Yeni yaklaşımın büyük risk taşıdığını belirten Bloomberg, ortaya çıkan maliyetinse halka yüklendiğini kaydetti.

Söz konusu yeni modelde cari dengenin sağlanmasıyla enflasyonun düşeceğine inanılıyor. Modelde ayrıca değersizleşen TL’nin ihracatı destekleyeceği, düşük faiz ortamının da yatırımları yukarı taşıyarak istihdamı artıracağı savunuluyor.

YETERİ KADAR VAKTİ YOK
Bloomberg analistlerine göre bu formül daha önce denendi, ihracat odaklı büyümenin bazı Asya ülkelerini dönüştürdüğü görüldü ve fakat Erdoğan’ın bunun için yeteri kadar vakti yok.

Seçimler planlandığı gibi 2023’te yapılırsa Erdoğan’ın düşündüklerini hayata geçirip bunu oya dönüştürebilmek için 18 aydan az bir süresi bulunduğunu hatırlatan analistler, bahsedilen Asya ülkelerinde dönüşümün bir nesil sürdüğünü belirtti.

‘Yüksek riske’ dikkat çeken Bloomberg, şimdilik faiz indirimlerinin TL’de görülmedik değer kayıplarına yol açtığını ve yıllık enflasyonu yüzde 20’nin üstüne çıkardığını, bundan en çok etkilenen kesiminse, Erdoğan’ın geleneksel oy yabanı sabit gelirlilerin olduğunu kaydetti. Analistler, düşük değerli TL’den faydalanması beklenen ihracatçıların bile kurdaki oynaklığa ayak uydurmakta zorlandığını ifade etti.

Bloomberg analistleri, Erdoğan’ın önündeki engelleri şöyle sıraladı:

CARİ DENGE
Erdoğan döneminde Türkiye ekonomisinin en önemli konularından biri kronik cari açık. Yüksek kur yaklaşımı bunu kapatabilir, zira yabancı alıcılar için ucuzlayan Türk ekonomisi doğrudan sermaye çekebilir. Bu da TL’nin dengelenmesine yardım edip sıcak para ihtiyacını azaltabilir.

Diğer yandan, yabancı yatırımcılar reel getirisi kalmayan para ve tahvil piyasasından kaçıyor. İthal malların maliyeti katlanarak enflasyonu yükseltiyor. Cep telefonu, bilgisayar gibi bazı ürünler pek çokları için artık ulaşılamaz durumda.

UCUZ İŞGÜCÜ
Erdoğan’ın en büyük umudu ticaret dengesini Türkiye lehine değiştirmek. Değer kaybeden TL’yle birlikte işgücü maliyeti de düşecek. Böylelikle Anadolu’daki üreticiler Avrupa piyasasından daha büyük pay alabilecek. Ucuzlayan turizm de yabancıları cezbedebilir.

Öte yandan, enerjide dışa bağımlı Türkiye için TL’nin değer kaybı kötü haber.

NEGATİF REEL GETİRİLER
Kasımda yüzde 20’nin üstüne çıkan enflasyonla beraber zaten ekside olan TL mevduat getirileri daha da cazibesini kaybetti. Son dönemde diğer gelişen ülkelerin yanı sıra ABD ve diğer büyük ekonomilerin de faiz artırmasıyla Türkiye yabancı yatırımcılar açısından en kötü pozisyonda.

Erdoğan’ın yeni yaklaşımı ülkedeki döviz rezervlerini de eritti. Ekonomi dış şoklara karşı daha kırılgan.

PİYASA KARŞITI SÖYLEM
Yabancı yatırımcıları dışlayan tek konu negatif getiriler değil. Erdoğan’ın popülist ve piyasa karşıtı söylemi yoğunlaştı. Dalgalanmaları ‘faiz lobisi ve dış güçlere bağlaması’ da etkili.

2018’de yabancıların TL’ye erişimi kısıtlanmıştı. Bu tür uygulamalar düzeltilmiş olsa da güven kaybı yarattı. Sonucunda da borsa ve Türk tahvillerinde yabancı varlığı bugün çok sınırlı. Borsa endeksi de dolar bazında dip seviyelerde geziyor.

EKONOMİK SEFALET
Enflasyonu kontrol altına almak için faizler indirilse de tersi meydana geldi. Türkiye ekonomik göstergeler esas alınarak hesaplanan Dünya Sefalet Endeksi’nde yukarı tırmanıyor. Erdoğan’ın ihracat odaklı yaklaşımı ucuz işgücüne dayalı, bu da sıradan insanların yaşamının daha da zorlaşacağı anlamına geliyor.