ABDULHAMİDHAN Cami Vakfı Başkanı ve Saçaklızade Vakfı ikinci başkanı olan Abdulhamidhan Cami eski İmamı(!) Ömer Faruk Şirikçi ile Saçaklızade Vakfı Başkanı Ali Demirdöğen haklarında “02.10.2016 – 10.10.2016 – 04.01.2017 – 26.01.2017 ve 15.02.2017” tarihlerinde bu vakıfları sorgulayan yazılar yazdım.

Yazılar hakkında müspet ve menfi tepkiler aldım. Duyarlı kesim bize destek çıkarken, söz konusu kişilerle sıcak temas halinde olanlardan elbette tepkiler geldi. Önemli değil, doğruları kaleme almak bize göre bir erdemdir. Meyveli ağacı taşlarlar ama ağaçtaki meyve olgunlaşmamışsa, taşlayanın başını yarabilir aman dikkat!

Tabi yazılarımıza yönelik sadece eleştiri hakkını kullananların yanı sıra mahkeme cihetine gidenler de olmadı değil.

Peşi peşine hakkımda Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu ve 60.000 TL’lik tazminat davası açıldı.

Kendi akıllarınca…

Güya korkutacaklar…

Güya sindirecekler ya!..

Korkunun ecele faydası yok. Allah ne dilerse o olur.

*

Açılan ceza davaları, devam etmekte…

Onlar da bir bir Allah’ın izni ve Yüce Adaletin kararları ile lehime sonuçlanacak… Buna yürekten inanıyorum…

Çünkü Kahramanmaraş’ta FETÖ’cü hâkimler kalmadı… Çünkü artık adliyeler adalete, vicdana ve haklı olana hizmet ediyor…

*

Demirdöğen ve Ö. F. Ş. efendilerin açtıkları 60 bin TL’lik Tazminat davası ise malumunuz: https://www.kanalmaras.com/saklaban-hoca-ve-60-bin-liralik-dava-makale,876.html köşe yazımla yerel mahkeme tarafından reddine karar verildiğini daha önce kamuoyu ile paylaşmıştım.

Bu kararı Gaziantep İstinaf Mahkemelerine temyize götüren bu iki şahsiyet, bir kez daha “RET” edildiler…

Ders niteliği taşıyan bu kararı yine sizlerle paylaşıyorum:

Dava konusu edilen Kanal Maraş isimli haber portalında 02.10.2016- 10.10.2016- 04.01.2017- 26.01.2017 ve 15.02.2017 tarihli yayınlanan haber içeriklerinde geçen ifadelerin gerçeklik ve ölçülük ilkesini zedelemediği, ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, kişilik hakkına saldırının ve hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşmediği gözetilerek davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE…”

*

Sevgili Kahramanmaraşlılar…

Sevgili okuyucularım…

Bu iki şahsiyet ve kendi okullarında çalışan öğretmenlerin hakkımda şikâyetçi olup dava açılmasına vesile oldukları köşe yazımda:
https://www.kanalmaras.com/insanlarin-dini-duygularini-ve-inanclarini-kullanip-cikar-saglayanlarla-sonsuza-dek-savasacagim-makale,540.html

Kamuoyu adına şöyle sorular sormuştum…

Demiştim ki:

-FETÖ ile bağlantılı Pianalitik Dershanesinin şubelerini, FETÖ’cü olduklarını bile bile mi açtınız?

-Dershaneleriniz de, okullarınız da, Öğretmenlerinizin hakkını yediniz mi?

-Devlet ’den vergi kaçırdınız mı?

-SGK primlerini az yatırmak için türlü hinlik yollara başvurdunuz mu?

-Sizin derdiniz Allah rızası için vakıf kurup, hayır hasenat işi mi yapmak?

Yoksa FETÖ’cülerle bağlantılı iş mi yapmak?

*

Sorularım çok net değil miydi?

Çok açık değil miydi?

Bu soruları kamuoyu adına ve “kamu yararı” gözeterek sormuştum…

Ne yaptılar, sorularıma net cevaplar vereceklerine adliyeye koştular…

Adliyeden birer birer aleyhlerine kararlar çıktıkça, kirli çıkınlarının ortaya döküleceğini anlayınca, bu sefer yanlarına birilerini de alarak icazet aramaya çıktılar…

Her şeyleri uluorta bir bir ortaya dökülmesinden korkmaya başladılar. Neden?

Çünkü dedim ya! Korkunun ecele faydası yok…

*

Hani halk arasında söylenen bir türkü vardır…

“Yalan mıydın Yaşar… Karakolda doğru söyler… Mahkemede şaşar…” türküsü misali bu iki şahsiyet mahkemede hâkim karşısına çıkınca şaşırdılar. Kim bilir belki de Allah öyle olmasını Murad eyledi…

Dediler ki:

“Biz Saçaklızade Kültür eğitim vakfı olarak 15 yıl önce dershane işletmek istemiştik. Pi analitik dershanesinden isim hakkı alarak şubesini Kahramanmaraş ilinde kurduk ve işlettik. Dershaneler 17/25 Aralıktan önce kapatılınca da özel okula çevirdik adını da Simya okulları olarak değiştirmiştik… Pİ ANALİTİK DERSHANELERİ 17/25 ARALIK ÖNCESİ FETÖ İLE BAĞLANTILIYDI AMA BİZ SADECE İSİM HAKKINI ALMIŞTIK…”

Verdikleri ifadeyi lütfen bir kez daha okuyunuz…

“Dershaneler 17/25 Aralıktan önce kapatılınca da özel okula çevirdik adını da Simya okulları olarak değiştirmiştik… Pİ ANALİTİK DERSHANELERİ 17/25 ARALIK ÖNCESİ FETÖ İLE BAĞLANTILIYDI AMA BİZ SADECE İSİM HAKKINI ALMIŞTIK…”

*

Aklıma yine deli sorular geliyor…

-Madem ismini SİMYA olarak değiştirdiniz, ilk kurulurken niye FETÖ örgütüne ait isim hakkını aldınız?

-Bu isim hakkını hangi yöneticiniz aldı?

-Hala bu yöneticiniz sizin vakıfta görevli mi?

-Bu isim hakkı alınırken bir bedel ödendi mi?

-Bedel ödenmeden isim hakkı verilmeyeceği ticaret kuralınca herkesin malumu…

-Bu bedelin verildiğine dair bir makbuz var mı?

-Ki mutlaka olması lazım…

-Bedel ödenmeden bu isim hakkı alındıysa işte orası daha vahim…

-Niye vahim?

Şöyle ki;

-O zaman FETÖ örgütüne bağlı ve o örgütün açtığı bir dershane olmuş olur…

-Sahi, bu vakıf Kahramanmaraş’ta eğitim alanına niye el attı?

-Bu vakfın senedinde yani kuruluşunda böyle bir durum yazılmış mıydı?

-Şimdi bu dershanelerde binlerce öğrenci yıllarca eğitim aldılar ve ücret ödediler…

-Bu dershanelerdeki öğrencilerden alınan paralar nereye gitti, nerelerde kullanıldı?

-Bu dershanelerde ders verilirken,  çocuklarımıza FETÖ örgütünün de yolladığı herhangi bir örgüt dokümanı veya belgesi o genç beyinlere aşılanması sağlandı mı?

*

Dedim ya, aklıma deli hem de çok deli sorular geliyor…

-Sahi, Simya okullarının arsaları ve binası nasıl alındı, hizmet binası nasıl yapıldı?

-Kimlerden arsa alındı? Bir bedel ödendi mi?

-Kimlerin parasıyla bu devasa saray gibi okulu yaptınız?

Sorularım gayet açık ve net…

Bakın tekrar buradan sesleniyorum…

Diyorum ki:

Hemen adliyeye koşmayın… Şekil (A) da görüldüğü gibi mahkemede sorularıma cevap veriyorsunuz ve beni yoruyorsunuz…

Sizlerden sorularıma ister basın toplantısıyla ister yazılı bir açıklama bekliyorum…

Sakın noterden ihtarname göndermeyin, yazık olur paranıza, yine siz zararlı çıkarsınız…

*

Sevgili okuyucularım…

Geçen hafta bu şahsiyetlerle ilgili ilginç gelişme yaşandı…

İddia odur ki:

SGK nezdinde yaptığım suç duyurusundan dolayı yüklü miktarda ceza yiyecekleri konuşuluyor…

Ve Saçaklızade vakfına bağlı okullarda “bitme” aşamasına geldiklerini, açılan davalardan feragat edeceklerini, Mustafa Karaaslan’ı nasıl ve ne şekilde durdurulması gerektiği düşünülerek Ali Demirdöğen ve bu vakıfta yıllarca yöneticilik yaptığı söylenen ve şu an Büyükşehir Belediyesinde Daire başkanı olan Cevdet Kabakçı beyefendi ile icazet yollarına çıktıkları duyumlarını aldım…

İnanın şaştım…

Ve buradan Kabakçı’ya sesleniyorum:

-Sahi size ne oluyor?

-Aranızda bir kan bağı yoksa bu vakıfla bir bağlantınız mı var?

-Sizin göreviniz Büyükşehir Belediyesinde Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı değil mi?

-Yok, eğer bu vakıfla ve bu vakfın okulları ile bir bağınız varsa, o zaman görevinizden istifa edin ve bu okulların başına geçin…

-Ondan sonra icazet aramaya çıkın…

-Ve benim de canımı sıkmayın…

Geçmişte eski belediye başkanı Poyraz’a yaptığınız kamuoyunun malum bilgisinde…

*

Bak Kabakçı efendi… Şu tek soruma sizden cevap istiyorum:

-Poyraz döneminde başkan yardımcısıydınız ve bu vakfa belediye tarafından herhangi bir arsa verildi mi, verilmedi mi?

*

Sevgili okuyucularım…

Bu vakfın başındaki şahsiyetler pabucun pahalı olduğunu anladılar…

Onun için icazet aramaya çıktılar…

Çünkü şikâyetim üzerine SGK’dan yüklü bir ceza yiyecekler…

Çünkü ulaşacağım bazı belgelerle bunların ipliğini pazara çıkaracağım.

Öğretmenlere nasıl elden maaşlarını tamamlattıkları, Devletimin SGK Primlerini ve vergilerini ödememek için nasıl dolambaçlı işler yaptıkları artık netleşecek…

*

Bakın açık ve net yazıyorum:

Benim yerim belli…

İcazet için öyle sağa sola gitmeyin…

Bu sizleri daha çok küçültür…

Sizden tek bir şey istiyorum…

-Ahtapot kolları gibi sardığınız ve dini kullanarak kendinize bir hegemonya kurduğunuz şehrimin Abdulhamidhan Cami Vakfı ve Saçaklızade Vakfından ellerinizi çekiniz…

-Abdulhamidhan Camimizi ve altındaki işyerlerini Devletimizin ilgili kurumlarına devrediniz…

-Saçaklızade Vakfına ait kaç şirket, kaç okul açtıysanız, hangi ilçelerde faaliyette bulunuyorsanız, tek tek kamuoyuna dokümanlarını ve bilançolarını açıklayınız…

-Vakfınızın milyar dolar servete sahip olduğu iddia ediliyor?

-Vakfınızın tüm malvarlığını kamuoyuna tek tek açıklayınız… Şeffaf olunuz…

Bu halkın bunları bilmeye hakkı var…

Bunları yapmadığınız müddetçe sizleri, insanların dini duygularını ve inançlarını kullanıp etrafa sahte ışık saçan “BU ŞEHRİN YAKAMOZLARI” (*) ilan edeceğim…

(*) YAKAMOZ: Yakamoz, çoğu kişinin sandığı gibi ay ışığının denizde oluşturduğu görüntü değildir. Yakamoz, uyarıldığı veya bir şeye temas ettiği zaman ışık saçan, "Noctiluca scintillans" adında, tek hücreli bir deniz canlısıdır. Işık saçmasından dolayı denizdeki ateş böceği olarak da zikredilebilir. Çünkü iki canlının da biyolojik olarak ışık saçması (biyoluminesans) bu canlıları özel kılar. Bir plankton olan yani mikroskopla görülebilen bu deniz canlısının birçoğunun bir araya gelip ışık saçmasına da yakamoz denir. Yakamozun görülebilmesi için diğer ışık kaynaklarının yani güneş, ay veya şehir ışıklarının yakamoz ışıklarını bastırmaması gerekmektedir. Yakamoz oluştuğu anda, denizde uzun ve birçok floresan lambaları yanıyormuş gibi görünür.