İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, Kahramanmaraş'taki bir tesiste yöresel yemekleri tattı. İşletme sahipleri Mehmet ve Atilla Kanbur kardeşleri tarafından karşılanan ve kendisine karikatürleri hediye edilen Karatay, eli böğründe (yan yana), sömelek köftesi, tarhana çorbası, tirşik çorbası, cevizli sucuk, Maraş tarhanasının tadlarına bakdı.

'KIŞIN BOL BOL YERSENİZ GRİP OLMAZSINIZ'

Karatay, Kahramanmaraş'a özgü 'Andırın doktoru' olarak da bilinen 'tirşik çorbası'nın çok sağlıklı olduğunu söyledi. 'Yılan otu', 'Yaban pancarı' olarak da bilinen zehirli tirşik otundan hazırlanan ancak fermantasyondan sonra pişirilen çorbanın özellikle kış mevsiminde tüketilmesi gerektiğini kaydeden Karatay, "Ben ilk defa görüyorum ve hakikaten çok zehirli bir otmuş. Fakat bir veya iki gece fermante yapıldığı zaman doğal olan her şey sağlıklı olur. Müthiş bir ekşi lezzeti var, çok güzel de hazırlanmış, hazırlayanın ellerine sağlık. Aşırı ekşi olmasının sebebi C vitaminin, yani çok yüksek doz antioksidan, doğal antioksidan içerdiğini gösteriyor. Bunu kışın bol bol yerseniz grip olmazsınız, viral enfeksiyon ve hiçbir enfeksiyonla karşılaşmazsınız. Zaten burada yerel olarak bunun için de doktor olarak, kış doktoru olarak kullanılıyormuş" diye konuştu.

'ÇOCUKLARIMIZI FABRİKADA YAPAY ŞEYLERDEN UZAK TUTMAK MECBURİYETİNDEYİZ'

Maraş yemeklerini kadınların hazırladığı bir sanat eseri olarak değerlendiren Canan Karatay Elazığlı olduğunu ama Kahramanmaraş ile Elazığ'ın birbirine yakın değerleri bulunduğunu söyledi. Karatay, "Lokal değerlerimizi öne çıkartmak mecburiyetindeyiz. Fabrikada üretilen yapay şeylerden çocuklarımızı ve gençlerimizi uzak tutmak mecburiyetindeyiz. Bütün dünya artık buna döndü. Bütün dünya organik, doğal, yerel ve mevsimsel yiyeceklerin sağlık bahşedeceğini zaten kabul etmiş durumda. Ben kadınların yapmış olduğu bir sanat diye düşünüyorum ve az önce bir sanat sergisini gezmiş gibi hissettim" dedi.

'HAKKIMDA 56 TANE SUÇ DUYURUSU VAR'

Prof. Dr. Canan Karatay, Mera yemeklerini tattıktan sonra Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'ne geçerek burada düzenlenen bir söyleşide öğrencilerle bir araya geldi. Sağlıklı beslenmeyle ilgili bilgi veren Karatay, bir kalp profesörü, iç hatalıkları profesörü olarak senelerdir 'Kalp hatalığının, kanserin sebebi trans yağlardır, kesinlikle kolesterol değildir' demekten dilinde tüy bittiğini ve hala bunun mücadelesini verdiğini söyledi. Karatay, şöyle devam etti:

"Soğuk sıkım zeytinyağı, ana sütünün aynısıdır, içerikleri aynıdır. Oranları değişik olabilir, birisi insandan geliyor diğeri meyveden geliyor. Ama bir tek farkları var; ana sütü hayvansal kolesterol içerir, soğuk sıkım zeytinyağı bitkisel kolesterol içerir. Kolesterol olmasa dünyada ne bitki olur ne insan ne de hayvan olur. Ama zeytinyağının riviera dediğimiz fabrikadan çıkan işlenmişi tehlikelidir ve kanser sebebidir. Ve ben 'Bu kanser sebebidir' dedim diye riviera bana suç duyurusunda bulundu. Bu arada anti parantez söyleyeyim tam 56 tane suç duyurum var, mücadelem var. 56'ya çıktı geçen hafta. Rekora gidiyorum. 9 sene oldu konuşmaya başlayalı."

Bu sırada salondan bir kişinin 'Meyve veren ağaç taşlanır' demesi üzerine Karatay, "Meyve verdiğim için değil, bazılarının meyvesini kısıtladığım için. Hepsi takipsizlik kararı alıyor ama devamlı şey yapıyorlar" dedi.

'KORONAVİRÜS VİRAL ENFEKSİYONDUR, KORKULACAK BİR ŞEY YOKTUR'

Çin'de birçok kişinin ölümüne neden olan koronavirüsü de değerlendiren Canan Karatay şöyle konuştu:

"Koronavirüsünden bahsedelim. Bir viral enfeksiyondur, korkulacak bir şey yoktur. Mangalda kül bırakmıyorlar sevgili medyamız tabii ki. Virüsler hücre içine girer. Yani bir hayvanın, bir insanın akciğerine. Bu koronavirüs, akciğerdeki hücrelerin içine giriyor, solunum yoluyla bulaşması o demek. Ve o hücre içine virüs büyür, çoğalır. Yani hücrenin içindeki besini kullanarak çoğalır ve de hücreyi parçalar. Sıkıntı da oradan başlar. Bütün grip enfeksiyonları aynı. Virüsler aynı değişmiyorlar. Çok ufak her sene kılıf ve renk değiştiriyor. Çok üçkağıtçılar yani halledemiyor insanlar. Bu kadar teknoloji ilerledi, asırlardan beri, dünya kurulduğundan beri daha virüsleri halledemedik. O halde hücre içine girmesini biz önlememiz lazım. Hücre içine girmezse hastalık olmuyor. Onun için de bağışıklık sisteminin güçlenmesi lazım."

Karatay, konuşmasını Mevlana'nın 'Bir delil ile 40 alimi yendim ama 40 delil ile bir cahili yenemedim' sözüyle bitirdi.

(Kaynak: DHA)