Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 10 Kasım'da yaptığı görüşmenin içeriğini inkar eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına cevap verdi. 

Karamollaoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta Beştepe'de yaptığı görüşme konuşulmaya devam ediyor.

Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu'nun Saray'daki zirveye ilişkin açıklamalarına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği cevap bazı basın-yayın organlarına yansımıştı.

Erdoğan, "Temel Bey’in yaptığı açıklamalar maalesef gerçeği yansıtmıyor. Burada tek doğru olan 50+1 açıklaması. Bunun dışındaki açıklamalarından dolayı maalesef çok üzgünüm. Biz bu görüşmede iki kişiydik. Sadece Temel Bey ve ben vardık. İade-i ziyaret düşünüyordum, ancak bu sakıt oldu" demişti.

"NE SÖYLEMİŞİM DE DOĞRU DEĞİL"

Erdoğan'ın bu sözlerine Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Sputnik Türkiye Radyosu'nda yaptığı konuşmada cevap verdi. 

Karamollaoğlu, "Şahsen hem şaşırdım hem de üzüldüm. Ben konuşmadan hemen sonra dostane bir görüşme oldu. Her noktada anlaşmamak üzere anlaştık dedim. Bir çok konuya temas ettik. Sayın Erdoğan'ın '50+1 hariç hiçbirisi doğru değil' Ne söylemişim de doğru değil? Çok üzüntü verici bir durum." dedi.
Karamollaoğlu'nun açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:

"Hem şaşırdım hem üzüldüm. Dostane bir görüşme oldu. Her noktada anlaşmama üzerine anlaştık. Bazı noktalarda anlaştığımız da oldu belki. Ama Cumhurbaşkanının '50+1 hariç hiçbirisi doğru değil' demesi... Ne söylemişim de doğru değil? Hakikaten çok üzüntü verici bir durum.

"SOROSÇULAR DEĞİL ERDOĞAN KABUL ETTİ"

'50+1' sistemini Sorosçulara yüklemek hata olur. Onlar teklif etmiş olabilirler ama kabul eden Cumhurbaşkanının kendisi. Bu bir hata ve kendisi de kabul ediyor. Ama şu anda bunu tek başına değiştirmek mümkün değil. Çünkü muhalefet kabul etmez. Bütün sistem değiştirilmeli ki muhalefet evet desin.

"BEN HERKESLE GÖRÜŞÜRÜM"

Ama ben herkesle görüşüyorum. Cumhurbaşkanımızlar görüştüm biliyorsunuz. Kendisi bundan sonra bunun bizim için gereği kalmadı diyor, o kendisinin bileceği iş. Ben ille de görüşelim demem. Ama ben Kılıçdaroğlu'yla da, Akşener'le de, Babacan'la da, Davutoğlu'yla da görüşürüm. Seçime yakın karar vereceğiz. Özellikle bu 6 parti, eğer bir ittifak olursa ve mecliste çoğunluk sağlanırsa ki sağlanacağa benziyor, biz şimdi ki sistemi nasıl değiştiririz onu konuşuruz.

"FINDIK FİYATLARINI KONUŞTUK"

Zaten ben konuşmada bir iki konu dışında misalin dışında bir konuya girmedim. Mesela fındık fiyatları, biz dünyada fındığın yüzde 70'ini karşılıyoruz. İhraç fiyatlarını bizim belirlememiz icap eder. Diğer yandan üretici de döviz bazında geçen senenin fiyatının altında satmamalıdır bu kadar. Toplu sözleşmeler için de şunu söyledim. Çalışana zam yapıyoruz demek, enflasyonun üzerinde bir zam yaparsanız bu zam olur, öyle yapmazsanız bu zam olmaz. En az yüzde 40 vereceksiniz ki, geçen sene verdiğinizin aynını vermiş olun.

"YOLSUZLUKTAN MUTLAKA VAZGEÇMEK GEREKİR"

Ekonomide uygulanan politikalar baştan aşağı yanlış. Yanlışın üzerine doğru inşa edilir mi? Burada en kolay çözülecek mesele, israftan tamamen vazgeçmektir. İsraf sadece parayı sokağa atmak değildir. Ekonomide üretimi artıracak yatırımların haricinde hiçbir konuya para harcanmamalıdır. İkincisi de yolsuzluktan mutlaka vazgeçmek gerekir. Bu iki husus gerçekleşirse ayağınız yere sağlam basmaya başlayabilir. Mesela sayın Cumhurbaşkanı, geçen ay ihracatımızın ithalatımızdan fazla olduğunu söyledi. Ama bir aylık fazlalık ekonomiyi düze çıkarır mı? Türkiye 19 yıldır yurtdışından yaptığı alışverişte açık vermiştir. Hiçbir zaman artıda olmadı. Bunu nasıl düzelteceksiniz?