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer, 53)

 

Peygamberimiz de bir hadislerinde: “Allah, kullarından ancak merhamet edenlere rahmet eder.”  (Buhari, Merda, 9) buyurmuşlardır.

 

Değerli Kardeşlerim!

 

Bütün varlıklar, Allah’ın engin rahmetiyle çepeçevre kuşatılmış, yokluktan varlığa çıkışları Rahman ve Rahim olan Allah’ın rahmetinin tecellisi ile olmuştur. Allahu Teala; “Rahmetim gazabımı geçti” (Buhari, Tevhid, 22) buyurarak merhametinin gazabından önde geldiğini açıkça bizlere bildirmiştir. Yüce Rabbimiz bu rahmetiyle yarattığı bütün canlılara şefkat etmiş ve nimetler vererek ihsanda bulunmuştur.

 

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadislerinde şöyle buyururlar: “Allah rahmeti yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuz parçasını yanında alıkoydu. Bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün mahlûkat birbirlerine merhametli davranırlar. Hatta kısrak yavrusunu emzirirken basarak zarar verme korkusuyla bu rahmetin eseriyle ayağını kaldırır.”  (Buhari, Edep, 19)

 

Değerli Müminler!

 

Dünyaya, sadece Rabbine kulluk etmek gayesiyle gönderilen insan, irade ve mantık gibi üstün yetenek ve kabiliyetlerle donatılmış en güzel varlıktır. Rabbi tarafından ilahi mesajlarla sırat-ı müstakime davet edilen insan, vereceği kulluk sınavıyla meleklerden daha üstün olabildiği gibi zaman zaman ilahi çizgileri çiğneyerek, yeryüzünde fitne ve fesadın, kan ve gözyaşının sebebi de olabilmektedir. Yani insan bir taraftan günah, kusur, isyan gibi hususiyetlerle küçülürken, diğer taraftan akıl, mantık ve irade gibi özellikleriyle de semalarda taht kurabilmekte, cennet ufuklarında dolaşabilmektedir. 

 

Kıymetli Müminler!

 

İnsan, fıtratındaki bir takım özellikleri ilahi mesajla terbiye etmediği zaman, birçok günah işleyebilmektedir. İşlenen günahlara tevbe etmeyip ısrar etmek ise ayrı bir günahtır. Günahlara dalan insan bazen ümitsizliğe düşmekte, affedilmeyeceği hissine kapılabilmektedir. Allah’ın rahmetinin ne kadar derin, şefkatinin ne denli nihayetsiz olduğunu bizlere bildirmek isteyen Rasulullah’ın (s.a.v.) bu durumu, annenin yavrusuna karşı merhameti ile örneklendirmesi dikkat çekicidir.

 

Bir gazve sonrası Peygamberimize esirler getirilmişti. İçlerinden bir kadın telaş içinde esirler arasında yavrusunu arıyordu. Sonunda bir çocuk buldu ve onu kucaklayıp bağrına bastıktan sonra emzirmeye başladı. Durumu gören Hz. Peygamber (s.a.v.) yanındakilere; “Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına inanır mısınız? diye sordu. Onlar da; “hayır” diye cevap verdiler.  Bunun üzerine Peygamberimiz; “Bilin ki Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkat ve merhametinden çok daha fazladır.” (Buhari, Edeb, 18) buyurdu.

 

Aziz Kardeşlerim!

 

Allahu Teâla’nın bütün mahlûkata özellikle insanlara engin bir rahmetle muamele ettiği unutulmamalıdır. İnsanların da merhameti kendilerine ilke edinmeleri gerektiği son derece açık olan bir husustur.  Merhamet ve şefkat, insanları asıl rahmet sahibi olan Cenab-ı Hakka yaklaştırmakta ve O’na dost yapmaktadır. Müminler ne günahlarından dolayı Rablerinden ümit keserler ne de; “nasıl olsa Allah affeder deyip günahlara dalarlar.” Unutmayalım ki müminler; korku ile ümit arasında yaşayan, salih ameller işleyen, güzel ahlaklı olan, merhametli ve şefkatli insanlardır.