Dilipak, tarihin tekerrür ettiğini ve ibret alınmadığını belirterek “Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki! Fildişi kulelerinde kurguladıkları dünyada yaşayan birileri, biraz da gerçeklerle yüzleşmekten korkularından, halkın güvenini istismar ederek, insanlardan kendi fantezilerine inanmalarını bekliyorlar” dedi.

Dilipak, "Kılıçdaroğlu durup dururken konuşmuyor. Süreç başladı!. Övünmeyi, dövünmeyi bırakalım da, önce gerçeklerle yüzleşelim, sonra da yapmamız gereken, geç kalmış işlerimizi toplamaya çalışalım ki, bu işin ekonomik, siyasi, sosyal maliyeti çok daha büyümesin" ifadelerini kullanarak iktidara tavsiyede bulundu.

Dilipak, iktidara seslenerek “Adalet konusunda siz ne derseniz deyin, mahkemeye yolu düşen birilerinin çevresine anlattıkları ya da adil bir avukatın, savcının, hâkimin, emniyet müdürünün çevresine anlattıkları, politikacıların propagandasından çok daha etkilidir. Ya da, her seviyede, mahalle pazarından alışveriş eden ‘Ayşe teyze’den, halden mal alan esnaftan, sanayide çalışan ustabaşından dinleyin ekonomiyi. Makroekonomik hesaplardan ibaret değil ekonomi. Dolar değişince enerji fiyatlarının diğer mallara yansıması nasıl oluyor ona bakın. Dolar yükselince üreticinin ithal hammadde ile iç piyasadaki ürünün nihai fiyatına nasıl yansıdığına bakın. Adam ister istemez ihracata yöneliyor. Çünkü orası daha kârlı! Ve siz bunu ihracattaki artış olarak açıklarsanız, işin sadece bir yüzüne bakmış olursunuz. Bunun iç piyasadaki sonuçlarını göremezsiniz” uyarısında bulundu.

Enflasyon ile faiz arasında bir dengenin kurulması gerektiğini yazan Dilipak, "Böyle dönemlerde dostlar acı gerçekleri söylemezlerse gerçek dost değillerdir. Evet, doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar. Yine de biz doğru söyleyenlerden olalım, yaşasın 10. köy!” Aslında ilk ihanet edecek olanlar, o “kıral’dan fazla kıralcılar”dır. Brütüs’ler her zaman, her yerde vardır! Bunlar sadece siyaset de ya da bürokraside değil, STK, iş dünyası, cemaat yapılarında, her zaman, her ülkede, her toplulukta vardırlar. Onların çoğu ya cahil, ya gafil ya da müfsit karakterli, insin şeytanlaşmış şeklidirler."

"Kılıçdaroğlu durup dururken konuşmuyor” diyen Dilipak, The Economist dergisinin kapaklarından örnekler vererek şöyle devam etti:

"Adamlar davul çala çala geliyorlar ya hu! İktidar sahiplerine sesleniyorum, sizi muhalefetle oyalıyorlar. Siz onlarla oyalanırken, başka yerden saldırıya uğrayacaksınız. Birileri içeriden dışarıdan, bu kış kartopları atacaklar, o kartopları yuvarlanıp bir çığa dönüştürülmek istendiğinde, işte o zaman yaşatılmak istenilenleri düşünün. Süreç başladı!. Övünmeyi, dövünmeyi bırakalım da, önce gerçeklerle yüzleşelim, sonra da yapmamız gereken, geç kalmış işlerimizi toplamaya çalışalım ki, bu işin ekonomik, siyasi, sosyal maliyeti çok daha büyümesin. Ne kadar geç kalırsa bu işin her anlamda maliyeti o kadar büyük olur. Bu gidiş gidiş değil, kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz. Benden söylemesi. Dost acı söyler"