YOLDAN geçen birisi, evinin bahçesinde tuhaf hareketler yapan bir adama sorar:

 

– Niye öyle tepinip duruyorsun?

 

– Keçe tepiyorum. Sıkıştırıp pazarda satacağım. Ne yapalım, fani dünya işte, üç-beş kuruş kazanıyoruz.

 

Başındaki çıngırak ne?

 

– Çevredeki bahçelerin ekin ve meyvelerine kuşların gelmemesi için ses çıkarıyorum. Sahipleri de bana bir miktar ücret ödüyor. Ne yapalım, fani dünya işte, üç-beş kuruş kazanıyoruz.

 

Peki, sırtındaki yük nedir?

 

– Bu yayıktır. Yoğurttan yağ çıkarıyorum. Sonra da götürüp pazarda satacağım. Ne yapalım, fani dünya işte, üç-beş kuruş kazanıyoruz.

 

O elinde döndürdüğün nedir?

 

– Bu bir kirmendir. Komşuların yünlerini eğiriyorum. Onlar da ücretini ödüyor. Ne yapalım, fani dünya işte, üç-beş kuruş kazanıyoruz.

 

Ağzınla ne mırıldanıyorsun?

 

– Hatm-i tehlil okuyorum, isteyenlere hediye ediyorum. Onlar da bana çeşitli hediyeler veriyorlar. Ne yapalım, fani dünya işte, üç-beş kuruş kazanıyoruz.

 

Niye öyle sağa sola bakıyorsun?

 

– Komşu çocuklarını takip ediyorum. Onları tehlikelerden korumak için bakıcılık yapıyorum. Komşular da bana ufak-tefek hediyeler veriyorlar. Ne yapalım, fani dünya işte, üç-beş kuruş kazanıyoruz!..

 

Peki, dünya fâni olmasaydı daha neler yapardın?

 

– Ona göre tedbir alırdım!..

 

Yani "Kıssadan Hisse" örneğinde olduğu gibi

 

-  Siz siz olun, her zaman tedbirinizi alın…