Daha önceki yazılarımda ahlak konusuna değinmiştim ve kökeni hakkında yazmıştım. Bugün de ahlakın zaman ve mekâna göre değiştiğini yazmak istiyorum. Yani; Ahlak zamana ve mekâna göre değişebilir mi? Sorusuna cevap aramak...

 

Hepimizin bildiği gibi ahlakın temel değerleri yer ve mekâna göre değişmez,(hırsızlık, cinayet, insanlara zarar ve işkence gibi) ancak bazı ahlak kuralları yer ve zamana göre değişmektedir.

 

Duygular ve hayat tarzımız değiştikçe düşüncelerimiz, düşüncelerimiz değiştikçe de ahlak anlayışımız değişmektedir. Bu nedenle aileden öğrendiğimiz bazı ahlaki kuralları ileriki yaşlarda reddedebiliyoruz. Çünkü kişi gelişim gösterdikçe kendi değer yargılarını oluşturur ve sorgulama süreci yaşadıktan sonra yanlış bulduklarını reddeder. Sadece insanlar mı, ‘büyük insan’ olan toplumlarda aynı değişim ve gelişim sürecini yaşamaktadır. Bu nedenle aynı toplumun ahlak anlayışı zamanla değişmektedir.

 

Bu konuyu örneklerle daha iyi açıklayabiliriz. Kölelik yakın zaman kadar her ülkede yaygın bir gelenekti. Ama şimdi kölelik ve cariyeliği kim kabul edebilir. Dinde köleliğin yeri olsa bile günümüz toplumları bunu reddeder. O nedenle kalkmıştır.

 

Eşcinsellik eskiden beri devam eden bir cinsel tercihtir. Ancak ne kadar sapkınlık olarak kabul edilse de günümüz insanlarının tepkisi eskisi kadar sert değil, hatta bazıları bunu bir hak olarak görmekte ve açık açık savunabilmektedir. Bazı ülkelerde ise eşcinsellik hak olarak görüldüğü için kanun ile güvence altına alınmıştır.

 

Eskiden heykeller putperestlik, sapıklık ve günahkârlık olarak görülürken, (çünkü insanlar onları ilah kabul ediyordu) şimdi heykeller birer sanat ve tarihi eser olarak görülmektedir. Müslüman toplumlarda da bu anlayış değişmiştir. (Çoğunluk put olarak görse de)

 

Toplumumuzda babaların çocuklarını sevmesinin ayıp olduğu yıllardan, sevmemenin ayıp olduğu yıllara geldik. Çocuğunu sevemeyen babalardan çocuğun altını değiştiren babalara evirildik.

 

Erken yaşta evliliklerin yaygın olduğu ve normal kabul edildiği zamandan, erken yaşta evliliğin suç ve ahlaka aykırı kabul edildiği zamana geldik. Hatta yapılan yasal değişiklikler ve çıkarılan kanunlar erken evliliği normal olmaktan, suç olmaya itmiştir. Oysa bu kanunları çıkartanların annesi ya da nineleri en fazla 15 yaşında evlenmiştir.

 

Hatta daha ileri gidenlerden bahsetmek gerekirse, hayvan kesimine karşı çıkanlar ve bunu ahlaka uygun bulmayanlar oluyor. Şimdi sayıları az olsa da, ilerde sorun çıkartacak kadar çoğalacaklarına inanıyorum.

 

Çok eşlilik Arap ülkelerinde Afrika ve güneydoğu Asya ülkelerinde yaygın iken gelişmiş ülkelerde ve çoğu ülkede yasaktır. Bizde de çok yaygın olmasa da çok eşlilik bulunmaktadır. Ancak özellikle ülkemizdeki çok eşli insanlar ortalıkta rahat rahat çok eşli olduğunu söyleyememektedir. Bazı ortamlarda ise saklamak zorunda kalmaktadırlar. Çünkü günümüz ahlak anlayışı bunu reddediyor.

 

Batı toplumlarında 15 – 16 yaşlarında genç bir kızın erkek arkadaşı olmaması sorun olabilirken, bizim toplumda erkek arkadaşının olması çok çok büyük bir problem ve ahlak dışı davranış olarak kabul edilmekte.

 

Bizler ölülerimizi toprağa gömmeyi kabul edip, ortalıkta bırakmayı kabul edilmez buluyoruz ancak bazı kabileler ölülerini vahşi hayvanlara sunmayı bir vazife ve ölüye saygı olarak görüyor. Bizler ise aksine yapılan bu sunumu saygısızlık olarak görmekteyiz.

 

Durum bundan ibaret; ahlak yer ve zamana göre değişmektedir. Bizler eskiden ahlaka uygun gördüğümüz şeyleri şimdi ahlaka aykırı bulabiliriz. Ya da bizim ahlaka uygun bulduğumuzu başkası, başkalarının ahlaka uygun bulduğu davranışları bizler ahlaka aykırı buluyoruz.

 

Temel ahlaki prensipler dışındaki kurallar kişi yer ve zamana göre değişmektedir. Bu nedenle bu insanları bize göre değil onların ahlak değerlerine göre değerlendirmeliyiz. Yoksa kendimizin dışındaki herkesi ahlaksız kabul ederiz. Bu da ben merkezli ve çatışmacı bir dünya yaratır.