Son günlerde bazıları fırsat bu fırsat diyerek, cemaat ve tarikatlara duyduğu kin ve nefretini kusmaya çalışıyor. Görüyorsunuzdur sağda solda konuşanları ve yazılanları. Bu atıp tutanlar mesnetsiz ve ezbere konuşuyor. Ben de eskiden beri karşıyım bu cemaat ve tarikat işine. Bu cemaatler kimilerini Allaha yaklaştırabilir ancak beni uzaklaştırıyorlar. Bu ayrı bir konu ancak gelelim cemaatlere neden karşıyım ve tüm cemaatler neden tehlikelidir.

Evet, bence tüm cemaatler tehlikelidir. Çünkü benim savunduğum değerlere aykırı, bu nedenle ben onları yanlış olarak görüyorum. Öncelikle onlar demokrasinin yerleşmesindeki en büyük engeldir. Ayrıca cemaatler bireysel özgürlüğü ve bireysel gelişimi kısıtlayan en büyük kuruluşlardır. Bireysel düşünme ve hareket etme kabiliyetini öldürüyor. Kişileri kendilerine tabi kılarak, tabi olduğu kuruluşa göre hareket etmesini sağlıyor.

Bazıları FETÖ farklı diğerleri FETÖ gibi değil diyecektir. Onlar devlete sızma planı yapmıyor ve bu nedenle onlara haksızlık ediliyor demektedir. Ancak unuttukları bir nokta var. Birincisi ‘Bir zamanlar FETÖ için de; onlardan zarar gelmez, onlar ülke ve millet için çalışıyor’ denilmekte idi. Ülkemizde ve tüm dünyada bunun için yayılabilmişlerdi. Kardeşlik, demokrasi, saygı ve hele de hoşgörü kelimelerini dillerinden düşürmüyorlardı. Devlete yerleşmelerine ses çıkarmak şöyle dursun, herkes onları destekliyordu. Bu nedenle şimdi onlara küfreden fakat daha önce onları savunan birçok kişi ile tartıştım. Liyakatin önemine vurgu yaptım ama kimse oralı olmuyordu.

Şimdi de diğer cemaatleşmenin bize zarar vereceğini düşünüyorum. Cemaatinden dolayı torpille alınanlar, sırf falanca gruptan diye yükseltilenler işte buna karşıyım. Onları tehlike yapan ikinci durum ise devlete değil Cemaate itaat etmeleridir. Dini konularda diyaneti değil de kendi grubunu dinleyen biri devletteki amirini değil, grubundaki kişiyi dinler. Çünkü cemaat ve tarikatta aslolan itaattir. Büyüğüne ve üstündekilere tam itaat olmalıdır. Grupları yaşatan şey bu itaat anlayışıdır. Büyükler bilir ve küçükler onu uygulamak zorundadır. Bu nedenle kendisini devletteki amirine karşı değil, cemaat veya tarikattaki hocasına karşı sorumlu hisseder.

Bir gruba bağlı bir insanın tehlikeli mi değil mi? Bunu öğrenmek için illa ona devleti teslim etmenize gerek yoktur. Sadece grubuna veya liderine olumsuz söz söyleyin ve onları olumsuz yönde eleştirin. Hatta ufaktan kötü söz söyleyin işte o zaman anlaşılır. Eğer kişi liderini sırtlamış ve onu hararetle savunuyorsa, onun eleştirilmesini kabul edilemez buluyorsa, işte o ve cemaati çok tehlikelidir.

Liderini eleştiremeyen onun yanlışını göremeyen ve eleştirilmesine tahammül edemeyen kişi tehlikelidir.

Yukarıda da belirttiğim gibi aslında tehlikeli olan bu grupların devlet kademelerinde çalışmaları değil cemaat ve tarikat liderlerine tabi olmaları ve onun emrinin öncelik arz etmesidir. Çünkü amirini değil liderini dinler. İşlerini devlet ve milletin çıkarına göre değil, tabi olduğu kurumun çıkarına göre yapar. Böyle olunca da Başkomutanını değil, Pennsylvania’daki hocasını dinler ve bu işin sonu bağlı olduğu başkomutanını öldürmeye kadar gider.

Çünkü onlarda emre itaat vardır. Hocaya ve lidere karşı gelinmez ve emirleri sorgulanmaz. Üstekiler söylemişse yanlış olsa bile uygulanmak zorundadır. Çünkü onlar büyüktür ve büyüklerin mutlaka bir bildiği vardır.

Sonuna kadar itaat, eleştirilemez olmak ve her şeyin doğrusunu onlar bilir, gibi düşünceler onları tehlikeli kılan kelimelerdir.

Ben de tüm cemaat ve tarikatlarda bu anlayışı gördüğüm için hepsine karşı çıkıyorum ve bunların ileriki dönemler için tehlike olacağını düşünüyorum. Bireysel düşünme gücünü öldüren, seçimlerde gruplar halinde hareket eden, gelen emirleri sorgusuz sualsiz kabul eden kişiler yetiştiren bu kurumlar, Demokrasinin yerleşmesi için de en büyük engeldir.