Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Kahramanmaraş 1. Olağan İl Kongresi'ne iştirak etti. Babacan, kongrede gündeme dair önemli açıklamalar yaptı.

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkan kısımlar şöyle;

Demokrasi milletimizin sesini öne çıkarmak demektir. Anayasal düzeni korumak millet iradesini her şeyin üstüne koymak demektir. Demokrasi 73 sene önce sandıkları koruyan aslan köylülerin hasretidir. Demokrasi 15 Temmuz gecesi tankları durduran bu cesur milletin demokrasi hasretidir. Bundan 5 yıl evvel demokrasimize karşı hain bir darbe girişimi gerçekleşti. Bu hain örgüt, FETÖ örgütü demokrasimizi fethetmeye çalıştı. Halkımız o gece devleti ayakta tuttu. Halkımızın demokrasi sevdası tankların önüne geçerek set çektiler. 15 Temmuz niçin başarılı oldu? O direniş haklı bir direnişti meşru idi. Sivil bir direniştir.

'KOŞULLAR NE OLURSA OLSUN SİVİL SİYASETE GÖZÜMÜZ GİBİ BAKACAĞIZ'

Darbeye direnirken şehit düşen vatandaşlarımıza rahmet diliyorum . Tüm gazilerimize de şükranlarımı sunuyorum. 2 gün sonra kaybettiğimiz kardeşlerimiz saygıyla anacağız. Bize düşen demokrasimize sahip çıkanların o emanetine sahip çıkmamız gerekiyor. O emanet nedir? Devlet kurumlarına yapılan personel atamalarında liyakati esas almaktır. Bu millet darbelerin acısını okulda, cezaevlerinde çok gördü. Seçimle gelen ancak seçimle gider. Koşullar ne olursa olsun sivil siyasete gözümüz gibi bakacağız. Bu ülkenin sorunlarının çözümleri meşru demokratik siyasette aranmalıdır.

KHK'lar dönemi standartlaştı. 21. yüzyılda artık darbe girişimine teşebbüs etmez dediğimiz zamanda bu girişimle karşılaştı. Bir yandan bunları yaşadık ama bir yandan da Sayın Erdoğan'ın iki çıkışıyla karşılaştık. Erdoğan 'Bu darbe Allah'ın lütfu oldu' dedi. 15 Temmuz darbesi güçlü demokratik bir ülke için bir fırsat olabilirdi. Sapasağlam bir demokrasi, anayasa sistemi nasıl kurarız ki bu tip örgütler ülkeyi bir daha sarsmasın diye çalışmalar yapılabilirdi. 84 milyonu tek adam yönetimine mahkum ettiler.

Bir zamanlar AK Partiye güvenip oy veren arkadaşlara seslenmek istiyorum. Ortaya dökülen kirli ilişkiler yumağına tepki gösterdiğinizi biliyoruz. 15 Temmuz'un ardından OHAL döneminde yaşanan haksızlıkların içinizi sıktığını biliyoruz. Bu adaletsizlikler, hukuksuzluklar sineye çekilecek şeyler değil. 28 Şubat karanlığının ortamını üzerimizden alsınlar dediklerinin 28 Şubatçılarla yürüdüler. Bu halk, bu desteği verenler siz 28 Şubatçılarla iş tutun diye oy vermedi ki. Yanlarına Bahçeliyi almaları rotayı Perinçek'e vermeleri ibretlik. Perinçek 'İktidar partisinin rotasını ben çiziyorum' diyor.

'EKONOMİDEKİ BÜTÜN SORUNLARIN FATURASINI GEZİ OLAYLARINA, ÇUKUR EYLEMLERİNE KESİYOR'

Sayın Erdoğan geçen haftaki konuşmasında ekonomiyle ilgili sorunları başkalarına ciro etme çabasında bulundu. Gezi olaylarındaki amaç ne ise ekonomimize yönelik saldırılar da odur dedi. Çukur eylemlerindeki niyet ne ise kur, faiz ve enflasyon üçgeni üzerinden kurulan oyun da aynı dedi. 15 Temmuz darbesi girişiminin gerisindeki sinsi gaye ile ekonomimizi sıkıntıya sokma gayesi de ayıdır dedi. Ne ile neyi karıştırıyor. Ekonomideki bütün sorunların faturasını dönüyor 2013 Gezi olaylarını yapanlara yıkmaya çalışıyor.

'ONLAR MI YAPTI BU BORÇLANMAYI?'

2015 Çukur olaylarının sebebini bugünkü ekonominin durumuna bağlamaya çalışıyor. 15 Temmuz hadisesi ile bugünün ekonomisini insanların zihninde birleştirmeye çalışıyor. Bu milleti kimse aldatmaya çalışmasın. Sayın Erdoğan'a sormak istiyorum. 2018'de partili Cumhurbaşkanı akraba bakan el ele verdi. Bu ülkenin hazinesinin borcu tam 2 yılda ikiye katladı. 970 milyarlık hazine borcu 2 trilyona çıktı. 95 yılda biriken borç kadar son 2 yılda bir o kadar borç birikti. Erdoğan'a soruyorum: Gezi olaylarına sebep olanlar mı gelip bu borcu ikiye katladılar? Onlar mı yaptı bu borçlanmayı? Siz yaptınız.

'132 MİLYAR DOLARLIK REZERVİ CAYIR CAYIR SATARAK TÜKETTİLER'

Aynı dönemde Merkez Bankası'nın tam 132 milyar dolarlık rezervini cayır cayır satarak tükettiler. Taraflı partili Cumhurbaşkanı ve akraba bakan gizli yaptılar. Biz sıkıştırınca açıklamak zorunda kaldılar. Dolaylı yoldan yaptılar. Bugün Merkez Bankası'nın döviz kuru üzerindeki kontrolleri en önemli elindeki silah döviz rezervi ta -60 milyarda. Sayın Erdoğan'a ikinci sorumu soruyorum: Çukur olaylarını yapanlar mı gelip bu MB rezervlerini sattılar? Siz ne ile neyi karıştırıyorsunuz. Bugün MB'nın faizi yüzde 19'da.Avrupa'nın en yüksek dünyanın 7. yüksek faizinden bahsediyoruz.

Bu hafta MB Para Politikası Kurulu toplanacak. MB'nın ne karar alacağını ne yapacağını hep beraber göreceğiz. 4 MB başkanı değiştirdi. Sebep olarak da ne söyledi laf dinlemiyordu dedi. Laf dinlemeyeni gönderdi laf dinleyen MB başkanını oraya oturttu. Madem laf dinleyen Merkez Bankası başkanı var niye şu faizi indir arkadaş demiyorsun? Son başkan geleli 4 ay oldu niye faiz hala yüzde 19? Gezi Olayları diyor, Çukur eylemleri diyor, 15 Temmuz diyor ve bunların hepsini ekonomiye bağlıyor.

'KRİZİN YEĞANE SORUMLUSU BU KÖTÜ YÖNETİMDİR'

Sayın Erdoğan'a üçüncü soruyu soruyorum: 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünü yapanlar mı şu anda MB'nın faizini yüzde 19'da tutuyor. Doğruya doğru diyeceğiz; eğriye de eğri. Kimse kusura bakmasın hiç kimse bu milletin gözünün içine baka baka bu milleti aldatmaya kalkmasın. Bugünkü Türkiye'nin ekonomisinin içine düştüğü krizin yeğane sorumlusu bu kötü yönetimdir.

Pandemi diyorlar. Pandemi 2020 yılının mart ayında açıklandı. 2019'un büyüme oranı sadece yüzde 1. O da TÜİK'e inanıyorsan. Bütün dünya hızla büyürken Türkiye ekonomisi krize girmişti. MB rezervini pandemide gerekti onun için kullandık diyor. Pandeminin ilk vakası açıklandığında zaten MB rezervi tüketmişti. 2019 yerel seçimlerine giderken satmaya başladılar bu rezervleri. O kadar iyi yönetiyoruzki ekonomiyi MB hiçbir şey yapmıyor ama kur stabil gidiyor. Meğer o günlerde cayır cayır döviz satıyorlarmış el altından o kuru oralarda tutabilmek için. Bu milleti aldatmak için 2019 yerel seçimlerinde oy alabilmek için o rezervleri satmaya başlamışlar.

Kimse kusura bakmasın bu ülkenin ekonomisinin şu anki içine düştüğü ana sebebi kötü yönetimdir. Çözüm basit. Ülkeyi yönetenlerin dürüst ve işin ehli kadrolardan oluşması gerekiyor. Önce liyakatli kadrolar olacak, hemen yanında bunun istişare olacak. Bir biliyorsan bin sorarak ülkeyi yöneteceksin. Ekonomi ancak sağlam bir adalet ve hukuk zemininde yükselir. Eğer adalet yoksa, hukuk yoksa demokrasi iyi işlemiyorsa, bir ülkede özgürlükler ile ilgili sorunlar varsa o ülkenin ekonomisini sağlam tutmanız mümkün değildir.''