Çağ değişti ülke de değişti. Eskiden olduğu gibi evlerde sadece buzdolabı ve sarı lambalar yoktur.

Çağa ve teknolojiye bağlı olarak her evde çamaşır bulaşık makineleri, buzdolabı, fırın, ütü, su ısıtıcısı, kombi ve daha birçok küçük ev aletleri bulunmaktadır.

İşin ilginci bu elektrikli aletler ihtiyaç oluyor lüks değil. Haliyle bunlar adından da anlaşılacağı üzere elektrikle çalışıyor. Ülkenin ilerlediğini ve geliştiğini savunan insanların bunları bilmesi ve normal bir aile için 150 kw elektriği fazla görmemesi gerekiyor. Hem ülke insanının zenginleştiğini ve refah düzeyinin arttığını savunacak hem de 150 kw gibi düşük bir elektrik miktarını zenginlerin kullandığını iddia edeceksin, burada bir çelişki yok mu?

Eğer bundan 30 40 sene öncesinde elektrikli aletlerin yaygın olmadığı bir zamanda olsaydı bu konuda haklıydınız. Ama günümüzde tek maaşlı asgari ücretliler bile 150 kw’tan fazla elektrik kullanıyor. Ülkede 150 kw ın altında kullanan çok az aile var. Onlar da kırsalda yaşayan ve elektronik aletleri olmayanlar. Onlara az kullandıkları için ayrı bir indirim uygulanabilir ona kimsenin itirazı yok. Yoksa ülkede büyük bir kesimin kullandığı miktarı fazla bulup ona yüksek fiyat uygulamak indirim değil bindirim olur.

Zammın hesabının yapıldığını ama indirim hesabının yapılmadığını düşünüyorum. Zira enflasyon ve doların artışıyla gelen zamlar yeterince vatandaşın belini büküyor. Bir de normal elektrik kullanımını fazla bulup ona ayrı bir zam yapmak vatandaşı fazlasıyla sıkıntıya sokacaktır. Amaç aşırı elektrik tüketimini engellemek ve lüks için fazladan vergi almak ise bir çevreci ve çevre dostu olarak kesinlikle bunu destekliyor ve fazla kullanandan fazla para alınmasını istiyorum. Ama önce anlaşılması gereken bir konu var, o da lüks sınırı kaç kw olmalı? Bu miktar ülkede dört kişilik bir ailenin kullandığı elektrik miktarı olmamalı, bütün itirazım buna. Zira yapılan tüm araştırmalar dört kişilik bir ailenin tüketimini 150 ila 180kw arasında gösteriyor. Yani bu miktar ortalama bir ailenin kullandığı ihtiyaç miktarı. Ve bu hesapta da dört kişilik aileler dikkate alınıyor. Ülkemizde kaç tane dört kişilik aile var. Ailelerin çoğu dört kişiden fazla bu Avrupa için az çocuklu ülkeler için geçerli. Dört kişilik aile demek, en fazla iki çocuklu olan aile demektir. İki çocuklu bir aile bile 150 kw tan fazla kullanıyorsa diğerlerini varın siz hesap edin. Türkiye’deki ailelerde iki çocuğu olan aile sayısı oldukça düşük olsa gerek. Türkiye şartlarında dört kişilik aile az ise böylesi bir ailenin yaktığı miktarın dikkate alınması adil olur mu?

Adalet ve doğa düşünülüyorsa çok yakan ve tüketen kesimler hedef alınmalı. Ama hayatı idame için elzem olan fırın, bulaşık ve çamaşır makinesi, ütü ve özellikle de buzdolabının yaktığı elektrik fazla değil ihtiyaçtır. Buna daha aydınlatmalar dahil edilmedi. Onlar da dahil olursa varın siz düşünün.

Hem üç ve üzeri çocuk politikası izlemek hem de elektrik sınırını dört çocuklu aile üzerinden yapmak ne kadar doğru? Hem bizim dönemimizde insanların refah seviyesi yükseldi demek hem de elektrik tüketimini 150kw ile sınırlamak ne kadar mantıklı? Ve daha nice çelişki içeren durumlar...

Kesinlikle elektrikte bir sınırlama olmalı. Doğa için ve ülkenin geleceği için sınırlama şart ama bu sınırlama dört kişilik bir ailenin bile çok kolay ulaştığı rakamlar olmamalı. Ben normal bir ailenin standart olarak kullandığı miktarın sınır olarak kullanılmasına karşıyım yoksa sınırlamaya değil. Zira doğayı seven ve sürdürülebilir bir geleceği isteyenlerin sınırlamaları desteklemesi gerekiyor ama makul seviyedekileri.

Elektrikte yeterince yük var ve vatandaş bunları zaten ödüyor. TRT payı, kaçak kayıp, okuma bedeli ve daha nice fuzuli masraf vatandaştan alınıyor. Vatandaş üzerinde bu kadar yük varken yenisini getirmek ne kadar doğru? Hükümetimiz öncelikle bu ekstra yükü kaldırmalı ve vatandaşa kolaylık ve ucuzluk sağlamalıdır. Tez zamanda yeniden hesaplamalar yapılmalı israf ve fazla miktar miktarı belirlenmeli ve ona göre fiyatlandırma yapılmalıdır.

Yoksa bu haliyle getirilen sınırlama normal aileler için indirim değil bindirim olur.