TBMM Başkanlık Divanı üyelerinin sınırsız iletişim hakkı ülke gündemine bomba gibi düştü. Ancak tartışmalara baktığımızda yine herkesin birbirine vurduğunu görüyoruz. Bir taraf hükümete, diğer taraf muhalefete vurmaya çalışıyor. İki tarafında tüm bilgisi kendi gibi düşünen televizyon kanallarından duydukları ezberler. Bu nedenle tv den öğrendikleri ezberlerle karşıya saldırıyorlar. Bu konuyu ülke ve millet için tartışan yok, en büyük amaç karşıya vurmak. Başkanlık divanı üyesi kişilerin sınırlama getirmeden istedikleri kadar harcama yapmaları ve bunu devlete fatura etmeleri ise kimsenin umurunda değil.

CHP’li vekilin bu kabarık faturayı pişkin bir şekilde savunması ise ne kadar acınacak bir durumda olduğunu gösteriyor. Savunulacak bir yeri olmayan olayı savunabilme kabiliyeti nedeniyle kendisini tebrik ediyorum(!). Böyle kendini bilmez ve savurgan kişilerin vekil olarak tutulması ve hala savunulması ise anlaşılır bir durum değil. Bu savurgan vekil ilk değil, son da olmayacaktır. Çünkü bizdeki anlayış belli ‘Devlet malı deniz yemeyen…’

Belirtmek istediğim başka bir nokta ise suçun büyük bir kısmı, o kişilere bu kadar harcama yetkisi veren sistemde ve yönetimdedir. Hiç kimseye sınırsız harcama yetkisi verilemez ve verilmemelidir. Demokratik devletler insanların hata yapabileceğini ve nefislerine uyabileceklerini bildiği için hiç kimseye sınırsız yetki ve harcama vermez. Herkesi birbirine kontrol ettirir ve sistem bu kontrol üzerine işler. Herkes adalet önünde hesap verir ve hesabını veremeyen cezasını alır.

Ancak bizim gibi ülkelerde böyle sınırsız yetkiler verilir ve sonra da ‘elini vicdanına koy’ öyle harca denilir. Yani eli vicdanı ile cüzdanı arasında gider gelir. Adamın veya kadının vicdanı yoksa ne yapacaksınız. Ülkemizde önü alınmaz bir israf var. Devlet görevlileri için zengin ülkelerden bile fazla harcama yapıyor.

Sadece o vekil mi? Diğer divan üyeleri de 400, 500 bin tl civarında iletişim harcaması yapmış ve bu kişilerin isimleri açıklanmıyor. Yoksa 400-500 bin tl iletişim harcaması normal mi? Ya da az mı geldi? Yoksa o kişiler başka partiden mi? Bu kişiler neden açıklanmıyor da sadece CHP li divan üyesinin harcaması açıklanıyor. Bu konuya da itiraz ediyorum. Eğer gerçek amaç karşıya vurmak değil de ülke çıkarlarını korumak olsa idi tüm divan üyelerinin hesabı ortaya dökülür ve çok harcayanlar ifşa edilirdi.

Ben işte bu nedenle itiraz ediyorum. Madem değerli vekillerimizin harcamaları bizim vergilerimizle ödeniyor ve vekiller bizi temsil edip, bizim için çalışıyor. O halde bizde hangi milletvekili bizim için ne kadar harcama yapmış ve bizim için ne kadar çalışmış onu bilmek için yaptığı harcamayı öğrenmek istiyoruz. O kişilerin bizim cebimizden bizim için kaç liralık harcama yaptığını bilmek hakkımız diye düşünüyoruz.

Ayrı bir konu ise vekilin kendisini savunma şekli. Tabi o da uyanık, halkın durumunu çok iyi biliyor. Bu ülkede yanlış yapanların kendisini nasıl savunduğunu ve halkın da onu doğru bulduğunu gördüğü için bu vekilimiz de kendisini aynı şekilde savunuyor. Tipik bir Türk savunması yaptı.

Vekilin açıklaması: Bu CHP ye oynana bir oyundur. Bu bir komplodur. Benim üzerimden bir oyun oynanmaktadır. Bu sadece bana değil benim davama yapılan bir saldırıdır. Benim üzerimden CHP nin yıpratılmasına izin vermeyeceğim. Gibi çok komik ve acınası bir savunma yapmış.

Sizce de ülkemizde zor duruma düşen kişiler aynı savunmaya girmiyor mu? Eğer dikkat ederseniz söyleyecek sözü olmayanlar işi vatan millet sevdasına getirip kendisini savunmaya çalışıyor. Suçu kendisi dışında başka kişilerde ve yerde arıyor.

Onlar da haklı. Böyle yapanlar ülkemizde kötü karşılanmadığı için vekiller de çok rahat bir şekilde kendisini savunma yoluna gidiyor. Nasıl olsa vatandaşlar kendisine tepki vermek yerine karşıyı suçlayacak. İş kendisi üzerinden kutlu davayı savunmaya kadar gidecek, onlarda bunun bilincinde. Hal böyle olduğu için vekiller çok rahat. Nasıl olsa insanlar üç beş gün tartışır ve daha sonra da bunu unutturacak yeni vakalar yaşanır. Nasıl olsa halk dün geçmişte kaldı diyor ve geçmişte yapılan bazı şeyleri çabuk unutuyor. Bence bu bize müstahak ve biz bunu fazlasıyla hak ediyoruz.

Biz böyle taraflılık yapmasak ve kendi tarafımızda olsa doğruya doğru, yanlışa yanlış desek vekiller bu kadar rahat olabilir mi? Siz nasılsanız öyle idare edilirsiniz. Üsteki kaymak alttaki süte aittir. Ne diyelim kendi düşen ağlamaz hepimize hayırlı olsun.