Zalim olmak için Firavun olmaya gerek yok.

"ZALİM" her kim olursa olsun.

Ama her kim olursa olsun.

-İster bütün güçleri elinde toplasın... İster parmak sallayıp "sıra sana gelecek" diye tehdit etsin.

-İster babanız olsun... İster ananız.

-İster en sevdiğiniz olsun... İster en âşık olduğunuz.

-İster kopkoyu kâfir olsun... İster takva sahibi Müslüman.

-İster tefeci olsun... İster hacı, hoca, imam.

Ne olursa olsun...

"Kim Var?" diye seslenince.

Sağımıza ve solumuza bakmadan...

Ve "şak" diye...

"Ben varım" diyeceğiz. ‘’Biz varız’’ diyeceğiz…

"ZALİM “in karşısında hep beraber yer alacağız…

***

Geçen hafta Cumhuriyet Savcılığından bir telefon ile davet aldım.

Hakkımda "Yürü be hocam kim tutar seni" ve "Sayın Başbakanım, ben görevimi yerine getirdim, şimdi sıra sizde" başlığında yazmış olduğum köşe yazım ile ilgili şikâyet olduğunu,  ifade vermem gerektiğini söylediler...

Kanuna karşı boynumuz kıldan incedir.

Derhal savcılık makamına gittim.

Şikayet dilekçesini okudum.

Şikayet eden Ömer Faruk Şirikçi; Abdulhamidhan Camii Vakfı başkanı ve eski imamı…

Vekili, Av.Hasan Kara...

Yazmış da yazmış avukat efendi.

Şikayet dilekçesinin 3 nolu paragrafında şahsıma bir suçlama:

Aynen şöyle yazılmış:

"...Şüpheli, müvekkilime ait olmadığı halde birçok yerde gayrimenkulü olduğunu “İDDİA” etmiştir. Oysa ki müvekkilimin Onikişubat ilçesinde bir dairesi ve ılıca da bir dairesi bulunmaktadır. Bunlar dışında müvekkilime ait herhangi bir gayrimenkul bulunmamaktadır…” diye yazmış...

Ne güzel yazmış değil mi?

Topu topu 2 adet gayrı mülk…

Dilekçedeki suçlanmama bakar mısınız?

“İddia” etmiştir?

Avukat efendi, yazdığım köşe yazılarımı öncelikle iyi okumanı tavsiye ediyorum.

Yazı 1: "Yürü be hocam kim tutar seni" başlığındaki köşe yazımda: “Kamuoyunda konuşulan senin hakkında bir sürü iddialar var. Bu iddialardan bir kaçını sana buradan kamuoyu adına soruyorum" diye yazmışım.

Tam tamına 11 adet soru sormuşum.

Kamu adına görev yapan bir gazeteci olarak sormuşum.

Müvekkilinin dünya kadar malı olsa, mülkü olsa bana ne, evlatları sevinsin...

Yazı 2: "Sayın Başbakanım, ben görevimi yerine getirdim, şimdi sıra sizde"başlığındaki köşe yazımda: "Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Abid Vanlı'nın köşe yazısından alıntılar yaparak Başbakan'a seslenmişim"

Bu yazılarda "iddia" ettiğim bir cümle çıkarda, göreyim seni avukat efendi.

Hoş seni eski Belediye Başkan yardımcılığı görevinden tanırım. İdare Mahkemesinin verdiği bir kararın bile nasıl yorumlandığını bilememiştin!!!

Onun için yazdığın şikâyet dilekçesini hoş karşılıyorum.

Bak şimdi sana müştekinin vekili olman sıfatıyla onunla birlikte kafa kafaya verip cevaplayacağınız bir belge açıklıyorum.

Yıl: 06.06.2014

Sayı: 50435097-663.05

Konu: Ömer Faruk Şirikçi

Valilik Makamı'nın 18.03.2014 tarihli ve İl Müftülüğünün görevlendirme yazısı ile...

İnceleme raporunun 6 nolu paragrafında aynen şöyle yazılmış:

"…Alınan ifadelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; Abdulhamithan Camii İmam-Hatibi Ömer Faruk Şirikçi'nin 657 Sayılı DMK 'ödevler ve sorumluluklar' başlığı altında yer alan 'mal bildiriminde bulunma' ile ilgili 14.madde gereğince şüphelinin kurumdaki şahsi dosyası üzerinde yapılan araştırmada:

1- Haydar bey Mh.Çağlayan Sit.5 Kat 16 Numaralı bir daire.

2- Doğu kent Yapı Kooperatifinden bir tam hisse.

3- Ilıca Kasabasında bir konut.

4- Haydar bey Mh. Yeşil vadi sitesi 7.Blok Kat:5 14 numarada bir daire.

5- Dulkadiroğlu ilçe tapu müdürlüğü ile yapılan yazışmada bir kerpiç ev hissesi" bulunduğu yazılmakta.

Bizde köşe yazımızda bunları yazmış ve sormuşuz…

İmam maaşıyla nasıl alındığını açıkla demişiz.

İnceleme raporunda ne dikkatimi çekti biliyor musun? Avukat efendi.

"Onikişubat tapu müdürlüğü ile yapılan yazışmada ılıca kasabasında bir meskenin Mal bildirimi haricinde mal bildiriminde bulunulmadığı, dolayısıyla büyük oranda var olan gayrimenkullerin mal bildiriminin yapıldığı…”

Raporu veren muhakkik zat: "Hem ılıca kasabasında bir meskenin haricinde mal bildiriminde bulunulmadığından bahsediyor, hem de büyük oranda var olan gayrimenkullerin mal bildiriminin yapıldığını" yazıyor...

Vallahi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyesim geliyor.

Ben geçmişte de bu şehirde bir kişi haricinde ne muhakkikler gördüm.

Bu muhakkik raporunu da çok görmemek lazım.

Şimdi gelelim asıl mevzuumuza...

Şikayet edebilirsiniz?

Bu en doğal hakkınız.

Sayın Savcı iddianame hazırlayıp Mahkemeye sunar ve hakkımızda dava açılırsa, İlgili Mahkemede kozlarımızı paylaşırız.

Şimdi şikâyet dilekçeniz ekinde belirttiğiniz üzere 16 numaralı bir daire ve Ilıca kasabasında bir konutunun olduğunu, başkada gayrimenkulünün olmadığını yazmışınız ya!

Müvekkilinizin bu tarih itibariyle 2 adet gayrı mülkü olduğunu öğrenmiş olduk.

Şimdi soruyorum:

06.06.2014 tarihli inceleme raporunda bahsedildiği üzere, müvekkilinizin ifadesine göre yazılı bulunan diğer gayrimenkul ve hisseleri ne yaptı?

Sattı mı?

Aile eşrafından birine mi verdi?

Buhar olup uçmadığına göre, mutlaka onlarla ilgili de mal bildiriminde bulunmuştur?

Bulunmadı mı yoksa?

2014 tarihli İnceleme raporunda mal bildiriminde bulunmadığı ile ilgili bir ibare var da!

Belki yine unutmuştur, hemen bulunsun. Hoş geçmiş tarihe göre mal bildiriminde bulunamayacağına göre şu an bulunsa da fark etmez.

Bak bir şey diyeyim mi size, Sayın Savcı inşallah dava açar.

Elden çıkardığı gayrımülkleri, tapudaki pasif kayıtları ve birinci derece aile eşrafının mahkeme kararı aracılığıyla üzerlerinde ne var ne yok bir ortaya çıkaralım isterim.

Ne dersin.

Şimdilik savcılık şikayet dilekçenizi bir kenara koyuyorum.

Buradan Kahramanmaraş halkına sesleniyorum.

Abdulhamithan Cami Yaptırma ve yaşatma derneği adı ile bir dernek var mıydı?

Vardı...

Bu dernek ile paralar toplandı ve camii yaptırılmaya başlandı mı?

Başlandı.

Camii bitme aşamasına gelince ne oldu da, vakıf kurma ihtiyacı hissedildi?

Gerek var mıydı?

Bu derneği feshedip camii vakfa nasıl çevrildi?

5253 Sayılı Dernekler Kanunu

Kanun Numarası           : 5253

Kabul Tarihi                   : 4/11/2004

Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 23/11/2004 Sayı :25649

Yayımlandığı Düstur     : Tertip : 5  Cilt : 44

Tasfiye

Madde 15- Genel kurul kararı ile feshedilen veya kendiliğinden sona erdiği tespit edilen derneğin para, mal ve haklarının tasfiyesi, tüzüğünde gösterilen esaslara göre yapılır. Tüzükte tasfiyenin ne şekilde yapılacağının genel kurul kararına bırakıldığı hallerde, genel kurul tarafından bir karar alınmamış veya genel kurul toplanamamışsa, yahut dernek mahkeme kararı ile feshedilmişse, derneğin bütün para, mal ve hakları, mahkeme kararıyla derneğin amacına en yakın ve kapatıldığı tarihte en fazla üyeye sahip derneğe devredilir.

Şimdi bu kanuna göre vakıf kelimesi nerde yazılı...

Vakfa mı devredilir yazıyor, yoksa kapatıldığı tarihte en fazla üyeye sahip derneğe mi?

Sahi derneğinin tüzüğünde bir oynama yapılmamıştır umarım.

Bir şeyi daha merak ediyorum:

2011 yılında Resmi gazete de basılıp yayınlandığı üzere Abdulhamidhan Camii Vakfı vakfedenler heyetimiz bu vakfa ne vakfettiler?

Arsa mı?

Yoksa her biri trilyonlarca para mı?

Mahkeme kararında yazıldığı üzere önce 50 bin TL, sonra 100 bin TL. bu parayla vakıf kur Camii'yi ele geçir.

Kahramanmaraş halkı aralarında 100 bin TL toplar sizin paranızı verir. 

Arsa deyince görevdeyken tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını koruyorum diyen mütevelli heyetinde bulunan eski Belediye Başkanı belediyemize ait herhangi bir arsayı bu camii arsasına dahil etti mi?

Aklıma geldi soruyorum işte…

Resmi gazetede yayınlandığı üzere vakfedenler: Mustafa Poyraz, Aslan Genç, Mehmet Temizdemir, Mustafa Hüdayioğlu, Mehmet ilgin, Halit Bağrıaçık, Sıddık Öncülokur, Ejder Gülçin, Ömer Faruk şirikçi, Hacı Ali Özturan, Ali Karslı, Hacı Mehmet Güner, Hasan Kara.

Şu vakfedenlerin isimlerine bakınca; Aslan Genç Rahmetli oldu yerine kim nasıl seçildi?

Bilen var mı?

Resmi gazetede ve mahkeme kararında yazılı olan zatılaniz avukat efendi, Vakfın geçen günlerde basına yaptığı açıklamada isminiz yoktu sizde mi çıkarıldınız?

Hangi gerekçeyle çıkarıldınız?

Eski Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, eski Belediye imar müdürü Hacı Mehmet Güner, eski Belediye Bşk. Yrd. Hasan Kara.

Bu üç isme sormak istiyorum:

Sizler bu vakfa ne vakfettiniz?

Ya digerleri?

Hepiniz?

Allah aşkına bir söyleyin ya!

Ne vakfettiniz?

Topu topu 100 binTL mi?

Sahi bu 100 bin TL'yi ortaklaşa mı yatırdınız?

Yoksa bir kişi kendi cebinden mi verdi?

Bak Avukat Efendi soruyorum ha...

Kızmaca darılmaca yok.

Seni bu vakfın, vakfedenlerinin arasından niye çıkardılar?

Yerine kimi aldılar?

Yoksa boş mu bıraktılar?

Oysaki Mütevelli heyetinde senden başka avukatta yok.