Ishleen Kaur dünyadaki en büyük yoga hareketlerinden olan Şivananda'da tutkulu bir yoga öğretmeniydi. Ta ki bir gün bir sosyal medya paylaşımını gördükten sonra çok sayıda cinsel istismar şikayetini ortaya çıkarana kadar.

20'li yaşlarımın ortasında keşfettiğim yoga, hayatımın önemli bir parçası haline geldi. Kendini yogaya adamış pek çok kişi gibi benim için de bu bir egzersizden öte bir yaşam tarzıydı. Yalnızca Şivananda merkezinde ders vermekle kalmıyor, orada gönüllü olarak yemek pişirip temizlik de yapıyordum. Şivananda öğretileri hayatımın her alanını etkiliyordu.

Fakat Aralık 2019'da telefonuma bir bildirim geldi. Şivananda'nın rahmetli kurucusu Swami Vishnudevananda hakkında Facebook grubuma gönderilen bir mesajdı bu.

Julie Salter adında bir kadın Vishnudevananda'nın Kanada'daki Şivananda merkezinde kendisini üç yıl boyunca cinsel istismara maruz bıraktığını söylüyordu.

Bu olaydan on yıllar sonra bunu açıklayacak cesareti bulduğunda ise Şivananda yönetim kurulunun tepkisinin sessizlik ile susturma arasında gidip geldiğini anlatıyordu.

O mesajı okumamdan bugüne kadar kıdemli Şivananda öğretmenleri tarafından istismara uğradıklarını söyleyen 14 kadınla söyleşi yaptım.

Bu kadınların çoğu, bırakın yaşadıklarını topluma duyurmayı, aileleri ve arkadaşlarına bile söyleyememişlerdi. Araştırmam, bir zamanlar çok değer verdiğim bu organizasyonun içinde gücün ve iktidarın istismar edildiğine dair suçlamaları ortaya çıkardı.

Yeni Zelandalı Julie ilk defa 20 yaşında İsrail'de seyahat ederken karşılaşmış Şivananda öğretisiyle. Sonra da bu hareketin yaşam tarzına kendini kaptırmış ve 1978'de hareketin merkezi Kanada'ya taşınmış.

Orada yaşayan Vishnudevananda ona kişisel asistanı olmasını teklif ettiğinde bunun bir ayrıcalık olduğunu düşünmüş.

Fakat çalışma temposunun acımasızca olduğunu söylüyor. Haftanın yedi günü sabah 5'ten gece yarısına kadar çalıştırılmış, karşılığında maaş da almadan.

Swami Vishnudevananda'nın dengesiz davrandığını, kendisine sıklıkla bağırdığını anlatıyor:

"Bu yüzden kişisel sınırlarım silikleşiyordu." Sonrasında işler daha da kötüleşmiş. Bir gün Vishnudevananda'nın evinde çalışırken onu uzanır halde ibadet kayıtlarını dinlerken bulmuş.

Yanına uzanmasını istemiş. Julie ne istediğini anlamadığını söyleyince "tantra yoga" yanıtı almış. Bu yoga türü ruhani seks ile ilişkilendiriliyor ve ruhani aydınlanmanın derin rahatlamayla geleceğini savunuyor. Julie o güne kadar Vishnudevananda'nın bu terimi yalnızca bir derste teorik bir şekilde kullandığını hatırlıyormuş.

"Zihnimde ve vücudumda her şey 'Hayır' dese de 'Anlamıyorum' diyerek yanına uzandım. Sonrasında cinsel bir temas oldu. Daha sonra aşağı inip çalışırken kendimi tamamen utanç, suçluluk hissi ve ıstırap içinde buldum."

Julie üç yıl boyunca aralarında cinsel birleşmenin de bulunduğu çeşitli cinsel eylemlere rıza göstermeye zorlandığını söylüyor.

Julie'den sonra, onun Facebook mesajına yanıt yazan ve Vishnudevananda'nın kendilerini de istismar ettiğini söyleyen iki kadınla daha konuştum.

Pamela 1978'de Londra'daki Windsor Kalesi'nde, yogada ceset pozisyonu olarak bilinen derin rahatlama anında Vishnudevananda'nın tecavüzüne uğradığını söylüyor.

Lucille ise 1970'lerin ortasında Kanada'daki bir aşramda üç kere tecavüze uğradığını anlatıyor. İlk ikisini tantrik yoga diye düşünerek kendisini kandırdığını fakat üçüncüsünde Vishnudevananda'nın ona para vermesinin ardından kendisini "bir fahişe gibi" hissettiğini belirtiyor.

Vishnudevananda 1993'te öldü fakat Julie'nin organizasyondan ayrılacak cesareti bulması altı yıl daha sürmüş. Şimdi yaşadıklarını duyurarak başkalarının benzer şeyler yaşamasının önüne geçmek istediğini söylüyor.

Dahası, benim de sonradan göreceğim gibi Vishnudevananda'nın hayatı sonlansa da Şivananda müritlerine yönelik tacizler sonlanmadı. Julie'nin Facebook paylaşımı bir korku duvarını yıkmıştı.

Onlardan sonra iki başka Şivananda öğretmenine ciddi suçlamalar yönelten 11 kadınla daha konuştum. BBC'nin edindiği bilgilere göre suçlanan kişilerden biri hâlâ organizasyonda yer alıyor.

O kadınlardan biri olan Marie (gerçek adı değil) bir öğretmen tarafından birkaç yıl boyunca cinsel ilişkiye hazırlandığını aktarıyor. Yasal gerekçelerle adını veremediğimiz bu öğretmen ile ilişkisi cinsel bir ilişkiye dönüştüğünde şaşırdığını fakat bunu kabul etmekten başka bir şansı olmadığını hissettiğini söylüyor.

Bir yıldan uzun bir süre boyunca herhangi bir cinsel temas yaşamadıktan sonra bir gün davet edilmeden odasına girdiğini, üstüne çıkıp içine girdiğini, boşaldığını ve hiçbir şey demeden odadan çıktığını anlatıyor.

Konuştuğum beş kadın daha bu adamın cinsel istismarına maruz kaldıklarını belirtiyor. Birbirlerini tanımayan bu kadınlar benzer bir şekilde cinsel ilişkiye hazırlanma ve ardından saldırı hikayeleri anlatıyor.

Catherine (gerçek adı değil) 1980'lerde Kanada'daki bir Şivananda çocuk kampına 12 yaşında katıldığında o öğretmenin kendisine cinsel ilgi gösterdiğini söylüyor. Adamın ona masaj yaptığını ve kalçalarına dokunduğunu belirtiyor.

15 yaşına geldiğinde ise daha fazla dokunmaya, bacaklarının arasını kavrayıp göğüslerine dokunmaya başlamış.  En son 17 yaşındayken o kişinin saldırısına uğradığını, bir gün uyandığında adamı üstünde bulduğunu ve aynı gün organizasyonu terk ettiğini söylüyor. Bir başka şikayetçi ise aynı kişi tarafından 2019'da saldırıya uğradığını anlatıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)