Bazen derler ki;

 

"Yandaşlık geçici ama yalakalık kalıcıdır."

 

Gerçekten de çevremize dikkatle bakınca, gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen, "Karakterli ve dürüst" insan sayısının azalıp, buna karşın, " Kendini üç kuruşa satan, arsız, yüzsüz, onursuz ve boşboğaz, " canlıların fazlasıyla çoğaldığını görebiliyorsunuz.

 

İşte bunun için, bende bu hafta ki yazıma, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un, "Dalkavuk ve Yalakalar" için yazdığı, "Riya" isimli şiiri yazıp paylaşmak istedim.

 

Bakın ne diyor büyük üstat Mehmet Akif;

 

"Sofuluk satıyorsun, elinde boy boy tesbih,

 

Çevrende dalkavuklar; tapınır gibi, la-teşbih!

 

Sarık cübbe ve şalvar; hepsi istismar, riya,

 

Şekil yönünden sanki; Ömer’in devri, güya!

 

Herkes namaz oruçta; hepsi sözünü dinler,

 

Zikir Kur’an sesinden, yerler ve gökler inler!

 

Ha bu din, iman, takva; inan ki hepsi yalan,

 

Sen onları kendine taptırırsın vesselam!

 

Derdin davan sadece, hep nefsi saltanatın,

 

Şimdilik putu sensin, tapılan menfaatin!

 

Hey kukla kafalı adam, dinle sözümü tut,

 

Bunların dilinde hak; ama kalbi dolu put!…"

 

Üstat Mehmet Akif'in buyurduğu gibi,

 

Dalkavuk, yalaka ve yandaşlığın...

 

Ne ırkı, ne dini, ne de dili ve mezhebi vardır.

 

Onlar sahibinin sesi oldukları için.

 

Tarihten bu güne, "Saray soytarısı" olarak tanımlanırlar.

 

Bu tipler "yüreksiz, karaktersiz ve pespayedirler."

 

Çünkü bunlar sıkıştıkları anda düzene ayak uydurup, beraber olduğu kişileri bile satarlar.

 

O nedenle "Saray soytarılığı" bir sanattır ve tarihçesi de insanlık kadar eskidir.

 

Her devirde para edip alıcı bulan bu müsveddeler, şuursuzca sarf ettikleri sözlerle, sadece sahiplerinin "saldır" komutunu bilirler.

 

Ama gerçek şudur ki;

 

Dalkavukluk ve yalakalık genişledikçe, demokrasi ve özgürlükler daralır.

 

Düzensizliğin "düzenbazı" olan bu tür zavallılar da, sadece "yalamayı" bildikleri için, herkesi de kendisi gibi "yalayıcı" sanırlar.

 

Kaldı ki, bu "salyalı" kişilere, ne kadar hakaret ederseniz edin, siz onlara "köpek" diye seslendiğinizde, onlar sizin "öpek" dediğinizi zanneder.

 

Bu tür kişilere kızmamak gerek.

 

Çünkü onlar hep yalamaya ve öpülmeye alıştıkları için...

 

Sahipleri emredince...

 

"Akıl çatlaması" yaşayan, "uşak" ruhlu bu yalakalar da onu yaparlar.

 

Sözüm;

 

At izini it izine karıştırarak, medyanın sesinden, mollanın kesesinden medet uman, "şakşakçı" soytarılaradır!

 

Ne diyelim.

 

"Köpeğe gem vurursan, kendini at sanırmış" derler ya!

 

İşte tam da o misal.

 

Son zamanlarda kendilerine paye çıkarmak adına kapıları kapatıp, içerlerde üç kuruşa satılan, şakşakçı soytarılar...

 

Onlar bilmelidir ki; Hz. Mevlana'nın söylediği gibi, "Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir"