BİZE, konuşma diyorlar…

Bize, yazma diyorlar…

Bize, yazarsan kara listeye girersin diyorlar…

*

Bizde diyoruz ki:

Ağzımıza fermuar mı vuralım ağam?

Elimizdeki kalemi yanlı mı yazalım ağam?

*

Ne yapıyoruz:

Eleştiriyoruz…

Yaptığınız yanlış diyoruz…

Kime diyoruz?

Büyükşehir Belediye Başkanı ve Milletvekillerine…

*

Daha açık bir ifadeyle:

Bu gidişle halkın sevgisinden uzaklaşıyorsunuz diyoruz…

Eleştirmek eğer belden aşağı olmaz, hakarete varmaz ise faydalıdır diyoruz…

Bir yapının hem olumlu yönü görülmeli hem de olumsuz cephesi eleştiri konusu yapılmalıdır diyoruz…

Düşüncesini ifade edene kapıkulu muamelesi yaparsanız, sonuçta bazı şeyler zedelenir.

Susmak, hele hele haksızlığa sessiz kalmak, dilsiz şeytan olmaktır.

*

Bu girişten sonra asıl söylemek istediklerimize gelelim.

Ak Parti'ye bu güne kadar destek verdik.

Ülkenin menfaatleri, vatanın ve milletin refahı için, fitne tohumları saçanlarla birlikte olmadık, bundan sonra da olmayız.

Bizim geleneklerimizde devlete sadakat, vatana bağımlılık esastır.

Partiler gelir geçer.

Bâki olan Allah'tır.

Biliriz ki eleştiri, bir şeyin daha iyi olması için yapılır.

Maraş Katliamını, Maraş olayları olarak ifade eden Mahir Ünal'a bu sözünden dolayı katılırız.

Zira Maraş'ta cereyan eden olayların arka planında derin güçler vardır.

Katliam diyeceksek bile buna, bu katliamı yapanlar o günün tabiriyle sağcılar değildi.

Anacığım bile o kötü günlerde 6 ay Adana hapishanelerinde çile çektiyse varın siz düşünün…

*

Olay şudur:

Mustafa Alyaz, bu şehirde genç bir gazeteci arkadaşımız…

Sosyal medya hesabından Mahir beyin Maraş olayları söylemini benimsemiş ancak, daha bariz bir ses tonuyla buna değinmesinin daha faydalı olacağını söylemiştir.

Yani Alyaz'ın yaptığı eleştiri bile değilken Ünal'ın danışmanı Demircioğlu buna bile tahammül göstermemiş, bir nevi yaptığı yorumda ''haddine mi senin Ünal'ı eleştirmek dercesine'' fikre bir kez daha darbe vurulmuştur.
 


 

Kadın Kolları İl Başkanı Çitil Hanımefendi bile boş durmamış Demircioğlu'na arka çıkmak adına ''Sayın Demircioğlu çok haklısınız. Şehre dair hiç fikri olmayan çıkıp şehri konuşuyor. Şehir daha iyi hizmet alsın diye yaptığımız uğraşılar boşuna değil elbette. Bakanımızın daha güzel çalışmalara vesile olacağına inanıyorum. Daha yapacak çok iş var. Boş olanlar söylensin.'' diye yorum yazabiliyor...
 


 

Alyaz kardeşimiz yerelde gazetecilik yapan, iyi niyetli bir arkadaşımızdır.

Söz söylemeyecek mi, konuşmayacak mı, susacak mı?

Alyaz gibi azıcık eleştiri yapanlar boykot mu edilecek?

Ki örnekleri var…

AK Parti tabanına hitap edebilme vasfına sahip kişiler veya yapılar iktidarı eleştiremiyorlar.

Eleştiren ya hain ilan ediliyor ya da Fetöcü.

Bu gidiş hayra alamet değil.

Her kim Ak Parti'yi eleştirmeye cüret etse analarından doğduklarına pişman ediliyorlar.

Liberaller desteğini çekti.

Partinin tabanının birçoğu küstürüldü.

Ders alınmadı; Ankara, İstanbul, Adana, Antalya gibi metropol iller kaybedildi.

Cumhurbaşkanı metal yorgunluktan bahsetti.

Bize Ömer'ler lazım dedi.

Lakin parti içindeki cukkacı zihniyet Reisin söylediklerinin aksini yaptı ve yapmaya devam ediyorlar.

Partiyi fikren ve ideolojik olarak bitirmeye çalışanlar, özeleştiriye kapalılar…

Bu şehirde güç sarhoşluğu yaşanıyor…

*

Ama şu unutulmamalıdır ki:

Her yükselişin mutlaka bir de inişi olacaktır…

Benim üzüldüğüm, Reis Erdoğan’ın sırtından güç devşirenler, gözleri var görmez olmuşlar, kulakları var duymaz olmuşlar, elleri var dostça uzatmayı unutmuşlar…

*

Kibir onları öyle bir hale sokmuş ki:

Milletin tokadını yemeden kendilerine gelemez olmuşlar…

*

Hz. Mevlana ne güzel söylemiş:

''İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme, duydukları senin sesin, fakat aklından geçirdikleri, kendi düşünceleridir.''