Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesi Altınelma ve Tanır mevkiindeki Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Afşin C Termik Santralı Açık Kömür İşletmesi ile ilgili ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)' süreci İdari Mahkemesince yürütmesi durduruldu.

ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR

Kahramanmaraş İdare Mahkemesi'nin 2020/529 Esas nolu YD kararında: ''Davacılar tarafından, Kahramanmaraş İli, Afşin İlçesi sınırları dahilinde yapılması planlanan "Afşin C Termik Santrali (1.800 MWe/1836 MWm/4.401,84 MWt) Açık Kömür İşletmesi ve Düzenli Depolama Alanı Projesi" hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca verilen 27.03.2020 tarihli "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" kararının; hukuka ve bilimsel gerçeklere aykırı olduğu, projenin ülkenin elektrik enerjisinde dışa bağımlılığını azaltacağına ilişkin verinin yerinde olmadığı, zira üretimin tüketim miktarının iki katından fazla olduğu, kömürün dünyada en yaygın şekilde bulunan, güvenilir, aynı zamanda düşük maliyetlerle elde edilen temiz bir fosil yakıtı olduğuna dair iddiaların doğru olmadığı, bu noktada ÇED raporunun çelişkilerle dolu olduğu, oluşacak endüstriyel atığın yüksek miktarda olacağı ve projede öngörülen atık depolama tesis alanlarının yetersiz kalacağı, ayrıca bu alanların dolması durumunda ne tür tedbirlerin alınacağının belirsiz olduğu, proje kapsamında çeşitli işlemler için kullanılacak olan suyun bölgeyi susuzlaştıracağı, projenin planlandığı alanlardan santral alanının tamamı, dış döküm saha ve C sektörünün bir kısmı Bakanlar Kurulu kararıyla büyük ova ilan edilen "Afşin Ovası" içerisinde kaldığı, yine Kahramanmaraş İli 1/100.000 ölçekli il çevre düzeni planında sahanın büyük bir kısmının sulanabilir tarım alanları içerisinde kaldığı, projeden kaynaklı kamulaştırma işlemleri nedeniyle tarımsal alan kaybını beraberinde getireceği, buna bağlı olarak da dışa göçün artacağı, termik santral emisyonlarının, toprağın biyolojisini ve kimyasını etkilediği, Türkiye'deki yerli linyitlerin yüksek oranda kükürt içermesi nedeniyle asit yağmurlarının hem toprak hem de bitki sağlığını bozduğu, verimli tarım alanlarının kirlenme ve yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu, termik santrallerden yayılan ağır metallerin toprakta neden olduğu toksik etkinin tarımın yok olmasına ve bitki yetişse dahi canlılar tarafından tüketilemez hale gelmesine yol açtığı, kömür nedeniyle ortaya çıkacak asit maden drenajının içme suyu kaynaklarını ve yer altı sularını kirletici etkisinin bulunduğu, projenin tarımsal üretime yapacağı etkinin ÇED raporunun herhangi bir bölümünde değerlendirilmediği, santralin su ihtiyacı konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapılmadığı, kül depolama sahasının yer seçiminin uygun olmadığı, baca gazları, cüruf ve kül tozumaları nedeniyle verimli tarım alanlarının ve ekosisteminin zarar göreceği, ÇED raporunun yanlış ve hatalı bilgiler içerdiği, maliyet analizinin düzgün yapılmadığı, halkın termik santral yapılmasını istemediği, çevreye ve insan sağlığına telafisi mümkün olmayan zararlar verileceği ileri sürülerek iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.''

SAVUNMANIN ÖZETİ : ''Davanın ehliyet ve süre yönünden reddi gerektiği, ÇED olumlu kararının bir proje ile ilgili nihai izin ve onay niteliğinde olmadığı, Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinde belirtilen sürecin işletildiği, proje kapsamında gerek inşaat, gerekse işletme dönemine ilişkin çevresel etkilerin kapsamlı ve detaylı incelendiği, olumsuz etkilerin giderilmesi için alınacak önlemlerin çevre mevzuatı çerçevesinde öngörülen modelleme çalışmaları ile desteklendiği, ÇED raporu ve eklerinin yeterli ve uygun olduğu, yapılan tüm incelemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin  yeterli düzeyde veri, bilgi ve belgeye dayandırıldığı öngörülerek ÇED olumlu kararı verildiği, projede kullanılacak suyun temini hakkında DSİ'den görüş alındığı, tarım alanlarının tarım dışı kullanım için yapılan başvurunun İL Toprak Kurulu'nca kabul gördüğü, çevrenin hava kalitesi için modelleme çalışması yapıldığı, yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.''

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLDİ

''...Yukarıda yer verilen açıklamalar neticesinde Mahkeme kararına esas teşkil edebilecek nitelikte görülen gerekçeleri sonuç itibarıyla bir bütün olarak ele aldığımızda; Dava konusu proje alanı içerisindeki tarım arazileri açısından kullanılan toprak sınıflama sisteminin; proje açısından büyük önem arz etmekte olan etkili toprak derinliği ya da bitkisel toprak özelliklerine ilişkin detaylı bilgi içermemesi nedeniyle anılan sistemin değerlendirmede kullanılmasının çok genel düzeyde kalması, Dava konusu proje alanı içerisindeki tarım arazileri ile tarım arazileri dışında kalan yerlerden sıyrılacak bitkisel toprak kalınlığı hususunda ÇED raporunda verilen rakamların, ilgili alanlardaki AKK (Arazi Kullanım Kabiliyeti) sınıfları ile uyumsuzluklar gösterdiği gibi bu rakamların, arazi üzerinde yapılacak fiili çalışmaya dayalı bir toprak derinlik haritası oluşturulmadan hazırlanmış olması nedeniyle büyük oranda bitkisel toprak kaybına sebep olabilecek belirsizlikler taşıması, ÇED raporunda, arazi hazırlık ve inşaat çalışmaları için (hangi işin kaç araç ile hangi / ne kadar süre zarfında yapılacağı hususunda) detaylı zaman çizelgesi bulunmaması nedeniyle bu hususta raporda sunulan toz (PM10) emisyon hesaplamalarının sağlıklı kabul edilemeyecek olması, ÇED raporunda, santral sahasının hafriyat ve inşaat çalışmaları için (toplam) dört yıllık bir sürenin öngörülmüş olması nedeniyle kazı yapılacak 50 hektarlık alanın dörde bölünmesi sonucunda yılda 12,5 hektarlık alanda kazı yapılacağı belirtilerek bu alan ve süre üzerinden hafriyat miktarı hesabının yapılmış olmasına rağmen ÇED raporundaki beyana göre bu dört yıllık süre içerisinde aynı zamanda (hafriyat çalışmaları yanında) inşaatın da tamamlanması gerektiği hususu göz önüne alındığında; hafriyat işlemleri ile inşaat çalışmalarına ayrılan sürelerin ayrı ayrı ele alınarak bu durumun bölge hava kalitesi üzerindeki etkilerinin yeniden hesaplanmasının gerekmesi, Dolayısıyla arazi hazırlık ve inşaat çalışmaları ile ilgili olarak genel ve çerçeve nitelikte bir zamanlama tablosu ve plan çizildiği görülmekle birlikte, söz konusu planlamanın, anılan faaliyetler sırasında meydana gelecek toz (PM10) emisyon hesaplamalarının sağlıklı yapılabilmesi ve bu hesaplamaların doğruluğunun denetlenebilmesi adına taşıması gereken belirlilikten uzak olması, Proje dahilinde yapılması planlanan; bölgedeki yeraltı sularının çekilmesi, kurutulması, deplase edilmesi gibi susuzlaştırma faaliyetlerinden, bölgedeki sulama koopetatiflerine ait su kuyularının zarar görüp görmeyeceği, bu koopetiflerin sulama yaptığı alanların Karakuz Barajının sulama alanı içerisinde yer alıp almadığı, dolayısıyla su kaynaklarının kuruması yahut azalması halinde Karakuz Barajından yararlanarak sulama faaliyetlerine devam edip edemeyecekleri, bu Barajdan yararlanamayacaklarsa meydana gelen zararlarının hangi şekilde tazmin edileceği gibi hususlarda somut bir açıklama yapılamamış olması, Diğer yandan, Afşin - Elbistan C Santrali, Santral Kül Döküm Sahası ve Dış Döküm Alanları için projede belirlenen ve Bakanlar Kurulu kararıyla büyük ova koruma alanı olarak ilan edilen Afşin Ovası içerisindeki araziler hakkında Kahramanmaraş İl Toprak Koruma Kurulunun uygun görüşü üzerine Tarım ve Orman Bakanlığının 10/02/2020 tarihli işlemi ile tesis edilentarım dışı amaçlı arazi kullanım kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan dava sonucunda Mahkememizin 11/02/2022 tarih ve E:2020/435 sayılı kararıyla; Söz konusu işleme dayanak teşkil eden etüt raporu ile ek etüt raporunda; büyük ova koruma alanı içerisinde kalan arazilere alternatif alan bulunamamasına gerekçe olarak gösterilen; "söz konusu alanın bulunduğu bölgede kömür madenlerinin bulunması, mevcutta iki tane (Afşin A ve B) faal santralin bulunması, sahaların çok geniş alanları kapsaması ve yatırımın birçok disiplini içinde barındırması" gibi hususların, üzerinde bilimsel nitelikte bir inceleme yapılmasına imkan vermeyecek ölçüde genel nitelikte, yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmayan sebepler olduğu gerekçesiyle ilgili işlemin yürütmesinin durdurulması yönünde karar verilmiş olması, nedenleriyle dava konusu çevresel etki değerlendirme kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır. Öte yandan, dava konusu işlemin bölgedeki bitkisel toprak ve tarımsal faaliyetler ile hava kalitesi üzerinde önemli zararlara sebep olabileceği dikkate alındığında, uygulanması halinde telafisi güç zararların oluşabileceği de açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi gereğince itiraz yolu kapalı olmak üzere, 21/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.''