Büyük Birlik Partisi Kurucu Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun 25 Mart 2009 tarihinde bulunduğu uçağın Kahramanmaraş’ta düşmesi sonucu hayatını yitirmesiyle ilgili devam eden davada tanık sıfatıyla dinlenen astsubay Ümit Nogaylaroğlu’nun çelişkili ifadeleri mahkemede bulunanların büyük tepkisini çekti.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesince, Yargıtay Konferans Salonu'nda görülen duruşmaya, sanık eski Jandarma Genel Komutanlığı Bilgi Sistemleri Teknisyeni Süleyman Akdoğu katıldı. Aralarında eski Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır'ın da bulunduğu diğer sanıklar ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, müştekiler ile taraf avukatları da hazır bulundu.

Olay tarihinde Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu tanık olarak dinlendi. Helikopter kazasını televizyon kanallarında geçen alt yazıdan öğrendiğini söyleyen Kavaklıoğlu, olayı duymasının ardından dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'nın yanına gittiğini belirtti.

Efkan Ala ile istişareler yaptığını aktaran Kavaklıoğlu, Kahramanmaraş ve Yozgat valileriyle irtibat kurulması kararı alındığını anlattı. Vali Tanılır'ın olayı duyduğunu, ancak enkazın nerede olduğunu bilmediğini ifade ettiğini öne süren Kavaklıoğlu, Ala'nın Genelkurmay Başkanlığını da aradığını, arama kurtarma çalışmalarının ne durumda olduğunu sorduğunu kaydetti.

Olayın yaşandığı saatlerde hava şartlarının kötü olduğunu bildiren Kavaklıoğlu, Yazıcıoğlu'nun bulunduğu helikopterin acil durum sinyali veren cihazının arızalı olduğunun söylendiğini ileri sürdü.

Başbakanın görevlendirmesiyle Beşir Atalay'ın Kahramanmaraş'a gittiğini anlatan Kavaklıoğlu, enkazın bulunması için kendilerinin de çalışma yaptığını, Amerikan uydu şirketleriyle görüşüldüğünü, hava şartları uygun olmadığı için görüntü alınamadığını söyledi.

Kavaklıoğlu, metal görüntüleri tespit eden bir şirketle sözleşme yapıldığını, para ödendiğini, ancak bu şirketin de enkaza ulaşıldıktan sonra yer tespiti yapabildiğini bildirdi.

Gazeteci İsmail Güneş'in telefon görüşmelerinin duyulmasının ardından da cep telefonu şirketlerinden, devlet kurumlarından görevlilerle görüşmeler yapıldığını belirten Kavaklıoğlu, bu ekibin 5 kilometre genişliğinde, 25 kilometre uzunluğunda harita üzerinde bir yay çizdiğini anlattı.

"YAPACAKLARI ÇOK ŞEY YOKTU"
Kavaklıoğlu, hava şartları nedeniyle söz konusu bölgenin ulaşılabilir yerlerine ekipler sevk edildiğini aktardı.

Daire Başkanı Şakir Aktı'nın sorusu üzerine Kavaklıoğlu, "Sanıkları arama kurtarmada ihmalinin olup olmadığını bilmiyorum, onların da bu hava şartlarında yapacakları çok şey yoktu." ifadesini kullandı.

Olay tarihinde Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığının istihbarat biriminde görevli astsubay Ümit Nogaylaroğlu ise tanık olarak verdiği ifadede, AKOM Tim Komutanvekili olarak Pazarcık ilçesinden akşam saatlerinde alaya döndüğünde olayı öğrendiğini, arama kurtarma çalışmalarında bulunmadığını söyledi.

Başka bir bilgisinin olmadığını belirten Nogaylaroğlu'na mahkeme heyeti ve müşteki avukatları tarafından çeşitli sorular yöneltildi.

Soru üzerine Nogaylaroğlu, teknik istihbaratta o gün görevli olan Sabit Aslan'a Ankara'dan bir harita geldiğini, görevi olmamasına rağmen Aslan'a yardımcı olmak üzere İl Jandarma Komutanlığında kaldığını belirtti. Haritanın, enkazın bulunduğu yeri gösterdiğini hatırladığını öne süren Nogaylaroğlu, bu haritanın TİB'den gelen görevli tarafından Harekat Merkezine teslim edildiğini iddia etti.

TANIĞIN ÇELİŞKİLİ İFADELERİ TEPKİ ÇEKTİ
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz'un sorusu üzerine Nogaylaroğlu, Genelkurmay Başkanlığından da ilerleyen saatlerde başka bir harita geldiğini, bunların Harekat Merkezine teslim edildiğini, ancak arama kurtarmaya ilişkin neler yapıldığını sorgulamadığını savundu.

Avukat Yavuz'un, "Harekat Merkezi Komutanının, şahsı takip edin, eks olana kadar bekleyin şeklinde bir talimatı oldu mu?" sorusuna Nogaylaroğlu, "Böyle bir şey duymadım." yanıtını verdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Araştırma Komisyonuna verdiği ifadede, sanıklardan Süleyman Akdoğu'nun hazırladığı haritaları bizzat kendisinin Harekat Merkezine ulaştırdığını, Akdoğu ile görüşmeler yaptığını söyleyen Nogaylaroğlu'nun, duruşmada farklı beyanlarda bulunması üzerine müşteki avukatları tanığın beyanının öncekilerle çeliştiğini kaydetti.

Bunun üzerine Nogaylaroğlu, baskıyla ifade vermesinin söz konusu olmadığını iddia etti.

Daire Başkanı Aktı'nın Meclis Araştırma Komisyonunda verdiği ifadeye yönelik sorusunun ardından Nogaylaroğlu, orada verdiği ifadenin de doğru olduğunu söyledi. Nogaylaroğlu daha sonra Meclis Araştırma Komisyonunda beyanının alınmasının üzerinden 10 yıl geçtiğini, metnin içeriğini tam olarak hatırlayamadığını ileri sürdü.

Bunun üzerine bir müşteki avukatı, "Hafızası zayıf olan kişi nasıl oluyor da hala istihbaratta görev yapabiliyor?" diyerek tanığa tepki gösterdi. Avukatın bu sözleri salonda bulunanlar tarafından alkışlandı.

Tanık beyanlarına karşı söz isteyen sanık Süleyman Akdoğu ise olay günü tanıkla telefonla görüştüğünü, Nogaylaroğlu'nun haritaları Harekat Merkezine ilettiğini söylediğini belirterek, "Tanığın konuşmalarından branşının farklı olduğu belliydi. 'Komutanım ben harekat merkezine söylediklerinizi ilettim ama tam anlatamamış olabilirim' dedi bunun üzerine ben de harekat merkezini arayarak durumu anlattım. Olay günü en çok irtibatta olduğum kişi Nogaylaroğlu'dur." diye konuştu.

Sanık Akdoğu'nun hakkındaki sözlerinin ardından Nogaylaroğlu, "Uzun yıllar Tunceli'de görev yaptım. Masa başında çay içerek görev yapanla benim durumum bir değil. İçinde bulunduğum durum bilinmeden hakkımda yargılama yapılması doğru değil." dedi.

Tanığın çelişkili beyanlarda bulunduğuna işaret eden Avukat Kemal Yavuz, kendilerinde tanığın gerçekleri gizlemeye yönelik davranışlarda bulunduğuna ilişkin kanaat oluştuğunu, yalan tanıklıktan Nogaylaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

Duruşma, tanık beyanlarının alınmasıyla sürüyor.

KAYNAK: AA