Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendiren Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekonominin sorumlusu benim” sözlerini kürsüye yansıttı.

Babacan, “Sağda solda düşman aramaya gerek yok. Sağda solda lobi aramaya da gerek yok. Bugün ekonomide dibe batışımızın sebebi, bu kötü yönetimdir. Sayın Erdoğan’dır. Bugünkü ekonomik tablonun, yoksulluğun, yokluğun lobisi Beştepe’dedir. Yine o bilim dışı teorisini tekrarlamış. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ demiş. Gerçek tez şu: Erdoğan sebep, yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon, sonuç. İki kere iki dört kadar net” dedi.

Babacan şu ifadeleri kullandı:

‘YARIM SAAT ÖNCE KONUŞTUĞUNU YALANLIYOR’
Kur iniyor çıkıyor. Herhalde o anda kendilerini uyardılar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Laf dinlemiyor diye Merkez Bankası başkanı değiştiren cumhurbaşkanı. Herhalde ‘Bir konuştunuz, kur gene fırladı’ diye uyardılar, çıkıp dışarıda ‘Merkez Bankası bağımsız’ diyor. Yarım saat önce konuştuğunu kendisi yalanlıyor.”

‘MERKEZ BANKASI, CUMHURBAŞKANININ ELİNDE OYUNCAĞA DÖNÜŞTÜ’ 
Sosyal medyada birinci sırada tartışılan konu ‘Dolar 11’ ve Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu. Bütün ülkenin kilitlenip ‘Merkez Bankamız ne yapacak’ diye bakıyor. Dünyada böyle bir şey yok. Bu ülkenin merkez bankası, Cumhurbaşkanı’nın elinde oyuncağa dönüştü.”

‘İNSANLARIN GÖNÜL DÜNYASINA DOKUNUP KAÇIP GİTMEK YOK’ 
Madem faiz kötü bir şey, neden sıfırlamıyorsunuz? Neden faizi sıfıra indirmiyorsunuz? Öyle nas deyip de insanların gönül dünyasına, vicdanına, kalbine bir dokunup kaçıp gitmek yok. İşte Amerika’da sıfır. Avrupa’da eksi. Madem nas diyorsunuz; neyi bekliyorsunuz? İndirin sıfıra. Kötü kötüdür. Kötünün azı çoğu olmaz.

‘LAFA GELİNCE FAİZE ÇOK KARŞI’
Sayın Erdoğan ‘Gelişmiş ülkeler en büyük krizi yaşıyor’ diyor. Hangi ülkeymiş? Hangi ülkede asgari ücretin satın alma gücü bu kadar düştü? Hangi ülkede emekliler bu kadar perişan? Dünyada paranın en bol olduğu dönemlerden birinden geçiyoruz. O gelişmiş ülkeler dediği ülkeler, vatandaşlarına pandemi döneminde karşılıksız destek verdi. Bizde faizli kredi verildi. Kredi üstüne kredi, faiz üstüne faiz bindirildi. Lafa gelince faize çok karşı.”

‘YÜZDE 66 İLE DEVRALDIĞIMIZ HAZİNE BORÇLANMA FAİZLERİNİ YÜZDE 4,6’YA DÜŞÜRDÜK’ 
2002’de ekonomi yönetimini devraldığımızda, ülkenin hali perişandı. Yüzde 66 ile devraldığımız hazine borçlanma faizlerini yüzde 4,6’ya indirdik. Bugün Türkiye tekrar Avrupa’nın en yüksek faizini ödüyor. Bu mu faizle mücadele? Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 6-7 iken pırıl pırıl bürokratları meydanlarda yuhalatıyordu. ‘Faizci’ diyordu. Yüzde 6-7, kendi ifadesiyle, ‘vatana ihanet’ de bugün Türkiye Cumhuriyeti hazinesi yüzde 19-20 ile borçlanıyorsa bu nedir?

‘KOSKOCA ÜLKEYİ PARTİSİNİN İL TEŞKİLATI SANIYOR’
İş insanlarına fırça atıyor. Yatırım da talimatla olmaz, bunu da öğrenmesi gerekecek. Çok çarpık bir zihniyetle karşı karşıyayız. Koskoca ülkeyi, kadınıyla, genciyle, iş insanıyla birlikte, partisinin il teşkilatı zannediyor. Partisine verdiği talimatlar gibi ülkeyi yöneteceğini sanıyor. Yatırım; güvenle, hukukla, demokrasiyle olur. Ülkede iş insanları arasında ‘çökmek’ tabiri kullanılıyor. Yatırımcılar her an varlıklarına çökülme riskini duyuyorlarsa, yatırım yapmazlar. Türkiye bir yol ayrımına geldi. Dönülmez akşamın ufkundayız artık. İktidar ortaklarının, ülkenin meselelerini düşünmek yerine ‘50+1 yanlış oldu’ diyerek seçim hesaplamalarına gömülmelerinden anlıyoruz. Ne zaman ki bir iktidar, sorunların çözümüne değil de koltuğu garantileyecek hesaplamalara kafayı takar; işte o zaman artık o iktidarın vakti dolmuştur. Acısıyla tatlısıyla, iyisiyle kötüsüyle, bugünkü iktidarla en kısa sürede vedalaşacağız. Türkiye’yi hızla huzura, barışa ve adalete götüreceğiz.”