GEÇEN aylarda trafikte yaya önceliği bilincinin oluşturulması amacıyla başlatılan ’Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın’ kampanyası kapsamında, yayalar ve yayalara yol vermeyen sürücüler uyarıldı.

Yani yayaya yol vermek, nezaket kuralı olmaktan çıkıp zorunluluğa dönüştü…

Dönüştü dönüşmesine de…

Benim şehrimde, trafik lambasında yayalar için kırmızı ışık yanarken bile “öncelik benim hakkım diyerek kuralı bilmeyen yayalar” olduğunu gözlemliyorum…

*

-Nasıl olsa yayalara yol vermek kuralı çıktı ya!

-Nasıl olsa öncelik yayalar sizin dendi ya!

-Adam trafik lambasındaki kırmızı ışığı bile dinlemiyor…

-Hoppa, yol benim hakkım diyerek araçlara meydan okuyor…

-Hemen yaya geçidinden yürümeye başlıyor…

-Birde kafasını çevirip gelen araca ters ters bakıyor…

-Baktığını geçtik, adımlayıp karşıya geçmek için çaba sarf etmek bir yana, sanırsınız asfaltı incitmekten çekiniyor…

*

Be kardeşim…

Tamam, bu kural çıktı…

Tamam, İl Valileri yayalara öncelik verilmesinin kural olduğunu sürücülere ilan etti.

Hepsine tamam…

*

Ancak…

Yayaların yol hakkı kuralı, trafik lambası olup yaya için kırmızı ışık yanarken de mi geçerli?

Yapmayın beyler…

Eski köye yeni adet getirir gibi…

*

"Bak ne diyorum yaya efendiiiii..."

-Sana diyorum sana…

-Sen, trafik lambasında yaya için kırmızı ışık yanıyorsa, beklemek zorundasın…

-Orda senin önceliğin yok…

-Kırmızı yanıyorsa duracaksın…

-Araç trafiği akışı engellenmeyecek…

-Senin için yeşil yanıyorsa geçeceksin…

*

Benim korkum şu:

Yayalar; Kural bana geçme hakkı önceliği veriyor diyerek trafik lambasında kırmızı da bile geçerken bir araç Allah göstermesin ya çarparsa?

Sahi, “Kim haklı kim haksız olacak?”

*

Benim endişem:

-Ya yaya, ya da sürücü ikisinden biri psikopat çıkarsa?

-Ya elini beline atarsa?

-Olası bir can kaybı vakası olursa?

-O zaman ne olacak?

*

Demem odur ki:

-Bence acilen, Trafik lambası olan yerlere trafik kurallarına riayet edilmesi için levhalar asmak gerek…

-En iyi çözüm, yayaların çok geçtiği yerlere üst veya alt yaya geçidi yapmak…

-Yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’ün bu konuda kesin adım atacağını ve ilgili birime talimat vereceğini düşünüyorum…

Amaç yaşanabilir bir Kahramanmaraş için hayırlısı diyelim…

*

DİP NOT: Ulucami’den Şekerdere ve Karamanlı kavşağından Ulucami istikametine araçlar kaptırıp gidiyor. Orada trafik lambası yok, ancak yaya geçidi var. Aman yayalara dikkat edelim diyorum.
 

***
 

BÜYÜKŞEHİRLERDE MUHTARLIK KALDIRILSIN DİYENLERDENİM…
 

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli yine gündemi sarsacak bir konuya değindi…

Dedi ki:

“Büyükşehirlerde Muhtarlık kaldırılsın…”

Bu konu ile alakalı Kanal Maraş’ın yaptığı ankete yüzlerce yorum ve beğen geldi.

Çoğunlukla “Kaldırılsın” görüşü hâkim…

*

Şöyle bir düşünüyorum da:

Her şeyi internet üzerinden “E-Devlet’te” yapar hale geldik…

Sabıka kaydından tutunda, Vergi, SGK, Trafik Cezası, aklımıza gelebilecek her konuda bizle ilgili bilgiye ulaşabiliyoruz…

İstediğimiz evrakı E-Devlet’ten bir tık ile yazıcıdan çıkarıyoruz…

Fakir-Zengin fark etmiyor her vatandaşın elinde akıllı telefonlar…

Hastanelerden tutun da Nüfus Müdürlüklerine bile randevu alıp saatinde gidebiliyoruz.

Her Devlet birimi veya yardım kuruluşlarına telefon ile ulaşamazsak internet üzerinden ulaşabiliyoruz.

*

Peki, Muhtarlık makamları ne işe yarıyor?

Sadece Suriyeli vatandaşlara hizmet ediyor… Yetkililer biliyor mu? Veya bilmiyor mu? Bilemiyorum ama her Suriyeli göçmenlerden bir imza karşılığında 5 TL, her hangi bir kira kontratı düzenlediklerinde 100 TL almaktan başka bir iş görülmüyor…

Yani “Akça akça kazanır; fakir yol teper.” Atasözü misali muhtarlık binaları bu işlerle yoruluyor…

*

Bakıyorsunuz…

Muhtarlık makamları yüzünden her seçimde bindirme seçmenler…

Bakıyorsunuz…

Seçim sonuçlarından sonra kavgalar, gürültüler, can yakmalar ve can almalar…

*

MHP Milletvekili Cemal Enginyurt bile “Ak Parti İstanbul da neden kaybetti?” sorusunu sorarken, 557 bin seçmenin Anadolu’ya muhtar seçmeye gittiğini, sadece Ordu iline 37 bin yeni seçmenin geldiğini ve bunun 30 bininin Ak Parti seçmeni olduğunu ifade ediyor…

Ne acı bir tablo değil mi?

Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasında sadece 17 bin oy farkı olduğunu düşünürsek, bir Muhtar seçmek için ülkenin geleceğini göz ardı edip kendi yakınını muhtar seçmenin peşine düşen insanlara söyleyecek söz bulamıyorum…

*

Devlet Bey bu gerçekleri görerek “Büyükşehirlerde Muhtarlık kaldırılsın” derken bu yaraya parmak basıyor…

Çok haklı bir konu…

Bende Devlet Bey gibi düşünenlerdenim…

“Ve büyükşehirlerde muhtarlık kaldırılsın diyenlerdenim…”

Umarım bu yasa Meclise getirilir…