Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine teşekkür ederek “Daha sırada CEDAW da var. Lanzarotte de” ifadelerini kullandı.

Dilipak’ın yazısında bahsettiği CEDAW ve Lanzarotte iki ayrı uluslararası sözleşme. 

CEDAW, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen “Kadına karşı her türlü ayrımcılığın yok edilmesi",  Lanzarotte de, “Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması” sözleşmesi.

Dilipak’ın yazısı şöyle:

“Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldı. Bu karar aslında Brexit kadar önemli. Bu ayrılığın sadece Türkiye için değil, sadece taraf ülkeler için de değil, dünyaya karşı çok önemli sembolik bir adı var.

Doğru yönde ileri doğru atılan bir adımla, önce İstanbul’umuzun adını temizledik. Hem de çok önemli bir günde. Bugün bu sözleşmeye dayanılarak çıkartılan 6284 sayılı kanunun Resmi Gazete’de yayınlandığı bir gün. Şimdi sırada bu yasanın değiştirilmesi var. Yeni yasa sadece kanayan yaraların tedavisi değil, daha ve mutlu bir ailenin temellerinin atılması yönünde titiz bir çalışmayla mümkün olacaktır. Bu süreçte, aslında dini kurumlar, mektep, vakıf, dernek, akademi, medya, herkesin üzerine düşeni yapması gerek.

Bu süreçte çaba gösteren herkesten Allah razı olsun. Şimdi, bir yanlışa karşı çıkarken gösterdiğimiz çabadan daha fazlasını bunun yerine inşa edeceğimiz adil, barışçı bir düzen için harcamalıyız ve şeytani güçlerin ifsat ve saldırılarına da hazır olmalıyız.

Daha sırada CEDAW da var. Lanzarotte de. Aslında bu AB miadını tamamladı. BRexit çözülmenin ilk adımı idi. Şimdi Fransa FRexit’i konuşuyor. Fransa da ayrılırsa tek başına Almanya tek başına bu bin bir başlı kartalı taşıyamaz. Zaten Almanya dediğin ABD, İngiltere, Fransa’nın işgali altında, İsrail ve Vatikan’ın gölgelediği bir ülke. Almanya kâmil bir ülke değil. Fransa, Kanada’da İngiltere’nin ortağı. ABD ve İngiltere, Almanya üzerinden AB’nin içinde. Bir de dünyanın başının püsküllü belası bir NATO var. Öte yandan, AET’den beri kapıda bekletilen bir ülke olarak Türkiye var. TRexit der ayrılırız. İngiltere ayrıldı ne oldu? Türkiye, İngiltere ile ikili ticaret anlaşması imzaladı. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi AB’de Türkiye’ye karşı VETO yetkisine sahip. 15 Temmuz darbecilerine, PKK ve PYD’ye arka çıkan bir AB’de ne işimiz var. HDP’yi kapatmaya hazırlanıyorsunuz ama AB’ye girmeye çalışıyorsunuz. Bunda bir çelişki yok mu?

Yunanistan’ın, ABD ile ortak tatbikatının arkasında Türkiye’ye gözdağı verme planları yatmıyor mu?

Avrupa’ya savaş ilan edelim demiyorum. İngiltere ayrıldı savaş ilan etmiş mi oldu. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılır gibi, AB’den de ayrılırız. Tabi biz ayrılınca da zaten AB de fazla yaşamaz. Ayrılmasak da yeni dünya düzeninde AB yok. Zaten AB gerçekten miadını doldurmuş bir örgüt. Ayrılırsak Lanzarotte filan hepsi bir çırpıda bizim açımızdan hükümsüz kalır.

Bu CoVID’le perdelenen Great Reset belasına karşı da Türkiye yeni bir “Global Uyanış Hareketi”nin merkezi olabilir. Bu İstanbul Sözleşmesi ve CoVID’le başlatılan süreç arasında çok derin bağlar var. Bunu görelim artık. Bu topyekûn tehdit ve saldırıya karşı topyekûn bir savunma hattı oluşturmalıyız. İngiltere’nin, Fransa’nın, eski imparatorlukların hemen hepsinin sömürgeleri ile ilişkilerini örgütledikleri “Milletler toplulukları” var. Rusya bile, mesela Türki ülkelerden tümüyle geri çekilmedi. Peki, niye bir “Osmanlı Milletler Topluluğu” yok. Bu şemsiye, potansiyel olarak dünyadaki dört devletten 1’ini şemsiyesi altında toplar. Vatikan tüm Katoliklerin global temsili için hem dini, hem siyasi bir merkez. Sanırım Vatikan’ın 110 ülkede temsilcisi var. “Müslüman Halklar Topluluğu”nu örgütleseniz, bugün, dün bıraktığımız yerden başlayacak olsak bu sayıda ülkeyi kapsar şemsiyemiz.”