4 eski bakan ile ilgili iddiaları soruşturmak üzere kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanan ve TBMM Başkanlığı’na sunulan raporda, 4 eski bakan ile ilgili yeterli şüphe oluşmadığı ve yeterli delil bulunmadığı gerekçeleri ile Yüce Divan’a sevk edilmelerine gerek olmadığı belirtildi.

 

Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, AB eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddiaların araştırılması için oluşturulan Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından yapılan çalışmalar sonrasında eski bakanların Yüce Divan’da yargılanmalarına gerek olmadığı yönünde karar verilmişti.

 

AK Partili Hakkı Köylü başkanlığında yapılan çalışmaları tamamlayan komisyonun TBMM Başkanlığı’na sunduğu raporda, yeterli delil olmadığı gerekçesi ile eski bakanların Yüce Divan’a sevk edilmemelerine karar verildiği belirtildi.

 

EKONOMİ ESKİ BAKANI ÇAĞLAYAN’A İLİŞKİN İDDİALAR

 

Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında Rıza Sarraf’tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında bu şahsın İran’a altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz sağladığı ve Gana’dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek, altının Dubai’ye çıkışını sağlamaya çalıştığı konusunda sahtecilik, kaçakçılık ve rüşvet suçlarından dolayı soruşturma yapılmasına karar verilmişti.

 

Raporda Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın savunmasında özet olarak, “Cumhuriyet savcılığı ve kolluk tarafından yapılan soruşturmaların tamamen geçersiz olduğunu ileri sürdükten sonra altın ihracatı ile ilgili usulsüz olarak yapmış olduğu hiçbir işlem olmadığı gibi, imtiyaz sağladığım iddiası da tamamen gerçek dışıdır. Keza Gana’dan yurda kaçak sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili olarak da adli veya idari soruşturmaları engelleme konusunda hiçbir hareketim olmadığı gibi bu konuda zaten bir yetkim de yoktur. Ayrıca sahtecilikten bahsedilmekte ise de sahte olarak düzenlediğim bir belge kesinlikle yoktur.Halk Bankası nezdinde banka zararına ve müşteriler lehine olacak hiçbir hareketim olmadığı gibi bazı müşterilerin iş ve işlemlerinin engellendiği iddiası ile de uzaktan yakından bir alakam yoktur. Esasen bu hususlar müfettiş raporlarıyla tespit edilmiştir. Yapılan isnatların tamamı gerçek dışıdır. Ortada bir kaçakçılık suçunun olmadığı cumhuriyet savcılığı tarafından tespit edildiğine göre benim bu suça iştirak ettiğim iddiasının da hiçbir mesnedi yoktur. Hediye olarak verildiği iddia edilen saat ve piyanonun parası da tarafımdan elden ödenmiş olup, hediye iddiası doğru değildir” ifadeleri komisyon raporuna girdi.

 

Komisyon raporunda eski Bakan Zafer Çağlayan ile verilen kararla ilgili olarak, “Komisyonumuzca yapılan soruşturmada, bahsedilen olaylarla ilgili dinlenen tanıkların beyanları, mal varlığıyla ilgili yapılan araştırmalar ile bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yukarıda yer verilen olaylarla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda fiilin kaçakçılık suçunu oluşturmadığı gerekçesiyle yukarıda tarih ve numarası belirtilen ve detaylı şekilde anlatıldığı üzere takipsizlik kararı verilip itirazı müteakip kararın kesinleştiği, dolayısıyla ortada bir kaçakçılık suçunun bulunmadığı, diğer hususlarla ilgili de irtibatlı şahıslar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yapılıp, kolluk ve soruşturmaya başlangıçta karar veren cumhuriyet savcılarının yürüttüğü soruşturmada toplanan delillerin hukuka aykırı toplanması nedeniyle geçersiz sayılarak diğer hususların da suç oluşturmadığından bahisle yine detayları başlangıçta yazılı olan ‘kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verildiği, bu kararın da itirazı müteakip kesinleştiği, mal varlığıyla ilgili araştırma sonucu bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere anormal bir durum görülmediği, bilirkişi raporunda Mehmet Şenol Çağlayan tarafından Mehmet Zafer Çağlayan’ın hesabına aktarılan 2 milyon 465 bin TL’nin şirket hisse devrinden kaynaklanan ve daha önceki mal bildirimlerinde alacak olarak beyan etmiş olduğu 4 milyon 736 bin 810 TL’nin bir kısmına mahsuben yapılan ödeme olduğu beyan edilmiş, ayrıca Rıza Sarraf’a ödediği saatin parası olan 660 bin TL’nin de alacağın geri kalan kısmından ödendiği beyan edilmiştir. İsviçre’den getirtilen saatle ilgili parasını ödediğine dair Rıza Sarraf tarafından imzalanan ve saatin parasını aldığını belirten bir yazı ibraz ettiği, keza yine aynı kişiden aldığı piyanoya karşılık 40 bin euroyu daha önce mal beyanında bulunduğu listede yazılı olan eşine ait 47 bin euronun 40 bin eurosu ile ödediğini beyan ettiği, bu şekildeki savunmasının aksine Yüce Divan’a sevk edilmesini gerektirecek derecede yeterli şüphe oluşturan delil bulunamadığından dolayı Yüce Divan’a sevk edilmemesi yönünde kanaat oluşmuştur” denildi.

 

İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI GÜLER’E İLİŞKİN İDDİALAR

 

İçişleri eski Bakanı Muammer Güler hakkında Rıza Sarraf’tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında bu şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve adı geçen için koruma polisi görevlendirdiği, bu şahısla gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağladığı, bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat verdiği, bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için girişimde bulunduğu ve bu fiillerinden dolayı resmi belgede sahtecilik, nüfuz ticareti, rüşvet, soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçlarından soruşturma yapılmasına karar verilmişti. Muammer Güler'in soruşturma önergesindeki fiillerle ilgili olarak detaylarla ilgili verdiği savunmasında, trafikte emniyet şeridini kullandırma ve koruma tahsis etme yetkisinin illerde valilere ait olduğunu ve koruma tahsis kararının verilmesinde kendisinin bir katkısının olmadığını, keza plaka tahsisinin de hukuka aykırı bir durum olmadığını, istisnai vatandaşlığa yapılan müracaatın kendi bakanlığı döneminden önce başlatıldığını ve sürecin de mevzuata uygun bir şekilde yürütülerek Bakanlar Kurulu kararıyla verildiğini, Rıza Sarraf hakkında adli veya istihbari bir soruşturma yapılıp yapılmadığının araştırılması iddiasıyla ilgili olarak, ilgili kişinin bazı sivil kişiler tarafından takip edildiğini bildirmesi üzerine konunun güvenlik açısından araştırılmasını istediğini, yapılan adli soruşturmadan haberi olmadığını beyan ettiği ifade edildi.

 

Ayrıca raporda, “Muammer Güler’in mal varlığıyla ilgili yapılan araştırmaya bağlı olarak kızı Burcu Güler’in mal varlığına kendisinin katkıda bulunduğunu bildirmiş, kendi mal varlığı konusunda da anormal bir durum olmadığını, zaten bu hususun bilirkişi raporundan da anlaşıldığını, oğlu Barış Güler’in mal varlığıyla ilgili olarak da uzun zamandır gayrimenkul ticaretiyle ve değişik işlerle uğraştığı sıralarda büyük bir çoğunluğu bakanlığı döneminden önce kısmen de kendi yardımıyla edinildiğini belirtmiştir. Soruşturma önergesinde bahsedilen, basında çıkan haberleri engellemeye çalıştığı iddiası üzerine de ilgili şahsın aleyhinde haksız bir yayın yapılacağını kendisine bildirmesi dolayısıyla Bugün Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni ile Yeni Şafak Gazetesi’nin bağlı bulunduğu grubun CEO’sunu aradığını ve bilgilendirdiğini, bunun dışında herhangi bir haberin engellenmesi ve baskı yapılmasının kesinlikle söz konusu olmadığını beyan etmiştir. Dosya içinde mevcut diğer delillerin, tanık ifadelerinin ve bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi sonucunda savunmaların aksine isnat edilen suçları işlediğine dair yeterli şüphe oluşmadığından Yüce Divan’a sevk edilmemesi yönünde kanaat hasıl olmuştur” denildi.

 

AVRUPA BİRLİĞİ ESKİ BAKANI BAĞIŞ’A İLİŞKİN İDDİALAR

 

Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış hakkında Rıza Sarraf’tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında bu şahsın turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize alınması işleri için aracılık ettiği, bu şahısla ilgili bir soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluşlarda araştırma yapılmasını sağladığı, bu şahsın faaliyetiyle ilgili olarak basında haber yapılmasının önlenmesi için girişimlerde bulunduğu ileri sürülerek bu hususların soruşturulması istenmişti.

 

Egemen Bağış’ın komisyona verdiği savunmasında özetle Rıza Sarraf’ın otel açma teşebbüsünde bulunduğunu, bunun için de kendisinin de tanıdığı bir şahıstan bina satın aldığı yolunda bir bilgi paylaşımında bulunduğunu, kendisinin de ‘hayırlı olsun’ demek dışında hiçbir ilgisinin ve dahlinin olmadığını, bildiği kadarıyla bu projenin gerçekleşmediğini, kaldı ki otel açmak için gerekli izinlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisinde olduğunu, bu iddiaların asılsız ve saçma olduğunu, bu şahısla ilgili soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurumlarda araştırma yaptığı yönündeki iddiaların da tamamen gerçek dışı olduğunu, bu şahsın faaliyetiyle ilgili basında haber çıkmasının önlenmesi yönünde basın kuruluşu nezdinde bir girişiminin olmadığını, sadece bu konuda Hüseyin Çelik’i haberdar ettiği yönündeki ifadesi komisyon raporunda yer aldı. Komisyon, bu savunmalarının dışında dinlenen tanıkların da bahse konu olaylardan dolayı veya başka bir şekilde bir menfaat temin ettiğine dair bir beyanda bulunmadıkları kararını verirken, raporda “Bu olaylarla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Rıza Sarraf ve diğerleri hakkında rüşvet suçundan yapmış olduğu soruşturma neticesinde haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin eylemlerinin rüşvet verme suçunu oluşturmadığı, esasen bu konuyla ilgili teknik takip ve dinleme kayıtlarının usulsüz, kanuna aykırı elde edildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiş ve bu karar yapılan itirazların reddedilmesi neticesinde kesinleşmiştir. Komisyonumuzca bununla da yetinilmeyip soruşturmaya devam edilmiştir.Yaptırılan mal varlığı incelemesi sonucunda bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dikkati çeken üç adet gayrimenkulün birisinin annesinden intikal ettiği, ikincisinin önceden satmış olduğu bir gayrimenkulün parasıyla satın alındığı, üçüncüsünün de bir inşaat şirketinden taksitle satın alındığı bildirilmiş, buna dair belgeler ibraz edilmiş olup, bu savunmasının aksine kovuşturmayı gerektirecek başka bir deyişle Yüce Divan’a sevk edilmesine yetecek yeterli şüpheye ulaşılamamıştır” ifadelerine yer verildi.

 

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK ESKİ BAKANI BAYRAKTAR’A İLİŞKİN İDDİALAR

 

Bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler karşılığında kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu eylemlerin bir kısmının Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın görevde olduğu sırada ve onun bilgisi doğrultusunda gerçekleştirildiği, ayrıca bu bakanlıktan iş alan bazı şirketlerin yemek işlerinin yakınlarının ortağı olduğu şirketlere verilmesi için tavassut ettiği şeklindeki soruşturma önergesinin konusunu oluşturan iddialar üzerine yapılan araştırma ve inceleme sonucunda raporda, “Bahsedilen konulardan dolayı olayın tarafları olan kişiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme, rüşvet almak ve vermek, imar kirliliğine neden olmak, suç işlemek için örgüt kurmak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve görevi kötüye kullanmak suçlarından dolayı yapılan soruşturma sonucunda suç işlendiğine dair hiçbir delil elde edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verilerek, verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Ayrıca, komisyonumuz tarafından yapılan soruşturma sonucunda da soruşturma önergesinde yazılı fiillerin işlendiğine dair hiçbir delil elde edilememiştir. Bu nedenle Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divan’a sevk edilmesi yönünde bir kanaat oluşmamıştır” denildi.

 

DERYA YETİM