Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'ni açıkladı. Reform belgesinin üçüncü amaç başlığının insan kaynaklarının nitelik ve niceliğinin artırılması olduğunu kaydeden Erdoğan, “Hukuk fakültelerinin eğitim süresi ve kontenjanları ile fakülteye girişte aranan başarı sıralaması ölçütünü yeniden belirliyoruz. Eğitim süresinin 5 yıla çıkartılması, kontenjanların azaltılması başarı sıralamasının 190 binden 100 bine yükseltilmesi gibi düzenlemeler planlıyoruz. Hukuk mesleklerine giriş sınavı önümüzdeki dönemin en önemli yeniliklerinden biri olacaktır. ÖSYM tarafından yapılacak bu sınavda belli puan alanlar avukatlık stajına başlayabilecek. Hakim, savcı ve noter olabilmek için ise bunun yanında ayrıca özel meslek sınavlarına girilmesi gerekecek. Bu sınavla devletle vakıf üniversitelerini kalite ekseninde bir rekabete ve otokontrole sevk etmeyi hedefliyoruz. Ayrıca bu yöntemin yargıdaki hizmetlerin nitelikli verilmesine ve mesleki yetkinliklerin artırılmasına da katkı sağlayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı. 
Reform belgesinde yer alan bir başka yeniliğin ise hakim ve savcı yardımcılığı müessesesinin getiriliyor olması olduğunu kaydeden Erdoğan, “Hakim ve savcılar eğitimin ardından doğrudan kürsüye çıkmayacak. Önce yardımcı olarak göreve başlayacaklar bu sürenin sonunda ikinci bir sınavla hakimlik ve savcılık mesleğine geçecekler. Mesleğe kabuller sadece yardımcı kadroları arasından yapılacak. Bu uygulamanın gayesi, bir yandan mesleğe hazırlık döneminin daha etkin geçirilmesini temin etmek, diğer yandan da hakim ve savcılara çalışmalarında daha fazla destek sağlayabilmektir. Strateji belgesinde yer alan Türkiye Adalet Akademisini belgeyle ilgili hazırlık süreçlerinin tamamlanmasını beklemeden bu ayın başı itibariyle yeniden kurduk” açıklamasında bulundu. 

"Yargıda performans ölçüm ve takip merkezi kuruyoruz" 

Yargı reformu stratejisinin dördüncü amaç başlığının performans ve verimliliğin artırılması olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bunun için hakimler ve savcılar kurulu bünyesinde yargıda performans ölçüm ve takip merkezi kuruyoruz. Uzun süren soruşturma ve davalar bu merkezde oluşturulacak bir sistem vasıtasıyla takip edilecek, gerekiyorsa yargı bağımsızlığı ilkesine halel getirmeden davaların uzamasına sebebiyet veren sorunların çözümü sağlanacak. Yargıda hedef süre uygulamasını daha da geliştiriyoruz. Bu uygulamaya özellikle uzun süren soruşturma ve davaları takip etmek için 2019 yılı başı itibariyle zaten başlamıştık. Bunun dışında makul sürede yargılanma hakkının sağlanması gayesiyle mahkemeler ve savcılıklar için farklı performans kriterleri oluşturmayı planlıyoruz. Hakimleri ceza ve hukuk hakimi olarak ihtisaslaştırıyoruz. Halihazırda 6 bin 52 faal mahkemenin 3 bin 67’si hukuk, 2 bin 985’i ise ceza mahkemeleridir. Reform düzenlemesiyle birlikte mesleğin başında hakimleri ceza ve hukuk hakimi olarak ayıracak ve alanlarında uzmanlaşmalarını sağlayacağız” dedi. 

Çevre, imar ve enerji gibi alanlarda davaların daha hızlı ve etkin yürütülmesini sağlamak için özel mahkemelerin kurulacağını ifade eden Erdoğan, bu tür davaların uzamasının hem vatandaşları hem de devleti çok büyük zarara uğramasına yol açtığını kaydetti. Erdoğan, istinaf mahkemelerini güçlendirdiklerine dikkat çekerek, “Halen ülkemizde Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Erzurum, Gaziantep, Samsun, İzmir, İstanbul, Sakarya ve Konya illerimizde olmak üzere 11 istinaf mahkemesi bulunuyor. Önümüzdeki dönemde Diyarbakır, Kayseri, Trabzon ve Van illerinde 4 bölge adliye mahkemesi daha faaliyete geçirilecektir. Adalet teşkilatımızın bilişim sisteminin yurt dışı temsilciliklerimizle entegrasyonunu sağlıyoruz. Böylece yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hukuk davalarında bilişim sistemi üzerinden beyanlarının alınabilmesini ve dilekçe sunabilmelerini temin edeceğiz. Adliye bulunmayan ilçelerde ve büyük havalimanlarında uzaktan görüntülü olarak ifade alınabilmesine imkan sağlayan SEGBİS sistemi kuruyoruz. Mahkeme nöbet sistemini geliştirerek ceza mahkemelerinin 24 saat esasıyla hizmet vermesini planlıyoruz” açıklamasını yaptı. 

“Mahkeme yazı işleri müdürlüklerini güçlendirerek yazı işleri müdürlüğünü kariyer meslek olarak yeniden yapılandırıyoruz” diyen Erdoğan, “Yazı işleri müdürlüğünü görevde yükselme usulüyle gelinen değil hukuk eğitimi almış olanların en başta sınavla girebilecekleri bir kariyer mesleği haline dönüştürüyoruz. Bu uygulama yargılamaların daha etkili ve eksiksiz yürütülmesine katkıda bulunacaktır. Vasilik kararları başta olmak üzere yabancı mahkemelerce verilen kararların tanıma ve tensizinin basitleştirilmesini sağlıyoruz. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız özellikle yabancı ülke makamları tarafından verilen vasilik kararlarının tanınması ile ilgili önemli sorunlar yaşayabiliyor. Bu reform belgesiyle yurt dışındaki vatandaşlarımızın bu sıkıntılarını da çözüyoruz” ifadelerini kullandı. 

"Avukatlık hizmetlerinin vergilendirilmesi konusunda iyileştirici düzenlemeler yapıyoruz" 

Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin beşinci amaç başlığının; savunma hakkının etkin kullanımının sağlanması olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi: 

“Bu strateji belgesiyle savunma hakkı ilk defa ayrı bir amaç başlığı altında düzenlemiştir. Ülkemizde 2002 yılı itibariyle 46 bin 552 olan avukat sayısı bugün itibariyle 135 bine yaklaşmıştır. Bunun için avukatlık stajına başlamak için hukuk mesleklerine giriş sınavında başarılı olmak şartı getireceğimizi daha önce ifade etmiştik. Ayrıca savunmanın yargılamalara etkin katılımını sağlayacak düzenlemeler yapıyoruz. Bu çerçevede avukatların bilgi ve belge temin etmelerine ilişkin yasal yetkilerini de genişletiyoruz. Koruyucu hukuk anlayışı kapsamında vatandaşlarımızın mağduriyetlerine önlemek için bazı iş ve işlemlerin avukat aracılığıyla yapılmasını sağlıyoruz. Kira ve eser başta olmak üzere belirli değerin üzerindeki bazı sözleşmelerin bağış ve ölüme bağlı işlem gibi tek taraflı tasarrufların avukat yardımıyla hazırlanması zorunlu olacaktır. Avukatlık hizmetlerinin vergilendirilmesi konusunda da iyileştirici düzenlemeler yapıyoruz. Çocuk mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda olduğu gibi aile hukuku ve tüketici uyuşmazlıklarında da vekalet ücretinin KDV oranını indirmeyi planlıyoruz. Kamuda görev yapan avukatların farklı statülerde çalışmaları, denetimleri, mali ve özlük hakları ile ilgili konuların yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Maaş ve özlük haklarının yetersiz olması sebebiyle kamuda nitelikli avukat çalıştırabilmek güç oluyor. Statülerini ve özlük haklarını yeniden düzenleyerek kamuda görev yapan avukatlar ile ilgili sorunları da çözüyoruz.” 

Avukatlara yeşil pasaport hakkı 

Avukatlara yeşil pasaport hakkının verileceği müjdesini de veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk avukatlık camiası uluslararası alanda da mesleki faaliyet gösterecek şekilde hızlı bir gelişim içindedir. Avukatlarımızın uluslararası davalarla ilgili mesleki kapasiteleri hızla gelişiyor. Bunun bir gereği olarak avukatlara da belli kriterler dahilinde bunu barolar birliği başkanımızla da arkadaşlarımız görüşüyorlar, biz de kabinede bunları görüştük, avukatlara da yeşil pasaport hakkı vererek uluslararası faaliyetlerini kolaylaştırmayı planlıyoruz” diye konuştu. 

Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin altıncı amaç başlığının adalete erişimin kolaylaştırılması ve adalet hizmetlerinden memnuniyetin artırılması olduğunu kaydeden Erdoğan, şu bilgileri verdi: 

“Usul kanunlarında dava açma ve kanun yoluna başvuruda bir hafta, iki hafta, bazen 7 gün, 30 gün, 60 gün gibi farklı süreler bulunuyor. Sürelerin farklı olması sadece karışıklıklara neden olmakla kalmıyor, mağduriyetlere de yol açıyor. Bu sorunu sürelerin yeknesak hale getirilmesi suretiyle çözüyoruz. 2018 yılı istatistiki verilerine göre cumhuriyet savcılıklarında yüzde 13,5, ceza mahkemelerinde yüzde 7 ve hukuk mahkemelerinde ise yüzde 4,2 oranında görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmiştir. Ayrıca görevsizlik ve yetkisizlik sebebiyle bozma kararı verilme oranı da yüksektir. Bu durum yargılama sürecini uzatıyor. Yeni bir sistem kurarak bu tür olumsuzlukların önüne geçmeyi planlıyoruz. Tanıklık uygulaması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adaletin tecellisine doğrudan etki eden bir yöntemdir. Yargı süreçlerinde tanığa özgü uygulamaların geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bunun için tanıklığı zorlaştıran uygulama ve yaklaşımların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. Mesela bazı ülkelerde tanıklar için özel bekleme odaları oluşturularak davaların tarafları ile yüz yüze gelmeleri ve psikolojik olarak yıpranmaları engelleniyor. Benzen uygulamaların yapılmasına olanak sağlayacak önemli değişiklikler bizde de yapılacaktır. Mevzuatta yer alan tanıklık ücretinin yeniden belirlenmesi gerekiyor. Reform çalışmaları kapsamında tanıklara yaklaşımla ilgili standartların yükseltilmesi için gereken adımlar atılacaktır.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, strateji belgesinin yedinci başlığının ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu söyledi. Bu kapsamda cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletileceğini sözlerine ekleyen Erdoğan, “Mevzuatımıza göre yeterli şüphenin varlığı halinde kamu davası açılması zorunludur. Buradaki yeterli şüphe kavramı uygulamada basit şüphe olarak tatbik edilmekte ve bu durum açılan dava sayısını artırmaktadır. Şüpheli hakkında mahkumiyet kararı verilmesi ihtimali çok düşük olan soruşturmalarda dahi cumhuriyet savcılarınca dava açılmaktadır. 2018 yılında şüphelilerin yüzde 52,6’sı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Açılan davalardaki mahkumiyet oranı ise yüzde 48,1’dir. Sistemi mahkumiyet ihtimali az olan davaların açılmaması yönünde geliştirmemiz gerekiyor. Bunun yolu da cumhuriyet savcılarına takdir hakkını genişletmekten geçiyor. Dünya genelinde adalet sistemleri uyuşmazlıkların öncelikle soruşturma aşamasında çözülmesi ve önemli konularda dava açılması yönünde reformlara yönelmektedir. Ülkemizde de ön ödeme ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi uygulamalarının genişletilmesine ihtiyaç bulunuyor. Savcılık aşamasında ne kadar çok sorun çözebilirsek mahkemelerdeki yargılamaları o derece sağlıklı hale getirebiliriz. Halen ön ödeme müessesesi sadece adli para cezasını gerektiren veya üst sınırı 6 ayı aşmayan suçlar için uygulanıyor. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi ancak şikayete bağlı ve üst sınırı bir yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda devreye giriyor. Uzlaşma ise şikayete bağlı suçlar ve kanunda öngörülen diğer bazı suçlar için düzenlenmiştir. Her üç konuda da bu sınırlı uygulamayı genişletmeyi hedefliyoruz. Bazı fiillere yönelik soruşturmaların fail ile savcı arasında anlaşmayla sonlandırılabileceğini özellikle sağlayacağımıza inanıyorum. Bu hususun uygulama örnekleri yurt dışında zaten var. Önceden belirlenecek belli suçlarda suçunu ikrar eden şüphelinin hemen mahkemeye sevk edilmesi ve kanunda yer alan indirimden faydalanarak cezalandırılması sistemi rahatlatılacaktır. Bu uygulama cezada pazarlık yönteminin aslında bir modelidir. Türkiye’de bu yöntemi kanunda yüksek ceza öngörülmeyen suçlar için getirmeyi planlıyoruz. Ayrıca bu süreçte mağdurun rızası ve mahkemenin onayı da mutlaka aranacaktır” dedi.