ÖNCEKİ gün “Malum şahısla” mahkememiz vardı…

Malum şahsın malum avukatı, mahkemede şöyle dedi:

-  “Müvekkilim hakkında daha önce soruşturma açılmış ve takipsizlik kararı verilmiştir…”

Takipsizlik kararları veren sorumluların çoğunluğunun “FETÖ ÖRGÜTÜ” üyeliğinden ya soruşturma geçirdikleri ya da hapiste olduklarını belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum…

Çünkü adliyedeki odalara daha önceleri babalarının çiftliği gibi girip çıktıklarını sağır sultan bile duymuştu…

Mahkemede söz bana verilince aynen şöyle dedim:

-  “…Basın mensubu olarak söz konusu iddiaları soru mahiyetinde gündeme getirdim ve paylaşımlarda bulundum. Söz konusu paylaşımlar hakaret kastı ile değil eleştiri, sorgulama ve kamu yararı adına kamu ile bilgi paylaşımı adına yapılmış paylaşımlardır. Mevcut durum itibariyle müşteki Vakıf Başkanlığından istifa etmiştir. Vakıf’ta kapanma aşamasına gelmiştir. Buda paylaşımlarımı teyit etmektedir…”

Sonuç:

Sayın Mahkeme başkanı dosyanın genişletilmesine yönelik taleplerin bir sonraki celsede değerlendirilmesine karar verdi…

*

Malum şahısla mahkeme salonlarında bu daha bir başlangıç…

*

Abdulhamidhan Cami derneğini usulsüz olarak kapatıp tüm mal varlığını kurduğu vakfa devreden bu eski imam(!) kanun ve yasa önünde bugüne kadar hep ayrıcalık sağlanması bir şekilde sağlanmıştır…

Oysa ki; Mevzuattaki dernekler kanununun 15’inci maddesine göre  “kapatılan bir derneğin mal varlığı başka bir vakfa devredilemez” hükmü mevcuttur…

-  Kimler bu oyunun parçası olmuşlardır?

-  Halkın olan bir cami, nasıl ve ne şekilde ele geçirilme yoluna gidilmiştir?

Caminin Otoparkını bile iptal edip kiraya verdiklerine göre…

-  Burada ki amaç nedir?

-  Tüm işyerlerinin gelirleri ile bir hükümranlık mı kurmak?

-  Yoksa Vakıf adıyla ele geçirilen bir ibadethane bünyesinden bu şehir mi, yöneltilmek istenmiştir?

Artık yolun sonu görünmüştür…

Ha bugün ha yarın kanaatimce, Abdulhamidhan vakfının kapatılması ile ilgili karar gelecektir…

Gelecektir gelmesine ama…

-  “Malum şahsın” mütevelli heyet üyelerine yazdığı ve benim ele geçirdiğim yazıda apaçık vakfın kurtarılması için nasıl dil döktüğü ve sonrada ne yapıyorsanız yapın diyerek üstü kapalı menfaat çarkının dönmesini istediği, ayrıca bir arabulucu milletvekilinden bahsettiği aşikârdır…

-  Sahi AK partinin bir milletvekili, hala bu vakfın kapanmaması için arabuluculuk yapması bana göre çok manidardır…

O Milletvekiline sesleniyor ve diyorum ki:

-  Sen bu milletin vekilisin. Milletin camisini kurtarmak yerine, o vakfın kapanmaması için ilgili mercilere gidip görüşme yapman ayıp ötesi bir şeydir…

-  Vakıf adına arabuluculuk yap diye seni bu halk milletvekili seçmemiştir…

-  Halka ait olan mal ve mülklerine sahip çık diye seçmiştir...

-  Haddini ve konumunu bileceksin…

-  Aksi takdirde adını “arabulucu milletvekili” olarak billboardları yazdırırım…

-  Ve “Çıkarın nedir” diye sorarım…

Benden söylemesi…